'19. Milli Eğitim Şurası, “Milli Eğitim” değil, “Dini Eğitim” Şurasına Dönüşmüştür'

 
    •    Eğitimin temel sorunları, dar boğazları, nitelik yetersizlikleri, uluslararası sıralamalardaki geriliği, öğretmen sorunları gölgede bırakılarak, eğitimin nasıl dinselleştirileceği ve çocuklarımızın yaşam tarzının nasıl biçimlendirileceği Şura’dan çıkan temel mesajı oluşturmuştur.
    •    AKP’nin kendi “Ari ırkını” yaratma projesinin gereği olarak, 3-4 yaşındaki çocuklardan yola çıkılmış ve soyut değerleri algılama yeteneği gelişmemiş bebeklere “değerler” eğitimi verilmesi, hatta cennet-cehennem kavramlarının anlatılması gibi, akıl ve mantık dışı dayatmalar uygulamaya sokulmaya çalışılmıştır.
    •    İlkokul 1., 2., 3. Sınıflara zorunlu Din Dersinin konulması, AİHM kararlarını yok sayan hukuk dışı yönetim anlayışının açık bir meydan okumasıdır.
    •    Anayasanın Din ve Vicdan Özgürlüğünü düzenleyen 24. Maddesinde, “din eğitim ve öğretimi küçüklerin kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır” hükmü yok sayılarak, Anayasaya karşı açıkça suç işlenmiştir. Farklı inanç gruplarına mensup ailelere baskı yapılmıştır.
    •    Eğitim vizyonundan yoksun, eğitimi sadece dinsel eğitim olarak algılayan ilkel ve kısır düşüncelerin Milli Eğitim Şurasına dayatmacı bir yöntemle egemen olma girişimleri kaygı vericidir.
    •    Karma eğitimi ortadan kaldırma girişimleri, sonuç vermemekle birlikte, geleceğe yönelik temel taşları döşenmiştir.
    •    İlkokuldan sonra, öğrencilerin Hafızlık eğitimi için, iki yıl örgün eğitim ortamından uzaklaştırılması, AKP’nin eğitim politikalarının ideolojik temelli olduğunu ortaya çıkarmaktadır.
    •    Okul öncesi eğitimde bile karma eğitimin tartışmaya açılması, ilkel ve sapkın düşünceli bir anlayışın bebeklere bile cinsiyet odaklı bir bakış açısı ile yaklaştığı gerçeğini ortaya koymaktadır.
    •    Liselere “Zorunlu Osmanlıca” dersinin konulması, Osmanlı artığı zihniyetin, çağdaş Türkiye ile hesaplaşma isteğinin göstergesidir.
    •    Milli Eğitimi Şurasını kendi ilkel ve çağdışı amaçlarını alet etmek isteyenlerin ve çocuklarımızın geleceğine pranga vurarak onları özgür bireyler değil, “kul” olarak şekillendirmeyi hedefleyenlerin eğitim sistemi içinde AKP tarafından sürekli güçlendirilerek ve korunarak varlıklarını sürdürmeleri kabul edilemez.

Şura, AKP’nin tetikçilerinin ve taşeronlarının şov alanı değildir ve olmasına izin verenler bu skandalın bir parçası olmuşlardır. 5/12/2014

Prof.Dr.F.Nur SERTER
Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Üyesi