MEB bu yalana kanacak mı?

Listeler aylık gelire göre yani maaşa göre belirlenecekmiş.
Ve asıl komedi işte ondan sonra başlıyor.

Öğretmene yok!
“Devlet desteğinden faydalanmak için başvuru sırasında maaş bordrosu isteniyor. Sadece benim şahit olduğum üç maaş şu şekilde beyan edilmiş:
Avukat: 460 TL (Şu ana kadar iki çocuğunu özel okulda okutan bir kişi.)
Kuyumcu: 167 TL (Tanımıyorum.)
Müteahhit: 740 TL (Mercedes’e biniyor, mal varlığının detaylarını bilmiyorum.)
Tüccar: Yıllık 2000 TL (Mercedes’e biniyor, 15’ten fazla evi var.)
Öğretmen: 2200 TL + 700 TL ek ders. Yıllık toplam 34.800 TL.
Başvuruların büyük bölümü bu şekilde.
Bu tabloya göre küçük kentlerde memurlar, tüm işadamları, serbest meslek çalışanları ve esnaftan daha zengin durumdalar.
Üniversite öğretim üyesi olarak, ben de 3400 TL maaş ve yaklaşık 1000 TL ek ders ile başvurdum.
Bu durumda bana bu desteğin çıkmayacağı açık.
Benim derdim, bana destek verilmesi değil. Hak eden birileri alsın, benden kat kat zengin, milyonerler değil.
Gördüğünüz gibi devlet yine zengini ve yolunu bulanı desteklemekte, memuruna haksızlık yapmaktadır...”
Devlet, daha önce bu yanlışı bin defa yaptı, umarız yine aynı hatayı tekrarlamaz!..

Eğitimde sürgün dönemi
Liselerde nakil dönemi başladı. Ama neredeyse hiçbir okulda boş kontenjan yok. Niye? Çünkü aynı öğrenciler hem devlet liselerinde, hem de özel okullarda kayıtlı gözüküyor.
Birinden birini seçmeliler ki kontenjan açıkları ortaya çıksın, veliler de ona göre nakil istesin. Ama bu bile yapılamıyor!..
Hiçbir tercihte bulunmayan öğrenciler için belirlenen okullar ise adeta sürgün niteliğinde. Evinden yüzlerce kilometre uzaktaki okullara zorunlu kesin kaydı yapılan öğrenciler var. Tıpkı gayrimüslim öğrencilerin, dalga geçilircesine, imam hatiplere gönderildiği gibi...
İstemeyen, beğenmeyen nakil istesin deniliyor!
Peki, nereye?
İşte bu sorunun cevabı verilmiyor. Çünkü ortada önerilecek okul yok. Çünkü evlere en yakın tüm klasik liseler ya meslek lisesi haline getirildi ya da imam hatip.
Öğrenci bu ikisini de istemiyorsa, resmen ortada kalacak...
MEB’in görevi, öğrencileri okuldan soğutmak değil tam aksine onları öğretim sisteminin içerisine çekmektir. Ama yaptığı son icraatlar öğrenciyi de öğretmeni de veliyi de çileden çıkartmış durumda.
Ne olur artık kaosa bir çekidüzen versinler!..

Boşa geçen  zaman
Birinci nakil dönemi, görünen o ki boşu boşuna zaman kaybı. Çünkü ortada kontenjan açığı yok.
Muhtemelen ikinci kayıt döneminden itibaren özel okullara kaydını yaptıran öğrencilerin devlet okullarındaki kayıtları düşecek ve onların yarattığı boş kontenjanlara yeni öğrenciler alınacak. Ama bu arada boşalan bu kontenjanlara sadece devlet liselerinden değil, özel okullardan da öğrenci gelmeye devam edecek. Yani bir anlamda kontenjanlar bir taraftan dolarken, öte tarafta boşalacak ve bu okullar açılıncaya kadar devam edecek.
Bir gün önce hiç boş kontenjanı olmayan bir okulda, birkaç saat sonra çok sayıda boş kontenjan olabilecek ve bütün bunları izlemek hiç de kolay olmayacak...
İşini gücünü bırakıp, izne ayrılıp, bütün gün kayıt peşinde koşturan veliler var. Çünkü çocuklarının geleceği söz konusu!..

Puanlar düşer mi?
Bize yöneltilen soruların en başında bu geliyor. Geçen yılın yüzdelik dilimlerine göre tercih sıralaması yapanlar tam bir hayal kırıklığına uğradılar. Çünkü puanlar çok yükseldi. Ama meraklanmayın. İkinci, üçüncü nakil döneminde puanlar bir hayli düşecek. Özellikle de yabancı okullarda.
Bunu neye dayanarak söylüyoruz? Önceki yılların gözlemlerine dayanarak elbette. Çünkü yıllardır aynı kaos yaşanıyor ve MEB düzeltmemekte ısrar ediyor.

Yazının devamı için tıklayınız !