En son Ankara’da ülkemizin hatır-ı sayılır Derneklerinden olan ÖZKURBİR öncülüğündeki toplantılara bizde katıldık ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen Dernek Yöneticileri, Okul sahipleri, Müdürler ve Öğretmenler ile bire bir görüşme fırsatı elde ettik.
Bu önemli buluşmaları organize eden ÖZKURBİR Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Hami Koç’a da ayrıca teşekkür ederiz.
Toplantıların sonunda sanki tek ağızdan çıkmış gibi hemen hemen hepsinden aynı istek, öneri ve beklentileri dinledik.
İlk söyledikleri de bu yılın Ağustos ayından itibaren Türkiye’de Özel Okulculukla ilgili rüzgârların tersinden esmeye başlaması.
Bu realite hemen hemen hepsini tedirgin etmiş.
Onun dışında öne çıkan öneri, istek ve beklentilerini aşağıda madde madde sırladık;
Bu yıl itibari ile başta 9.sınıf kayıtları olmak üzere tüm sınıflarda %20-35 arası bir kayıt eksikliği var.
Yeni Liselere Geçiş Sistemi her öğrencinin bir okula yerleşmesini sağlamış ama asıl sıkıntı kulağa çok hoş gelen bu gelişmenin sonucunda Devlet okullarında sınıf kontenjanları aşırı şişmiş ve sınıflardaki öğrenci sayıları 40-50 kişilere dayanmış.
Öte yanda Özel Okular %55 kapasite ile nerdeyse boş sınıflarda ders yapıyor, onun için acil alınacak tedbirlerle gelecek yıl bu çarpıklığın mutlaka düzeltilmesi lazım.
Teşviklerin kaldırılacak olması söylentisi bile yetmiş, bilhassa Anadolu ve varoşlardaki Özel Okulların morali çok bozuk.
Bilhassa Öğrenci ücretleri 9.000TL-15.000 TL arasında olan okullar bu konuda çok dertli, çünkü verilen rakam nerdeyse okul ücretinin %40- 50 ‘sini kapsıyor.
Hâl böyle olunca dar ve sabit gelirli Veliler gelecek yıl Ekonomik sebeplerden dolayı öğrencilerini bu okullardan almayı dillendirmeye başlamışlar bile.
Özel Öğretim Kursları ve Temel Liselerin kapatılma süreci devam ediyor.
Burada görev yapanlar başta olmak üzere bu kurum sahipleri tedirgin. Kendilerini toparlama ve okullaşma adına en azından bu kapatılmanın 2 yıl daha uzatılması ile ilgili talepleri var.
Ayrıca burada görev yapan Eğitimci Kadro gelecek yılla ilgili iş endişesi yaşıyor.
Tüm bunların yanında eğer gerekli tedbirler alınmadan bu geçiş çok sert yapılırsa işte o zaman Merdiven altı Kurslar tavan yapar, bu da işin en kötüsü.
Bu konu ile ilgili önerilerinden birisi de aynı Devlet Okullarına kurs açma izni verildiği gibi Özel okullara da bu kurs açma izninin verilmesi.
Böylece hem bu kapatılan Kurslardan gelecek öğretmenler istihdam edilecek hem de sayıları 2 milyon beş yüz bine dayanacak olana Üniversite Hazırlık öğrencileri Merdiven Altı Kurslara muhtaç edilmemiş olacak.
Tabii tüm bu saydıklarımızdan sonra Özel Okulculara da bazı görev ve sorumluklar düşüyor tabii ki;
1- Gelecek yıl Öğrenci ücretlerini makul tutmak.
2- Öğretmenlerin maaşını geciktirmeden, zamanında ve hakkı ile ödemek.
- Yersiz ve gereksiz büyüme, harcamalardan kaçınıp kurumlarını ekonomik sıkıntıya sokmamak.
- Yine Kurumları zora sokan ayrıca Eğitim etiğine de yakışmayan Öğrenci, Öğretmen transferlerini yapmamak.
Umarız tüm bu istek ve öneriler hayata geçirilir, çünkü sorunsuz bir Eğitim-Öğretim hayatı demek; Güçlü ve İstikrarlı büyüyen bir Türkiye demektir.
