adscode
adscode

KSED'in Açlık Grevi Hakkındaki Basın Açıklaması

KÜLTÜR SANAT EMEKÇİLERİ DERNEĞİ'NİN "AÇLIK GREVİ" KONUSUNDAKİ BASIN AÇIKLAMASI

KSED'in Açlık Grevi Hakkındaki Basın Açıklaması
Sendikalar

Saygıdeğer Basın Mensuplarına, Sivil Toplum Kuruluşlarına, Meslek Odalarına ve Kamuoyuna duyurulur.
"Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür. Sanatsız kalan bir Milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir. " özdeyişlerini referans alarak kurulan Kültür Sanat Emekçileri; Müzeciler, Arkeologlar, Sanat Tarihçiler, Restoratörler ve Görsel Sanatçılar Derneği"miz kültür sanat politikaları, uygulamaları ile meslek mensuplarının istihdam sorunlarına dikkat çekmek, kamuoyu oluşturmak, sorunların çözümünün bir parçası olmak için tüzüğünün gereği eylemlilik sürecine devam etmektedir. Bu nedenle aşağıdaki basın açıklamasını yapmaktadır.
 
Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi, anayasamız kültür varlıklarının korunması ve sahiplenilmesi görevini devlete vermiştir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan itibaren bu sorumluluğun bilincine uygun açılımlar, o dönemin anlayış ve olanakları ölçüsünde gerçekleştirilmiştir. Bunu sadece devletin kendi kurumuyla değil, kurduğu diğer teşkilatlarıyla da yerine getirmeye çalışmıştır. Ancak Erken Cumhuriyet Dönemi sonrasında kültür alanında devletin yeterli desteği olmamış müzeler araştırma kurumu olma niteliğini yitirmiş, her müzeye meslekten bir yönetici, uzman, yardımcı verilmemiş, yeterince koruyucu personel istihdam edilemediğinden dolayısıyla müzeler bir bina, bir müdür, bir mühür ile durumu idare eder hale gelmiştir. 
Kültür ve Turizm Bakanlığınca zaman zaman gerek teknik gerekse personel eksiklikleri kısmen de olsa giderilmeye çalışılmış, yeni müzeler açılmış ve yeni projelere imza atılmış ise de neredeyse 50-60 yıl ihmal edildiği için, bütün bu iyileşmelere rağmen yapılanlar yine de yetersiz kalmıştır.  Cumhuriyetin ilk yıllarındaki müze sayısı, arkeolojik kazı sayısı ve çalışan personel sayısı bugün ile mukayese edildiğinde uzman personel sayısı artacağı yerde azalmıştır. 1990 yıllardan bu yana yirmi yılı aşkın bir sürede bakanlıkta arkeolog ve sanat tarihçi uzman sayısı iki katına dahi çıkamamıştır.
2013 Haziran sonu itibariyle Diyanet İşleri Başkanlığının 141,911, Adalet Bakanlığının 155.000, Çevre Bakanlığının ise 27,307 personeli mevcuttur. Buna karşın Kültür ve Turizm Bakanlığında özelleşme vesilesiyle çeşitli kurumlardan aktarılanlarla beraber personel sayısı 17,683'e ulaşmış olsa da kültürel mirasın korunması konusunda uzman personel sayısı toplam personelin onda bir oranında bile değildir. 2014 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi'nden Diyanet İşleri Başkanlığı'na ayrılan ödenek 5,443 milyar TL olduğu bilinmektedir. Bu haliyle Diyanet İşleri Başkanlığı, Kültür ve Turizm,  Ekonomi,  Çevre Bakanlıklarının toplam bütçelerine eşit bir bütçeye sahiptir.Fakat Kültür ve Turizm Bakanlığının Bütçesi Savunma Bakanlığı Bütçesinin sadece  % 7'si kadardır. Polis sayısı 300,000'in üzerinde ve asker sayısının da 700.000 civarında olduğu düşünüldüğünde Kurumlarda istihdam edilecek olan personelin sayısal dağılımı bütçenin asıl olarak militer ve dinsel-muhafazakâr yapısını ortaya koymaktadır.
Bu yetersiz personele ve bütçeye karşın Kültür ve Turizm Bakanlığı 2013 istatistik verilerine göre Türkiye'deki müze ve ören yerlerini 29.533.966 turist gezmiş ve bu ziyaretlerden 299.201.450 lira gelir elde edilmiştir. Geçen yıllara oranla müze ve ören yerlerine ziyaretçi sayısı ile gelirlerinde paralel bir artış gözlenmektedir. 2014 Ağustos ayında ziyaretçi sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7'nin üzerinde artış göstermiştir. Dolayısıyla buna paralel olarak gelirler de artmıştır.
Ancak, Türkiye'nin turizm gelirlerinde önemli bir yer tutan müze ve ören yerlerinde görev yapan ve arkeolojik mirasın açığa çıkarılmasında büyük özveriyle çalışan müzeciler, arkeologlar ve sanat tarihçilerin emekleri göz ardı edilmiş, bugüne kadar istihdama yönelik Bakanlıkça ciddi adımlar atılmamıştır.
Sivil Toplum Kuruluşlarınca da bu konuda yeterli düzeyde kamuoyu oluşturulamadığından bir yandan arkeoloji ve sanat tarihi bölümlerinin ve öğrenci kontenjanlarının sayısı artarken diğer yandan, devlet kurumlarına açılan kadrolar ise gittikçe azalmış binlerce mezuna karşın alımlar %1'in altına düşmüştür. Ülkemizde son yıllarda üniversitelerde kırkın üzerinde arkeoloji (45) ve sanat tarihi (31) bölümleri kurulmuştur. Bu da yetmezmiş gibi ikinci öğretimler açılmıştır. En son ÖYSM 2014 Tercih Kılavuzunda arkeoloji bölümüne 2765, sanat tarihi bölümüne ise 2360 kontenjan ayrıldığı bu vahim gerçeği gözler önüne sermektedir.Meslektaşlarımız dört yıl boyunca karda kışta, yağmurda yağışta üniversite yollarında hem zamanını hem de parasını harcayarak okul sıralarında dirsek çürüttükten sonra devletin hak gördüğü %1'in altındaki kadro için ilk 10-15 kişi arasına girebilmek adına ölesiye mücadele etmekte, okul sonrası dershane kapılarında bu zorlu bir yarışa hazırlanmaktadırlar. Bu da yetmiyormuş gibi okurken almış olduğu kredi borçları ile de yüz yüze kalmakta, ailelerinden çevrelerinden utanır ve kaçar hale düşmektedirler.
Avukat, doktor, mühendis, mimar hem kamuda hem özel sektörde hem de serbest olarak mesleklerini yapabilmektedir. Peki diğer kurumlara binlerce kadro verilirken yalnızca kamuda istihdam hakkı olan arkeolog ve sanat tarihçilerin suçu nedir ki % 1'in altında atama reva görülmektedir.
İhtiyaç olmasına rağmen 2014 yılı için sözleşmeli arkeolog ve sanat tarihçi atamaları yapılmamış, kadrolu atamalar ise 9 arkeolog, 4 sanat tarihçi ile %1'in altında kalmıştır. KPSS 2014 Kasım atamasında ise hiç atama yapılmaması kabul edilir bir tutum değildir. Bu tutum söz konusu mesleklerin yok sayılması anlamına gelmektedir. Sivil toplum kuruluşu olarak bizlerin mücadelesinden haberdar olan ve bu vahim durumu yakından bilen Kültür ve Turizm Bakanlığı bu konuyu görmezden ve duymazdan gelmiştir. İstihdama yönelik ne Bakanın ne de yeni Müsteşarın bir tek açıklaması ya da yorumuna rastlanmamıştır. Diyanet Bakanlığına binlerce kadro açılırken, Halk Bankası gibi kurumlara son birkaç yıl içinde binlerce kişi istihdam edilirken Kültür ve Turizm Bakanlığına neden kadro verilemediği anlaşılır değildir.
Kültür Sanat Emekçileri Derneği olarak sorunları iletmek adına Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarlığına yapılan randevu taleplerine aylardır yanıt gelmemiştir.
Bizler, mensubu olduğumuz Sivil Toplum Kuruluşlarına hem meslektaşlarımızın ekonomik ve sosyal haklarını korumak hem de kültürel ve doğal değerlerimize sahip çıkmak koşuluyla üyelerinin güvenoylarıyla seçilen ve seçildikten sonra da bu sorumlulukları yerine getirme mecburiyetindeyiz.
Derneğimiz, müzecilerin, arkeologların, sanat tarihçilerin, restoratörlerin ve görsel sanatçıların sorunlarına yönelik barışçıl yollarla çözüm bulmak, mesleğimizi, meslektaşlarımızı ve tarihimizi yüceltmek, diğer meslek kuruluşlarıyla ortak hareket ederek ortak mirasımıza her ne pahasına olursa olsun sahip çıkmak ve korumak amacıyla hareket ederek çözüm yolları arama mecburiyetindedir. Ancak aylardır hem sanal ortamda hem yazılı ve görsel basında bu sorunları dile getirmeye gayret gösterdi.  Gerek iktidar partisi mensuplarına gerekse muhalefet partisi üyelerine ulaşarak istihdam sorununun çözümüne yönelik çaba sarf etti. Ancak sorunlarımıza Kültür ve Turizm Bakanlığınca çözüm gelmediği gibi ne Bakan Sayın Ömer Çelik ne de Müsteşar Sayın Haluk Dursun tarafından sivil toplum kuruluşu olarak muhatap dahi alınmadık. Meslek mensubu on binlerce işsiz ile yıllardan beri süre gelen istihdam sorunu artık tıkanma noktasına gelmiştir.
Bakanlık bürokratlarının sözleşmeli ve kadrolu atamalara yönelik verdikleri sözler yerine getirilmemiştir. Sınava umutla giren binlerce meslektaşın umutlarını bürokratik engellerle söndürmeye, hiç atama yapmayarak gençlerin hayallerini ertelemeye kimsenin hakkı yoktur.
Bu nedenle İstihdam için yeterince çaba sarf etmeyen, söz verip genç meslektaşlarımızı umutlandırarak sözlerini yerine getirmeyen Kültür ve Turizm Bakanlığını ve bürokratlarını, devletin kültür politikalarını, alt yapısı olmadan ihtiyaçtan fazla arkeoloji ve sanat tarihi bölümleri kuran, arz talep dengesini göz ardı ederek bölümlere binlerce öğrenci yerleştiren, niteliksiz eğitim sonrası bu gençleri elinde diplomaları ile sokağa salıveren üniversiteleri, YÖK'ü ve bu duruma ortam yaratan ve çözümü için bugüne kadar herhangi bir girişimde bulunmayan akademisyenleri protesto etmek için meslektaşlarına daha önce verdiği söz üzerine açlık grevine gitme kararı alanDerneğimiz Başkan Yardımcısı Binnur Çelebi' nin öncülüğündeki fedakâr, kültür sanat emekçisi, fedailerin; meslek onuruna, aşına ve işine sahip çıkma sevdasıyla ortaya koydukları "açlık grevi" eylemi yanında yer alarak, en insani ve haklı dava olan ekmek kavgasına destek vermekteyiz.
7 Kasım 2014 tarihine kadar sorunların çözümüne yönelik herhangi bir gelişme kaydedilmez ise 09 Kasım 2014 tarihi, Pazar günü, saat:13.00 de Ankara, Sıhhiye Abdi İpekçi Parkında arkeologların ve sanat tarihçilerin, bu alanda mesleğini eline almaya hazırlanan ve gelecek kaygısı içinde olan üniversite öğrencilerinin de katılımıyla "açlık grevi"ne gidileceğini kamuoyuyla paylaşıyor ve desteklerinizi bekliyoruz.
Selam ve saygılarımızla.
 
          Hızır İnan
Yönetim Kurulu Adına
        Genel Başkan

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)