Ülkemizde 200'ün üzerinde üniversite var.
7 milyona yaklaşan öğrenci sayısı ve 200 bine yakın öğretim elemanı bulunuyor.
Bu sayılarla Avrupa'da lider dünya çapında da üst sıralarda yer alıyoruz.
Artık gençlerin çoğu ya üniversite öğrencisi ya da mezunu.
Sayıların yüksekliği kimilerinin göğsünü kabartsa da çok büyük bir nitelik, istihdam ve kalite sorunu yaşıyoruz ve ne yazık ki önümüzdeki yıllarda artarak yaşamaya devam edeceğiz.
Eğitim sistemi herkesi üniversite okumaya doğru yönlendiriyor.
Öğrenciler lise 10. sınıftan itibaren bolca soru çözerek dershane ya da özel ders destekli hazırlık yapıyorlar.
Diğer tarafta ise meslek liselerine ciddi bir talep azlığı yaşanıyor.
Halbuki dünyada gelişen ya da gelişmekte olan ülkeler büyümelerini en az hatta belki de daha fazla üniversite mezunlarından çok 'Nitelikli Ara Eleman'lar sayesinde başarmış.
Son dönemdeki en iyi örneklerden biri olarak Güney Koreyi gösterebiliriz.
Buna ek olarak özellikle Avrupa Birliği'nin Almanya, Hollanda gibi ülkeleri ya da İngiltere'de ağırlıklı olarak meslek lisesi okumuş gençlere kapılarını açıyor ya da buna hazırlık yapıyor.
Yani başka bir deyişle iş makinesi operatörü, aşçı ya da elektrik teknisyeni vb. mesleği olan birisinin işletme, siyasal bilgiler gibi bölüm mezunlarına göre iş bulma şansı çok daha yüksek.
Buna paralel olarak da daha yüksek gelir elde edebileceğini ve daha iyi şartlarda yaşayabileceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bu durumda o ülkelerin kendi vatandaşlarını daha üst pozisyonlar için tercih etmesinin ve korumasının da etkisi var mutlaka ancak bu 'Ara Eleman' eksikliği yadsınamaz bir gerçek.
Ülkemizde bu konu ile ilgili sağlıklı bir planlama olmadığı için yine ve maalesef nitelikli insan gücümüzü kaybediyoruz.
Ve yine ne yazık ki sistem özellikle istihdam konusunda kendi gençlerine öncelik vermediği için hemen hepsinin kafasında yurt dışı düşüncesi var.
Burada asıl vahim olan gidip gitmemelerinden ziyade bu düşüncenin hepsinde yerleşmiş olması.
Özetle artık yeterince üniversitemiz ve mezunumuz var.
Bundan sonra hızla meslek eğitimleri ve okulları ile ilgili planlama yapılmalı ve buraya ağırlık verilmeli.
Bunun en önemli yollarından biri de ortaokul seviyesinde öğrencilerin yetenek, beceri ve başarı durumlarına göre yönlendirmeleri.
Tabi hem eğitimcilerin hem de velilerin bu konularda daha fazla bilinçlenmesi gerekir.
Meslek, beceri sahibi olarak da başarılı bir kariyer ve hayatın var olduğunu anlatmamız çok önemli.
Hazır bu günlerde müfredat, sistem değişikliği tartışmaları yaşanırken bu hayati konunun da bilimsel bir çerçevede ve eğitimciler, yöneticiler, bürokrasi, veliler gibi tüm paydaşların katılım sağlayacağı bir süreç yönetimi ile ele alınmasını diliyorum.
Herkese iyi bir hafta dileklerimle.
