YÖK Başkanı Saraç, 10 yıldır YÖK üyesi. Her defasında iktidar tarafından atandı ama Başkan oluncaya kadar, YÖK yürütme kurulu üyesi olarak kızaktaydı ve bugüne kadar alınan pek çok kararda muhalefet şerhi vardı.
Yani iktidarın desteği ile YÖK'e seçilmesine rağmen, yine iktidarın getirdiği Başkan ve diğer üyelerin aldığı kararlara hep karşı oldu.
Kendine göre doğruları var ve hep adil olmaya çalışıyor.
Her şeyden önce de samimi.
Peki yaptığı her şeyi onaylıyor muyuz?
Kesinlikle hayır.
Bu yüzden de dünkü toplantı bir anlamda baştan sonra tartışmayla geçti.
Nasıl ki, kendi görüşlerinde ısrarcıysa, karşı tarafın görüşlerine de saygı duyuyor.
Yapmasa da, en azından dinliyor.
Ama makam, mevki sahibi olan herkes gibi o da, koltuğun cazibesine kapılmış.
Umarız o koltukların gelip geçici olduğunu anladığında iş işten çoktan geçmemiş olur...
Öğrenci ve öğretim üyeleri için kendince en doğru olanı yapmaya çalışıyor.
Daha doğrusu, bugünkü koşullarda yapabildiği kadarını yapıyor.
Bir çok konuda, onu da, çok fazla takanın olmadığını bilmek için kahin olmaya gerek yok!
Kapan üniversitelerin öğrencilerini, tek kişi ortada kalmayacak şekilde, çok ciddi bir çaba gösterdiğini yakından takip edenlerden birisisiyim.
Üniversitelere ve rektörlere rağmen, bu sorunu çözmek için yoğun çaba harcadı.
Ama açıkta kalan Hocalar ve ÖYP programındaki doktora öğrencileri için aynı çabayı gösterdiğini söylemek abartılı olur.
Önümüzdeki haftadan itibaren bu konuyu, öncelikli gündem maddeleri arasına alacaklarını söyledi.
Umarız arkası gelir.
Öğretim Üyesi Yerleştirme Programı konusunda ise mecburi hizmet kalktı diye kendisine memnuniyetlerini bildirenlerle olduğu kadar, iş güvenceleri ellerinden alındığı için olup bitenlere karşı çıkanlarla da görüşmesinde yarar var.
Sonuçta aynı gemidirler ve onların hakkını, iktidar nezdinde savunacak tek kişi de kendisi.
Prof. Saraç, hata yaptığında, geri adım atmaktan çekinmeyen birisiydi. Sanki bu tavrı biraz değişmiş gibi geldi.
Güç, sanki onu da biraz havalara sokmuş! Umarım yanılan biz oluruz.
Kalite konusunu çok önemsiyor. Bu konuda Prof. Dr. Hasan Mandal, en yakınındaki isimlerden birisi ve işin uzmanı. Ama onun da sahaya daha çok inmesinde yarar var.
Kalite süreciyle ilgili çok ayrıntılar anlattı ama ne kadarı uygulanabilir, işte o tartışılır.
Siyasilerle konuştuk, askıya astık, YÖK sitesinde yayınladık, her şey tamam gözüyle bakıyor.
Oysa asıl tartışması gereken yer kamuoyu.
Millete rağmen hiç bir şey yapılmayacağını en iyi YÖK'ün bilmesi gerekir.
Madem ki, kendilerine Yeni YÖK diyorlar, dayatmalardan vazgeçmeleri gerekir, yoksa, eski YÖK'ten hiç bir farkları kalmaz.
Mevcut YÖK yetmiyormuş gibi YÖK benzeri yeni kurumlar öneriyor.
Peki ne kadar işlevsel ve ne kadar yararlı olur?
Bu konuda kendisiyle hiç ortak noktalarda buluşamadık.
YÖK'ü ve yaptıklarını yakından izlemeye ve gelişmeleri sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz...
