Bu gerginlikle nereye kadar?..

Benzer bir saldırı bir parlamentere, yargıca, rektöre ya da kamu adına mücadele veren herhangi birine yapılsaydı yine aynı çirkinlikte karşılanırdı.

Önemli olan, kime olduğu değil, niye olduğu!

Şiddetin her türlüsüne uzak kalmamız gereken bir noktada, şiddete maruz kalmanın mazereti olamaz. Olmamalı da.

Ahmet’e bir kez daha geçmiş olsun diyor ve böylesi hareketlerin artık son bulmasını diliyoruz...

Meclis’teki görüntü

TBMM açıldı ve kapandı. Eğer demokrasiye inanıyorsak, meclisleri, demokrasilerin Kâbe’si olarak kabul edip, sonuna kadar ona saygı göstermemiz gerekir.

Açılıştaki tabloya bakıyorsunuz, içiniz kararıyor.

Meclis’te bile yana yana gelmeyen, birbirine tahammül etmeyen partiler, liderler, yarın olası bir koalisyonda nasıl bir araya gelecekler?

Cumhurbaşkanı ile liderler arasındaki diyalog da her koşulda belli bir düzeyin üzerinde olmak zorunda. Yarın sandıktan kimin çıkacağı, kimin kimle çalışacağı, hangi makamda kimin olacağı hiç belli olmayabiliyor.

İşte bu yüzden hoşgörü ve tahammül sınırlarını, ne olur, daha fazla zorlamayalım.

Yoksa aşağıya yansımaları çok daha şiddetli oluyor.

12 Eylül öncesinde öğrenciydik. Liderler birbirine girdikçe üniversite karışırdı. Sonra biri başbakan, diğeri cumhurbaşkanı oldu. Canı yanan da hep öğrencilerdi!..

Diplomayı vermiyorlar!

Bu seçimde, umarız, gençler biraz daha odak noktası olur ve onlara biraz daha ilgi gösterilir.

CHP bu konuda öncü oldu.

Diğer partilerden de olumlu sinyaller geliyor.

İşsizlik ve ekonomik kriz en fazla onları etkiliyor.

CHP’nin “üniversite mezunları iş buluncaya kadar burs ve harç borçları ertelenecek, faiz de istenmeyecek” vaadi gerçekten de önemli.

İnşallah her parti bu yönde teklif getirir ve vakıf üniversitelerinden mezun olanları da bu kapsam içerisine alır.

GK anlı şanlı bir vakıf üniversitesinin hukuk fakültesinden bu yıl mezun oldu, staja başlayacak ama mezuniyet belgesini alamadığı için yol alamıyor.

Diplomasını vermiyorlar çünkü okula bir miktar borcu kalmış ve ailenin ekonomik durumu dibe vurduğu için ödeyemiyor. Senet vermek istiyor, kabul edilmiyor. Bankalar da belli bir miktarın üzerinde kredi vermiyor, şaşırmış durumda. İki gözü, iki çeşme!..

Benzer durum hemen her yıl binlerce öğrencinin başına geliyor ve çözüm de yok gibi.

Batık bankalara, şirketlere ve daha pek çok sektöre borç erteleme uygulaması var ama iş, öğrencilere ve gençlere gelince, herkes kapı duvar.

Vakıf üniversitelerinin kuruluş amaçlarından biri de bu ama gel de anlat.

YÖK bu duruma ne diyor acaba?

Seçimden hemen sonra bu yönde hemen bir yasa çıkarılırsa çok iyi olur.

YAZININ DEVAMI VE ABBAS GÜÇLÜ'NÜN TÜM MİLLİYET YAZILARI İÇİN TIKLAYIN!