adscode
adscode

Üniversite hastaneleri SOS veriyor?

Üniversite hastaneleri, bulundukları üniversiteler için can simidi niteliğindeydi. Ama görünen o ki artık kambur haline geldiler. Daha önceki Sağlık Bakanı ile ciddi sıkıntıları vardı. Yeni Bakan umut…

Üniversite hastaneleri SOS veriyor?
Milliyet Diyalog
Prof. Dr. Paşa Göktaş, bu konuda, hükümet üyelerine açık bir mektup yazmış.  
Sorunun çözüm kaynağı olarak da Başbakan Erdoğan’ı görüyor. Birilerinin, sorunu doğru biçimde Başbakan’a aktarması ve ikna etmesi gerekiyor diyor.
Rektör ve dekanlar da yaşanan çaresizliği çok sık dile getiriyor ama bulundukları makamlar nedeniyle bu kadar net ve açık söyleyemiyorlar. İsterseniz gelin önce Göktaş’ın tespitlerine bir göz atalım:

Taraf değilim
“Üniversite hastaneleri borç ve iflas batağında debelenmeye devam ediyor.
Siz de durumu ilgisiz, duyarsız ve şaşkın biçimde seyrediyorsunuz.
Bunları söyleyen kişi olarak, hiçbir siyasi görüşe bağlı olmadığımı belirtmek istiyorum. Sizin yandaşınız değilim. Ama düşmanınız da değilim. Cemaatçi memaatçi falan da değilim. Kendimi, muhalif bir partinin yandaşı olarak da hissedemiyorum. Çünkü bir şey üretmiyorlar ve bir program ortaya koymuyorlar.
Özgür düşünen, doğrulardan yana olan, Türkiye’nin birliğini ve çıkarlarını öncelikli olarak savunan, inandığını söyleyen bir Türk vatandaşıyım. Doğrularınızı desteklerim, yanlışlarınıza karşı çıkarım. Ancak yalnızca eleştirel olarak değil. Ne yapılması gerektiğini de söyleyerek. Çünkü ben öncelikle kişilerin değil, bu ülkenin geleceğini düşünürüm ve ona katkı sağlamak isterim.

Alınan önlemler neydi?
1. SGK’dan yapılan hak edişler geciktirildi. Bugünlerde bu ödemelerin daha iyileştirildiği belirtiliyor ama sorunu çözmüyor.
2. Üniversite hastaneleri, SUT denilen SGK tarifesine zorunlu hale getirildi. Düz ilçe devlet hastanelerine indirgendi.  Ayrıcalıklı ve özellikli işlem yapabilmelerinin önü kesildi. Ayrıcalıklı işlemlere gerçekçi fiyat politikası uygulayabilmeleri yasaklandı. Bu kısıtlama, gelirlerinin azalmasının ana nedenidir.
3. Tam Gün Yasası da, üniversite hastanelerinin giderlerinin artmasının baş nedenidir. Tam Gün Yasası ile, daha önceleri part-time olarak sembolik ücretlere çalışan öğretim üyeleri, zorunlu olarak ödeme kapsamına alındı ve tüm ücret finansmanları üniversite hastane bütçesinin üzerine yüklendi. Üniversite hastaneleri, daha önceleri örneğin 300 öğretim üyesine ayda 2000 TL’den toplam 600.000 TL ödüyorsa, Tam Gün Yasası’ndan sonra ayda ortalama 7000 TL’den 2.100.000 TL ödemeye başladı. Doğal olarak giderleri yükseldi.
4. Belirsiz ve kontrolsüz döner sermaye harcamaları da, giderlerin yükselmesinin nedenlerinden birisidir. Üniversite hastanelerinin öncelikle borçlarının kapatılması gerekirken, temel mali kurallara uyulmadı ve savurgan harcamalara yönelindi. Bu konuda da etkin denetim sağlanmadı.

Çözüm nedir?
Çözüm yolu açık ve nettir:
1. Üniversite hastaneleri düz ilçe devlet hastaneleri değildirler. Özellikli işlemler yapmak durumundadırlar. Özellikli işlemler için de, işlemlerin gerçek bedeli neyse o ücretleri almak durumundadırlar. Bu nedenle, özel ve vakıf hastanelerine tanınan % 200 fark alabilme hakkının üniversite hastanelerine de tanınması zorunludur. Üniversite hastaneleri, başka türlü gelirlerini artıramaz ve finansal tıkanmadan kurtulamazlar.
2. Tam Gün Yasası’ndan vazgeçmelidirler. Üniversite öğretim üyelerinden isteyenler tam gün çalışmalı, isteyenler part-time çalışabilmelidir. Alacakları ücretler de, çalışma saatlerine göre belirlenmelidir. Böylelikle, üniversite hastanelerinin personel harcamaları yükü hafifletilmelidir. Part-time çalışacak öğretim üyelerine de, ‘üniversite dışında yalnızca özel hastanelerde çalışabilir’ tarzındaki antidemokratik kısıtlama kaldırılmalı, isterlerse kendi adlarına da serbest çalışabilme hakkı getirilmelidir.
3. Üniversite hastanelerinin harcamalarına şu kısıtlama konulmalıdır: ‘Önce borçlar ödenecektir. Borçlar ödenmeden diğer harcamalar yapılamayacaktır.’ Böylelikle harcama disiplini sağlanmalı, keyfi, başıbozuk, savurgan harcama yönetimlerine son verilmelidir.”
Özetin özeti: Siyasilerin bu konuda popülist adımlar attıklarını söylemek işin en kolay yanı. Üniversitelerin sahip olduğu üstün olanaklardan, sadece parası olanlar değil, herkes yararlanabilmeli. Ama güzide kurumları ve hocaları, kırmadan, dökmeden, tahrip etmeden. Göktaş’ın tespit ve önerileri yanlışsa, doğrularını da paylaşırız.Milliyet

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)