YÖK, 33/a kadrosunda olan ÖYP’li Araştırma Görevlilerini 50/d kadrosuna geçirmekle yapmış olduğu haksızlık yetmezmiş gibi, 28.02.2017 tarih ve 82444403-200-15345 sayılı yazısıyla da araştırma yapmak üzere yurt dışına gidişlerini ücretsiz izinli sayılmaları şartına bağlamıştır. Bu uygulamada kamu yararı olmadığı gibi, hem anayasamızın eşitlik ilkesine ve hem de eğitim öğretim hakkının ihlali anlamına gelmektedir.
Bu karar, uygulamada, ÖYP’li araştırma görevlisinin araştırma için yurtdışına gidememesi sonucunu doğuracaktır. Zira maaşını alamayan bir araştırma görevlisinin, araştırmalarını yurtdışında sürdürürken, geçimini sağlaması mümkün olamayacaktır. Fiilen böylesi bir imkânsızlığı doğuracak kararın ise kamu yararına aykırı olduğu açıktır. Zira yurtdışında araştırma yapma imkânı olmayan bir araştırma görevlisi, ileride nitelikli bir hoca olarak ülkenin ihtiyaçlarına cevap veremeyecektir.
YÖK kararı ile ülke kaynakları israf edilmiş olacaktır. Şöyle ki: ÖYP’liler lisansüstü eğitimini bitirirken bir zaman baskısı altındadır. Yönetmelik hükmüne göre, azami süresi içinde eğitimini tamamlayamayan ÖYP’linin kadrosu ile ilişiği kesildiği gibi, imzalamış olduğu taahhütname senedi ve verilen kefalet senedi işleme konmaktadır. Diğer taraftan yüksek lisans ve doktora çalışmalarında yabancı kaynak kullanılmaması jüri tarafından eleştirilmekte ve kimi zaman çalışmanın başarısız sayılmasına sebep olmaktadır. Yabancı kaynakları etkin olarak kullanabilmek ve yapılan çalışmaları yabancı ülke çalışmalarıyla kıyaslayabilmek için yurt dışında araştırma yapmak bazı alanlarda zorunludur. Mezkûr YÖK kararı sebebiyle yurtdışı araştırması yapamayan ÖYP’li araştırma görevlisi çalışmasını zamanında tamamlayamayacak, yeterli yabancı kaynağa ulaşamayacak ve çalışması başarısız sayılabilecektir. Bu durumda ÖYP’liler için devletin yaptığı bütün yatırım heba olacağı gibi insan kaynağımız da ziyan olacaktır.
Bu düzenleme anayasada düzenlenen eşitlik ilkesine aykırıdır.
Her Türk vatandaşının Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu Anayasanın başlangıç hükümlerinde yer almaktadır.
Anayasa m.10/4, “Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.” hükmünü amirdir. Yine Anayasa m. 10/5, “Devlet organları ve idare makamları buttun işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” hükmünü amirdir.
Bu kararla, ÖYP’lilerle, 50/d’li olmayan araştırma görevlileri arasında bir eşitsizlik meydana getirildiği gibi, 50/d’li olup fakat ÖYP’li olmayan araştırma görevlileri ile de eşitsizlik oluşturulmuştur. Zira 33/a’lı araştırma görevlileri gibi ÖYP’li olmayan 50/d’li araştırma görevlileri de yurtdışında araştırma için ücretli olarak uzun süreli gönderilebilmektedir.
Bu düzenleme anayasada düzenlenen eğitim öğretim hakkını ihlal etmektedir.
Anayasa m. 42 uyarınca “kimse, eğ̆itim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.”
Her Türk vatandaşının “Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu” Anayasanın başlangıç hükümlerinde yer almaktadır.
Adından da anlaşılacağı gibi araştırma görevlisinin asli vazifesi; araştırma yaparak ileride hoca olarak öğrencilerin karşısına çıkacağı ana kadar kendisini geliştirmektir. Bu yönüyle araştırma görevlileri, öğretim görevlilerinden ve öğretim üyelerinden farklı bir pozisyonda yer almaktadır. Öğretim görevlileri ve üyelerinin sahip oldukları birikimi öğrencilerle paylaşmaları görevleridir. Ancak araştırma görevlileri bu birikime sahip olabilmek için araştırmak, eğitim öğrenim hakkını kullanarak kendini geliştirmek zorundadır. Diğer bir ifade ile araştırma görevlileri açısından eğitim ve öğrenim aynı zamanda bir ödevdir.
YÖK kararı neticesinde, ÖYP’li araştırma görevlileri, lisansüstü eğitimlerini yaparken yurtdışında araştırma yapma imkânını büyük ölçüde kaybedecektir. Yurtdışında araştırma yapmak isteyen bir ÖYP’li eğer varsa kendi birikimini kullanmak zorunda kalacak veya borçlanma yoluna gidecektir. Oysa 50/d’li diğer araştırma görevlilerinin ve 33/a’lı araştırma görevlilerinin bu şekilde kısıtlanması söz konusu değildir. Dolayısıyla YÖK kararı, eğitim öğrenim hakkını ihlal etmekte, bu hakkın eşitlik ve sosyal adalet gereğine aykırı olarak kısıtlandığı fiili bir durum oluşturmaktadır.
YÖK Kararı Yetki ve Sebep Yönünden Hukuka Aykırıdır.
YÖK kararının dayanağı olan Yüksek Öğretim Kanununun 39. maddesinde aylıksız izin verilir şeklinde bir hüküm bulunmamaktadır. Kanun maddesi şu şekilde düzenlenmiş:
“Öğretim elemanları birinci fıkrada ve bu Kanunun 33 üncü maddesinde sayılan yurt dışına gönderilme halleri dışında mesleklerine ait hizmetlerde yetiştirilmek, eğitilmek, bilgilerini artırmak veya staj yapmak için Yükseköğretim Kurulunun teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca üniversiteler itibariyle bir yılı geçmeyecek şekilde her yıl belirlenecek kontenjan ve süreler dâhilinde yurt dışına gönderilebilecekleri gibi aynı amaçlarla dış burslara dayanılarak da gönderilebilirler. Belirlenen kontenjanların üniversiteye bağlı birimler arasında dağıtımı üniversite yönetim kurulunun kararı ve rektörün onayı, gönderilme ise ilgili yönetim kurulunun kararı ve rektörün onayı ile olur. Zorunlu hallerde yurt dışında kalma süresi ilgili yönetim kurulunun kararı ve rektörün onayı ile yarısına kadar uzatılabilir. Bunlar hak ve yükümlülükleri bakımından 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre aynı amaçla yurt dışına gönderilenlerin tabi oldukları hükümlere tabi olurlar. Ancak, bunlara yapılacak ödemenin miktarı Devlet memurlarına yapılacak ödemeyi geçmemek üzere üniversite yönetim kurulunca daha düşük olarak tespit edilebilir. Öğretim elemanlarından kendilerine yurt dışı kuruluşlarınca burs veya ücret sağlananlar, görev yapacakları sürece Yükseköğretim Kurulunun belirleyeceği esaslara göre üniversite yönetim kurulunun kararı ile aylıklı veya aylıksız izinli de sayılabilirler.”
Yüksek Öğretim Kanununun 39. maddesine göre daha düşük ücreti üniversite yönetim kurulu belirleyebilir. Ancak yurtdışı burs alanlar YÖK’ün belirleyeceği esaslara göre üniversite yönetim kurulu kararınca aylıksız izinli sayılabilmektedir. Söz konusu kararda ise “ulusal burs ya da uluslararası burs kazanma ve ücretsiz izinli sayılma şartıyla” görevlendirme yapılabileceği öngörülmekte, dolayısıyla işlem yetki ve sebep unsuru yönünden hukuka aykırılık taşımaktadır.
YÖK Kararı İle ÖYP’lilerin Korunması Gereken Haklı Beklentileri İhlal Edilmektedir
Haklı beklenti; Genel ve soyut düzenlemelere güvenerek ve değişikliğe uğrayan düzenlemelere dayanarak bir hak elde etmeyi bekleyen bireylerin bu haklı beklentilerinin karşılanması hukuk devleti olmanın gereğidir. Bu beklentinin gerekçesi ise hukuk güvenliği ve idari istikrardır.
Danıştay 10. Dairesi, idarelerin düzenleyici işlemleri değiştirme, kaldırma yetkisinin olduğunu ancak bu yetkinin kullanılırken kişilerin haklı beklentilerinin korunması gerektiğine şu şekilde hükmetmiştir. “Haklı beklenti, yönetimin bir düzenleyici işlemine veya bir taahhüdüne veyahut ta uzun süren bir uygulamasına güvenerek olsun, bireylerin çıkarlarına ya da lehlerine olan bir sonuca ulaşabileceklerini ümit etmeleridir. İdareler, kendi görev alanlarını ilgilendiren yasa ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, her zaman yönetmelik, tebliğ, genelge çıkarabilme ve bu düzenlemelerle, değişen koşullar dikkate alınarak, daha önceki düzenlemeler ile doğmuş bulunan objektif hukuki durumları, ileriye yönelik olarak yürürlükten kaldırma yetkisine sahip bulunmaktadırlar. Ancak idareler, bu konudaki yetkilerini kullanırken önceki düzenlemeler kapsamında kişilerin kazanılmış haklarını ve haklı beklentilerini korumak zorundadırlar. Bu durum, hukuk güvenliğinin ve hukuki istikrarın sağlaması açısından vazgeçilmez niteliktedir…” (Danıştay 10. D., T.14.06.2011, E. 2007/5427., K.2011/2289., www.danistay.gov.tr )
ÖYP’liler yüzlerce bin liralık senetler imzalayarak eğitime başlayabilmektedir. ÖYP’lilerin bu denli yük altına girmesinin sebebi ise kendilerine vaat edilen imkânlardır. ÖYP’liler yurtdışı araştırmasına giderken bir kısıtlamayla karşılaşmayacaklarına güvenmişlerdir. Dahası yakın zamana kadar bir engelle karşılaşılmadığını da yakinen gözlemleme imkânı bulmuşlardır. YÖK kararı ile getirilen kısıtlama bilinseydi bu mesleği tercih etmeyecek, en azından o senetlerin altına imza atmak istemeyecek pek çok ÖYP’li bulunmaktadır. YÖK mezkûr kararı ile ÖYP’lilerin korunması gereken haklı beklentilerini ihlal etmiştir.
YÖK, yukarıda sıraladığımız nedenlerden dolayı ÖYP’lilerle ilgili almış olduğu haksız Yurtdışı Kararını bir an önce düzeltmelidir.
Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan
Türk Eğitim-Sen
İstanbul İl Başkanı