YÖK yine ters köşe yaptı..

Geçen haftanın en önemli tartışma konusu, anlaşmalı üniversite hastanelerinin bu statülerinin iptaliydi.

Bu konuda YÖK’e karşı çıkan kadar, destek çıkan da vardı.

Şimdi yine benzer bir uygulama söz konusu.

Yine, yeni bir karar aldı ve yine tartışılıyor.

İsterseniz gelin önce, bu konulara kafa yoran bir hocamızın bu konudaki değerlendirmesini okuyalım, sonra da kim haklı, kim haksız ona bakalım. 

YÖK’ün hatası!
Bir devlet üniversitesinin Mühendislik Fakültesi’nde profesör olarak görev yapmaktayım.
YÖK’ün 3-4 ay kadar önce yayımladığı Lisansüstü Eğitim-Öğretim Programı Açılması ve Yürütülmesine Dair İlkeler’de yer alan 3. madde çok ciddi sıkıntılara gebe, sizi bu konuda bilgilendirmek istedim.

Maddeler şöyle:
“3: Yüksek lisans ve doktora programlarında öğretim üyesi başına düşen tez danışmanlığı üst sınırı 12’dir. Ancak, bu sınırın düşürülmesine veya sadece ÖYP ve 35. madde kapsamında görevlendirilenler, yabancı uyruklu öğrenciler, lisansüstü programdan ilişiğini kestirmediği için programa kayıtlı gözüken ancak ilgili dönemde kayıt yenilemeyen öğrenciler ile aftan yararlanarak geri dönenleri gerekçe göstererek yüzde 50 artırılmasına üniversite yetkili kurulları karar verir. Bir öğrenci/tez için birden fazla danışman atanması durumunda, iki adet ortak danışmanlığı olan öğretim üyesi, bir adet danışmanlığa sahip sayılır.”

Öğretim üyeleri üzerinde aşırı danışmanlık yükünü engellemeyi amaçlayan bu madde kaleme alınırken sanırım kimsenin aklına lisansüstü öğrencilerin kendileri dilekçe vermediği sürece kayıtlarının silinemeyeceği hükmü gelmedi.
2012’den beri yürürlükte olan bu hüküm nedeniyle ders ya da tez aşamasında başarısız/devamsız/kayıt yenilemeyen öğrenciler danışman öğretim üyelerinin danışmanlığı altında görünüyor ve yukarıdaki azami 18 (12 + yüzde 50) kontenjan içinde sayılıyorlar.

Pratikte olan şu:
Bu öğrencileri bir başka kişiye devretmek mümkün olmuyor (hangi öğretim üyesi başarısız öğrenciyi devralır ki?)Ben kendi enstitümde bu sınırı aşmış olan onlarca öğretim üyesi biliyorum. Türkiye’de sayı binlere ulaşabilir. Benim üzerimdeki danışmanlık sayısı da 18’e yaklaştı ve ben sadece bunların 5’i ile tez çalışmasını fiilen yürütüyorum. Diğer öğrencilerin yüzünü uzun zamandır görmedim.    

Lisansüstü eğitim-öğretimin kalitesini artırmayı amaçlayan bu maddenin ilk gözle görülür etkisi yeni alınacak lisansüstü öğrenci sayılarında ciddi azalma olmasıdır. Belki bu maddenin düzeltilmesinden ziyade öğrencileri tembelliğe sevk eden “atılmanın kaldırılması” hükmünün iptal edilmesi yeniden değerlendirilmelidir.

Ayrıca üzülerek ifade etmeliyim ki kontenjan sınırı dolan bir öğretim üyesinin başvurabileceği yollardan biri, tez çalışmalarını bitiremeyen öğrenciye tez için koyduğu çıtayı daha aşağıya çekmek, yani bitirmesini kolaylaştırmak olacaktır. Bu da lisansüstü tezlerin kalitesinde düşüş anlamına gelecektir...

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN!