adscode
adscode

MESELE YENİ SİSTEME DEĞİL, SAĞLIKLI BİR SİSTEME GEÇEBİLMEKTİR

Üniversite yeni sınav sistemine geçişte yaşanan sıkıntılar ortada.

MESELE YENİ SİSTEME DEĞİL, SAĞLIKLI BİR SİSTEME GEÇEBİLMEKTİR
Konuk Yazar

 Maalesef ,eğitim konusunda ne eğri oturup doğru konuşabiliyoruz, ne de iki ucun lafını bir araya getirip doğru tespitte bulunabiliyoruz. Bu yüzden olan, siz değerli öğrencilerimize, öğretmenlerimize, velilerimize oluyor.

Biliyorsunuz ki, 2.oturumda yer alan, türk dili edebiyatı-coğrafya bölümü, türk dili edebiyatı-sosyal bilimler olarak güncellendi. Büyük eleştiri ve tepkilerden sonra, coğrafya sorularının yanına tarih soruları da eklendi. Sınav içeriği açısından bu değişiklik yeterli mi? Tabii ki hayır. Halen, eşit ağırlık öğrencileri, felsefe grubu derslerinden muaf. Üstelik, felsefe grubu içeriğinde, mantık-psikoloji-sosyoloji yer alırken, felsefe sorularının yer almaması da ayrı bir soru işareti. Bu tabloya baktığımız zaman, hali hazırda eşit ağırlık puan türünde bulunan, felsefe, psikoloji, sosyoloji hatta hukuk okuyacak adaylar, bu dediğimiz derslerden 1 tane soru bile çözmeden yerleşecekler. Bu sıkıntı, liselerde ,bu derslere verilen önemi azaltacak, özellikle özel sektörde bu alanda işini yapan öğretmenlerin de işsiz kalmasına neden olacaktır. Bu konuda, işe son verilmeler başlanmış bile.

Sisteme bu kadar tepki gösteriliyorsa, tepkilerden dolayı bir anda değişikliğe gidiliyorsa, ben bu konuda detaylı çalışma ve analizin yapıldığına inanmıyorum. Yaşanan tablo, bu gerçeği de açıkça ortaya seriyor. Peki sağlıklı bir sınav sistemi için ne yapılmalı, bu yanlıştan nasıl dönülmeli? Bununla ilgili birkaç önerimi sizinle paylaşmak istiyorum.

-Öncelikle, yeni bir sistem uygulanmadan, detaylı bir kamuoyu yoklaması yapılması gerekiyor. Bu tarz işlemleri yapan ar-ge şirketleri de, devlet bünyesinde mevcut. Bu araştırmalardan sonra, toplum bu değişikliğe ne kadar hazır, benimseyebilecekler mi, yoksa şu an bir değişiklik sakıncalı mı, detaylı analizlerle ortaya dökülmeli ve öngörülerde bulunulmalıdır.

-Eğitim alanında yıllarını adamış, bilgi ve tecrübe sahibi, Abbas Güçlü gibi değerli uzmanların da görüşlerinin ve fikirlerinin de alınması kanaatindeyim. Bu konuda bir oturum düzenlenmeli, düşünülen yeni sistem sunulmalı ve karşılıklı fikir alışverişinden sonra son halini almalıdır. Bu şekilde, oluşturulacak bir sistemin, toplum tarafından daha kabul edilebilir olacağı kanaatindeyim.

-Bu süreçte, hangi alanla hangi derslerden sorumlu, soru tipi ve dağılımı gibi konular hakkında, Milli Eğitim Bakanlığı kanalı üzerinden, öğretmenlerimizin de fikirlerinin alınmasının yerinde olacağını düşünüyorum. E-okul sistemi üzerinden, kendilerine anket yapılması ve görüş bildirilmesi gibi seçenekler sunulabilir.

-Milli Eğitim Bakanlığı, ayrıca, okullarda alan öğretmenleri ile rehber öğretmenlerin beraber bir çalışma yapmasını ve öğrencilerden alacakları dönütlerle, çalışmalarını Ösym’ye rapor olarak sunmasını da isteyebilir. Böylece, hem öğrenciler yeni sisteme geçiş sürecinde adaptasyon sürecini daha rahat aşacak, hem de Ösym bu süreci daha yakından takip edebilecek, kararları ve değişiklikleri daha yerinde ve sağlıklı yapabilecektir.

-Ösym’nin olabildiğince, her ile bir uzman göndermesi, ve o illerde yapılacak konferanslarla, yeni sistemin tanıtması, amaç ve hedefleri anlatılması gerekmektedir. Bu konferanslar, tek günle sınırlı olmamalı, öğrenciler, öğretmenler ve veliler de davet edilmelidir. Orada, bire-bir soru-cevap yapılarak, akıllardaki soru işaretleri silinmelidir. Böyle bir kurumun, kendilerine kadar ulaşabildiğini ve emek gösterdiğini gören toplumlar, yeni sistemi kabul etmeye, özümsemeye daha çok istekli olacaklardır.

-Bu süreçte, tüm okullarda, Ösym tarafından, gerçeğe yakın bir deneme sınavının, belirli zamanlarda uygulanmasının da önemli olacağı kanaatindeyim. Sınav nasıl yapılacaksa, aynı şartların uygulanması, öğrencilerin yaşayacağı sınav deneyimi öncesi de gerçek bir alıştırma olacaktır. Böylece, öğrenci, gerçek sınav zamanı geldiğinde, ne yapacağını bilecek, daha az stresle sınava girecek ve haliyle hedeflenen başarı da gelecektir.

-Sınav süreci ile ilgili, en önemli konulardan birisi de, tüm çalışmaların en az 1 yıla yayılması ve en erken gelecek sene devreye girmesi gerekmektedir. Öğrencilerin hayatını etkileyen bir sistemin bir çırpıda hazırlanıp uygulanması ve onlardan hemen adapte ve başarılı olması beklenmesi doğru değildir. Çünkü, eğitim uzun soluklu bir süreçtir ve hayat boyu öğrenmedir. Böyle uzun bir süreçte, tam ve doğru kararlar alabilmek için de yeterli zaman ve çalışmaya ihtiyaç vardır.

Sonuç olarak, bu süreçle ilgili daha bir çok fikir ve öneri ortaya çıkarılabilir. Ancak, en önemlisi, bu fikirlerin havada kalmaması icraate geçirilmesidir. Özellikle, eğitim sisteminin acı çektiği bu dönemde, yenilikçi fikir ve uygulamalara her zamankinden daha çok ihtiyaç vardır. Bu ülke hepimizin, bu eğitim-öğretim hepimizin. Sen ya da ben demeden, herkes işin ucundan tutmalı ve eğitime destek olmaldır. Çünkü, eğitimi sağlam olan toplumlar, her zaman dimdik ve ayakta olurlar. Arkalarına bakmadan, geleceğe doğru emin adımlarla yol alırlar.

Eğitimin her daim, hak ettiği yerde olması dileğiyle…

ÖZKAN GÖĞERCİN


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)