Takviye kursları öğretmenler arasında gelir adaletsizliği mi yaratıyor?

1-)Yetiştirme Kursları ve egzersiz adı altında yapılan derslerin ya da çalışmaların %10’u bile amacına ulaşmadığı gibi, sembolikten de öteye geçmediği herkesçe bilinmektedir. Dershanelerin kapatılması, evet dershanelerin kapatılması sonuna kadar destekliyoruz ve çok iyi olduğunu da tasdik ediyoruz. Fakat resmi okullarda dershanelerin boşluğunu doldurmak amaçlı yapılan çalışmalar sadece öğretmenler arası gelir açısından ciddi adaletsizliğe yol açtığı bilinmektedir.

2-)Başta söyledik, hiçbir öğretmen arkadaşımız alınmasın. Kimsenin parasında gözümüz yok. Ama bir kurumda aynı işi yapan personel arasında çok dengesiz bir gelir dağılımı olduğu zaman hedeflenen başarının da mümkün olmayacağı aşikardır. Aynı işi dediğimizde “nasıl aynı iş?” sorusu akla gelir. Gelin birlikte göz atalım.

3-) Hafta içi ders almakta imtina edip, hafta sonu ek derslerin iki(2) olması cazibesini göz önüne alarak hafta sonu ders alınması bir kere iyi niyetten uzak bir hareket ve yaklaşımdır.  Ha diyeceksin şartlar böyle. Diyelim ki bir öğretmen 10 öğrenciyle anlaşmış. “Çocuklar Cumartesi geliyorsunuz” dendiğinde çoğu öğrencilerin hafta sonu gelmediğini, derslerin ancak 3-5 öğrenciyle işlendiği, ya da hiç gelmedikleri görüldüğü hususunu Milli Eğitim Bakanlığı, Özellikle Maliye bakanlığı bir an önce değerlendirmelidir.

Hafta sonu derslerin çok fazla tercih edilmesi, normal hafta içi ek ders ücretleri 11.24 TL iken hafta sonları 22.50 TL civarında olmasıdır. Hal böyleyken hiç ek ders alamayan, dikkat edin alamayan yani istemeyen demiyorum. Çünkü ya tercih edilmiyor, ya da çok farklı sebeplerle ders alamadığı düşündüğümüzde makasın ne kadar açıldığı varın siz düşünün.

4-)Başta söylediğimiz gibi, hiçbir personel üstüne alımasın. Örneğin bir Fen Teknoloji Öğretmeni ayda maaşının dışında sadece 2.500 TL ek ders alıyorsa ve sıradan 9/1’i bir öğretmenin maaşı da 2.750 ya da 2.900 TL ise aradaki farkın ne anlama geldiği Meb ve Maliye Bakanlığına hatırlatıyoruz.

5-) Ayrıca bir sürü riski üstlenen bir okul idarecisi ortalama aldığı ek ders 950 TL- 1.000 TL. civarında olduğu gerçeği göz önüne alındığında, adaletsizliğin boyutunu gözler önüne sermektedir. Bunları söylerken kişisel hesaplardan uzak, sadece insani ve eşit işe eşit gelir prensibinin devreye girmesinin önemini vurguluyoruz. Okul Müdürü zaten öğretmenlerden az ek ders aldığı gibi, nöbet ücreti olmadığından kendi Müdür Yardımcısından da az ek ders aldığını görmekteyiz. Okul Müdürleri ayrıca, İş sağlığı ve Güvenliği(İSG) dolayısıyla iş veren konumlarında olduğundan çok büyük sorumlulukları vardır.

6-)Bakanlık eğer öğrenci başarısı ve arzu ettiği performansı görmek istiyorsa, bir kere bu Adaleti bir an önce sağlamalıdır. Bir kere fi tarihinde bir düzenleme yapılmış, bunca rahatsızlık ve itirazları niye görmezlikten geliniyor. İnanın bütün bakanlıklarda genel durum Milli Eğitimi Bakanlığından çok iyidir. Çünkü herhangi bir aksaklı ortayaçıktığı zaman hemen yetkililer devreye girip bir şekilde işi düzeltme cihetine gidiyor ve düzeltiyor. Ama Meb’in hiç de öyle olmadığını görüyoruz. Mesela çok yakın tarihte 1.sınıf yargıçlara bir kalemde 2.700 TL iyileştirme yapılacak. Adalet ve Maliye bakanlığı bunu görüyorsa, Meb. Personel arasındaki bu ciddi ihmalkarlığı ve adaletsizliği niye görmüyor?

7-)Özellikle hafta sonlarında yapılan Kursların fazla talep görmesi ücretin iki katı olması ve öğrencilerin  ekseriyeti  devamsızlık yaparak amacından sapması, “Nasıl olsa öğrenci gelmiyor” misali, hafta içinde fazla ders almayanların da istediği bir şeydir. Bunu söylerkenm herkes için söylemiyoruz. Elbette gereği gibi ders işleyen, öğrenci devamını takip edenler yok değildir. Bunları tenzih ediyoruz. Ama bu yetiştirme kursları genel olarak amacından saparak maddi çıkar halini almıştır.

8-)Meb personelinin muzdarip olduğu birçok konularda istişare yolu tercih etmediği, ek ders adaletsizliğinde olduğu gibi;

-2013 yılından beri Diplomaya dayalı Alan Değişikliği talebine de sonuna kadar kulak tıkamıştır.