adscode
adscode

Kürşat Başar’dan hayat dersleri...

Gazeteci, yazar, televizyoncu, müzisyen Kürşat Başar, önceki gece Genç Bakış’ın konuğuydu. KKTC ODTÜ Kampüsü’nde gerçekleşen programda, hayata dair konular konuşuldu ve bol bol da müzik yapıldı.

Kürşat Başar’dan hayat dersleri...
Milliyet Diyalog
İşte programdan satır başları...
‘Niye bıraktım?’
- Bu dönemde gazetecilik yapmak biraz sıkıntılı. Bu benim çok alışık olduğum bir şey değil. Gazetecinin işi memleketi kurtarmak değil ama doğru soruyu sormak. Bunu da yapamaz ve soru bile soramaz hale gelirseniz olmaz.  
- Bir ülkede hiçbir karar alma sürecine kimse katılmazsa gazeteci tek başına ne yapabilir? Demokrasi sadece oy atmak değil ki. Karar alma süreçlerine de dahil olması gerekiyor insanların.
- Kitap yazmaya da uzun bir ara vermiştim, müziğe de biraz zaman ayırmak istedim. Şu ortamda kendime, kendi yaptığım işlere biraz daha zaman ayırıyorum. Biraz da yaşlandım galiba.
‘İki devlet daha iyi’
- Ben Kıbrıs’ta ille de iki toplum bir arada yaşasın demiyorum. Bence şu an Kıbrıs dünyanın en sorunsuz yerlerinden biri. Her yerde çatışma var. Çözümün iki ayrı devlet olması daha hayırlı bence.
- Düşünün bir karı koca var, yıllardır geçinemiyorlar, sonunda ayrılmışlar. Millet, ille de yeniden bir araya gelin diyor. Neden gelsinler? Hayatlarını ayırmışlar, mutlu mesut yaşıyorlar. Yeniden bir araya gelirlerse yine dırdır başlar.
- Kıbrıs ile ilgili bir kitap yazmak istiyorum. Burada yaşanan acıları bizzat tanıklarından dinledim.
- Çok daha uzak coğrafyalardaki mağduriyetlere çok ilgi gösterilirken, çok yakın bir tarihte yaşanan Kıbrıs meselesiyle hiç ilgilenmemek bana çok tuhaf geliyor.
‘Sıkıntı var’
- Türkiye’de genel olarak özgürlükler anlamında çok büyük sıkıntı var. Bu da bugün doğmuş bir şey değil, ben doğduğumda da vardı. Çünkü Türkiye’de devlet çok kuvvetli. Halkına karşı ceberut, halkının her kesimine zulmeden bir devlet yapısı var. Yıllardır bitmedi bir türlü. Belki Osmanlı’dan gelen bir şey.
- Bana hak olan, sana yasak olsun. Bizdensen sana her şey hak olsun ama bizim beğenmediğimiz adamlara her şey yasak olsun. Türkiye’de  demokrasinin tanımı bu. Eleştirilmek istemiyoruz, en ufak iktidar ele geçirsek hemen kendi adamlarımızı yerleştiriyoruz her yere.
- Ben televizyonda yöneticilik de yaptım. Reyting almak çok mühim bir şey değil. Kim Kardashian’dan herkesin haberi var ama önemli bir buluş yapan bir bilim adamından, harika bir kitap yazan genç bir yazardan hiçbirimizin haberi yok.
‘20 yaşında değilim’
- Şimdi 20’li yaşlarımda olsam daha fazla şey yapardım. Daha gözü kara olurdum.
-  Biz 12 Eylül’de sokaklara çıktık. Pek işe yarar sonuçları oldu diyemem. Hatta darbe o sebeple oldu diye zaman zaman da suçlarım kendimi. Daha akılcı çözümler üretmeli gençler.
- Başka mesleklerde insanlar öne çıkabiliyor, kimse tepki vermiyor ama yazarlar popüler olunca suçlanıyorlar. Ben popülerliğe karşı çıkmıyorum. Çok iyi yazarlarımız, abilerimiz çok zor şartlarda yaşadılar keşke onlar da popüler olsalardı da iyi koşullarda yaşasalardı.
‘Sosyal medya’
- Ben küçükken çok fazla oyalanacak bir şeylerimiz yoktu; bugünkü gibi tabletler, sosyal medya filan olsaydı yazmazdım ben de.
- Eğitim bazen duygusal yönünüzü eksik bırakabiliyor, edebiyat, sanat bunu tamamlıyor.
- Biz Tempo’yu hazırlarken dergiler özel haber peşinde koşarlardı. Şimdi habercilik de çok değişti. Özel haberler yok.
- Gazetecinin asıl görevi denetim. Bunu da hiçbir iktidar istemez dünyada da bu böyle.  
Özetin özeti: O şimdi mutlu. En azından sevdiği işleri yapıyor. İstemediğini yapmıyor...

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)