adscode
adscode

Yeni Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na İtiraz Ediyorum!

YKS'ye İtirazım Var.

Yeni Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na İtiraz Ediyorum!
Konuk Yazar
Her yıl yaklaşık 2 milyon gencimizin katıldığı ÖSYS, YÖK Başkanının son açıklaması ile “âdet olduğu üzere” yeniden değiştirildi. Her seferinde “daha doğru ve adaletli ölçme” yapabilmek gayesiyle değiştirilen sistem, maalesef birkaç yıl sonra aynı gerekçelerle tekrar değiştiriliyor. Görünen o ki; bu son yapılan değişikliği de aynı akıbet bekliyor.

YÖK Başkanı tarafından açıklanan yeni sistemin bir sadeleştirmeden çok, daha kapsamlı değişiklikler içerdiğini görüyoruz. Başkan, “öğrenciler rahat olsun” diyor. Ancak yapılan açıklamalar öğrencilerin, ailelerin, eğitimcilerin kafalarındaki soruları daha da artırdı ve kaygıları derinleştirdi. Sorularına tatmin edici, doğru cevap alamayan insanlar nasıl ve neden rahat olsun? Bugüne kadar sistemle ilgili altı köklü değişiklik görmüş bir Rehber Öğretmen olarak yapılan açıklamalara ve eski uygulamalara bakarak yeni sisteme şu altı gerekçeyle itiraz ediyorum;

1. İtiraz: Sınavın Uygulama Biçimi

- Bu sınav sistemi uygulanırsa Pedagoji ve Ölçme Değerlendirme Bilimlerinin bizlere öğrettiği doğrulara ters bir uygulama yapılmış olur. 17-18 yaşında bir gencin gün içerisinde, zaman baskısı altında iki ayrı sınava girmesi sağlıklı bir ölçme değerlendirme ve yerleştirme yapmamıza engel olur. Değişikliğin en önemli gerekçesi olan “stresi azaltma” bu durumda nasıl azalacak doğrusu anlayamadım.

- Açıklanmamakla birlikte eski uygulamaları dikkate alırsak 1.Oturumun 1,5 saat; 2.Oturumun ise toplam testlerde 2 ile 4 saat aralığında olacağını tahmin edebiliriz. Öğrenciler son yıllarda sadece kendi mezun oldukları alanlarla ilgili testlerle yetinmeyip, kendine yakın bulduğu testlerin de sınavlarına girmektedirler. Bu durumda olan adaylar için Cumartesi öğleden sonraki 2.Oturum tam bir işkenceye dönüşecek demektir.

- Tercih yapabilmek için 1.Oturum sonucuna göre oluşan TYT Puanından en az 150.000 almak gerekiyor. Bu puanı geçemeyecek adaylar “sonuçlarını bilmedikleri için” gereksiz ikinci bir sınava girmiş olacaklar. 2.Oturumda daha başarılı olması bir anlam ifade etmeyecektir. Ortaya trajikomik durumların çıkması kaçınılmaz olacaktır.

- Madem “stresi azaltmak” ve “eğitimin aksamasını” ortadan kaldırmak için bu yapıldı; neden 1.Oturum Cumartesi, 2.Oturum Pazar günü yapılmıyor? Böyle yapılması durumunda, açıklanan sistemin en büyük kusuru olan ders ve test soru sayıları da artırılabilir.

2. İtiraz: Testler ve Ders Soru Sayıları

- YÖK Başkanının açıklamalarına ve eski uygulamalara bakarak 2.Oturum Sosyal ve Fen Bilimleri testlerinin derslere göre soru dağılımlarını yaparsak ölçme değerlendirme adına karşımıza çok çarpık bir tablo çıkıyor.

- Örneğin; Sosyal Bilimler Testinde 40 soru var. Bu test Tarih, Coğrafya, Psikoloji, Sosyoloji, Mantık, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi olmak üzere 6 dersten oluşmaktadır. Sadece Tarih dersinden lise müfredatında 30 konu başlığı var.  

- Aynı durum Fen Bilimleri Testi içinde geçerlidir. Açıklanan bu sisteme göre Fizik, Kimya, Biyoloji derslerinden ortalama 13,5 soru sorulabilir. Eski sistemde sadece Organik Kimya’dan 8-10 soru sorarken şimdi tüm Kimya’dan 13 soru sorulacak. Bu 13 soru ile hangi Kimya bilgisini ölçebiliriz? Bu soru sayıları ile geçerli, güvenilir bir değerlendirme yapmak mümkün değildir.

- Soru sayılarının bu kadar azaltılması çarpık bir puan dağılımını da ortaya çıkaracaktır. Her bir sorunun önemi daha çok artacaktır. Örneğin; 1 net fazla yapan aday eski sistemde birkaç bin kişiyi geride bırakırken, bu sistemde on binleri geride bırakabilecektir. Bununla öğrencilere yeni bir stres daha yüklemiş oluyoruz. Bu yığılmaları ve sıkıntıları 1999-2005 yılları arasında uygulanan yükseköğretim geçiş sisteminde görmüştük.

3. İtiraz: Puan Türleri ve Test İlişkileri

- TYT Puanının (1.Oturum puanı) SÖZ, SAY, EA puanlarının hesaplanmasında %40 etkili olması Sosyal ve Fen Testlerindeki derslerin etkisini iyice azaltmaktadır.

- EA puan türünde sadece Türkçe, Edebiyat, Coğrafya 1, Matematik, Geometri; DİL puan türünde sadece Türkçe, Temel Matematik ve Yabancı Dil; SAY puan türünde ise Türkçe, Matematik, Geometri Fizik, Kimya, Biyoloji derslerinin etkili olması öğrencileri Sosyal Bilimlerden uzaklaştıracaktır. Bunun da acı örneğini 1999-2005 yılları arasında uygulanan yükseköğretim geçiş sisteminde gördük. Özellikle Hukuk, PDR, Sosyoloji, Psikoloji, Siyaset Bilimi gibi bölümlerde okumak isteyen öğrencileri bu derslerden uzaklaştırmış oluruz.  Bu alandaki düzenlemenin lise eğitimine çok olumsuz etkileri olacaktır. Sosyal Bilimlerin temelini oluşturan bu dersleri lise müfredatından fiilen silmiş oluyoruz. Lise öğrencisi “doğru bir düşünce olmasa da” ÖSYS’de soru gelmeyen derse çalışmıyor.

4. İtiraz: Bölümler ve Puan Türleri İlişkisi

- Hangi bölümlerin hangi puan türüyle öğrenci alacağını baştan belirlemek, sınav hazırlığı yapacak öğrencinin çalışma davranışını etkiler. “…öğrenciler endişe etmesin.” demekle kaygılar azalmaz. Geçen yıl bazı bölümlerin puan türlerinin dönem ortasında değiştirilmesi örneği bu kaygıları daha da artırmaktadır. Sistem açıklanırken puan türleriyle ilgili değişiklik olmayacağı sadece iki cümle arasında geçiştirildi. Bu konunun ayrıntılı bir şekilde ve ivedilikle duyurulması gerekir.

5. İtiraz: TYT Puan Türünün İşlevi

- Yapılan açıklamaya göre 1. Oturum sonucunda oluşan TYT Puanı ile adaylar 150.000 ve üstü puan alınca Önlisans tercihi yapabileceklerdir. Tek puan türüyle farklı bilgi ve beceri gerektiren bölümlere nasıl yerleştirme yapılacaktır?  Örneğin: Sayısal ağırlıklı eğitim veren bazı bölümlere Sözel Yeterlilik Testinden yüksek net yapan bir öğrenci girebilecektir. Bu durum yıllarca Sınavsız Geçiş Sistemiyle boğuşan ve ara eleman yetiştirmekte zorlanan MYO eğitimine yeni bir darbe olacaktır. Bu puan türünü SÖZ, SAY, EA diye kendi içinde ayırmak gerekir.

- Yapılan açıklamaya göre 1. Oturum sonucunda oluşan TYT Puanından alınan 200 ve üzeri puanın bir sonraki yıl da kullanabilecek olması “eşit şartlarda yarışma” ilkesine aykırıdır. Birincisi; yıllara göre testlerin zorluk düzeyleri farklılıklar gösterebilmektedir. Yıllara göre test ortalamalarına bakınca bunu görürüz. Farklı yıllarda ve farklı şartlarda uygulanan, zorluk düzeyleri farklı olan iki sınavın sonuçlarını eşit kabul etmek ne kadar doğrudur. İkincisi; gelecek yıllarda ilk defa sınava girecek 12.Sınıf öğrencilerinin böyle bir puan avantajlarının olmamasıdır. Bu öğrencilerin bir önceki yıl mezun olmuş ve TYT Puanı yüksek olan adaylar ile yarıştırılması ne vicdana, ne eşitliğe, ne de ölçme değerlendirme prensiplerine uygundur.

6. İtiraz: Eğitim Kurumları ve Eğitimciler

- Yıllık plan ve hazırlıklarını eski sisteme göre yapıp, eğitim-öğretime başlayan tüm kurumlar yeniden planlama ve düzenleme yapmak zorundalar. Ancak bu kadar belirsizliğin ve eksikliğin olduğu bir sisteme göre yeniden program yapmak onarılamaz hatalara sebebiyet verebilir.  

- EA, DİL, SAY Puan türlerinin hesaplanmasında Tarih, Coğrafya, Psikoloji, Sosyoloji, Mantık, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi gibi derslerin etkisinin olmaması, bu branş öğretmenlerinin motivasyonuna olumsuz etki yapacaktır. Daha önceki sistemlerde olumsuz örneğini gördüğümüz “istenmeyen ders” anlayışı öğrenciler arasında tekrar hortlayacaktır.

          Anlaşılan o ki, diğerleri gibi bu sistemde kısa zamanda yine “daha doğru ve adaletli ölçme” yapabilmek gayesiyle değiştirilmeye mahkûmdur. Gençlerimizin emeklerine, hayallerine yazık edecek böyle bir değişikliğin tekrar gözden geçirilmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum. Daha doğru olan ise bu değişikliğin askıya alınıp, yükseköğretim geçiş sisteminin pratiğini ve teorisini bilen kişilerce tartışılarak sonraki yıllarda uygulanmasıdır.

          Sonuç olarak bu sistem, bir önceki sistemden (YGS-LYS) daha iyi değil. Öğrenciler için daha rahat bir sınav ortamı, daha sağlıklı bir ölçme, daha objektif bir değerlendirme ve daha adil bir yerleştirme getirmiyor.

HASAN YANMIŞ

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)