ÖSYM, her ne kadar son 3 yılın başarı sırasını da yayımlasa, YÖK barajı aşağıda çekse, adayların kafasındaki karışıklık tam anlamıyla bitmiyor. Çünkü, hem geçen sene puan türlerinin tek puan türüne düşmesi,hem de 3 alanında (say-ea-söz), alan dışı puan ve başarı sırasının hesaplanması, öğrencinin hangi sıralamadan başlaması ve meslek seçimi konusunda belirsizliğe itiyor.
Şimdi öyle bir tablo oluştu ki, Sayısalcıların, edebiyat testini yapmadan, sadece türkçe ve matematikten iyi net yapanların, yüksek eşit ağırlık puanları oluştu. Bu yüzden, kendi alanı dışında eşit ağırlık alanlarını da düşünebilirler. Belki hukuk bile seçebilirler. Önceki senelerde, Öss sınavı olduğu sistemde, yine adayım tüm puan türleri genel olarak hesaplanıyordu. Ama, tercih ederken alan dışı seçeceğin zaman okul puanın 0,8 yerine 0,3 ile çarpılıyordu. Böylece her aday istediği bölümü değil, kendi alanını seçerse avantajlı oluyordu. Sadece ortak bölümlerden seçerse puanı kırılmıyordu. Bu yüzden, kimse kimsenin alanına müdahale edemiyordu. Sonuçta, mantıklı olan da hangi alandan okuyorsa, o alandaki meslekleri tercih etmek değil mi?
İşte, alan dışı kuralının kaldırılmasından sonra, herkes istediği bölümü okuma hakkına sahip oldu. Teoride evet, kişinin seçme özgürlüğü güzel. Ancak, uygulamada bunu yerli yerine oturtamazsanız, insanların hakkına da girmiş olursunuz. Yani, bir öğrencinin kendi alanındaki bölümü, full alan dışı olanlar doldurursa, tüm emeğini o alandaki derslere veren öğrenciye haksızlık etmiş olmaz mıyız?
Temeli sağlam, sorunsuz bir sistemimiz olsaydı, bugünkü kargaşayı yaşamamış olacaktık. ÖSYM ve YÖK tercih sürecinde öğrencilere yardım etmek için çaba gösterirken, keşke daha fazlasını doğru bir sistem ve düzenleme için yapsalardı. Artık, tercih döneminde şu andan itibaren geri dönüş olmadığı için, adaylar elindeki başarı sıraları ve mevcut verilerle en iyisini yapmaya çalışacak.
İşte, elinizden gelenin en iyisini yapmanız adına, herhangi bir bilgi eksikliği olmaması için aşağıdaki tavsiyeleri sizlerle paylaşmak istedim.
-Tercihlerinizde başarı sıranızsan yukarıda yazma hakkınız var. Ama sizi asıl yerleştirecek başarı sıranıza denk ve altındaki sıralardır. Diyelim ki siz 25bininci bir eşit ağırlık mezunusunuz. Önünüzdeki 24bin adayın içinde sayısalcılar da var. Onlar kendi alanını seçecekleri gibi, sizin alanınızdan da seçebilirler. O yüzden, yukarlardan yığılma olduğu takdirde, sizin düşündüğünüz mesela 20binlik bölümün başarı sırası yukarı çıkabilir. İşte siz, mesela kendi başarı sıranızın en az 5.6 bin altına inebilirseniz, olası yükselmede o bölümün başarı sırası sizin başarı sıranıza denk ve yakın olacak ama siz de yerleşmiş olacaksınız. Tabii burada 24 tercih hakkınız var, ilk sıralarda her zaman başarı sıranızdan yüksek olsa bile, gönlünüzdekini yazmanızdan yanayım, ama yine de makul ölçülerde. Bunu sakın unutmayın.
-Eğer ki, sonuçlarınızda ek puanlı başarı sıranız hesaplanmışsa, mutlaka kendi alanınızda ek başarı sıranızı kullanacağınız bölümler var demektir. Bu durum hem 2 yıllıklarda, hem 4 yıllıklarda da geçerlidir. Sadece, kendi alanınız dışında bölüm seçmek isterseniz, bu avantajdan faydalanamayacaksınız. O yüzden, ek puanlı başarı sıranız daha yüksek olacağı için, bu hakkınızı ihmal etmeyin.
-Listede yeni açılan bölümleri tercihinizde istediğiniz yere koyabilirsiniz. Ancak, açıldığı üniversitedeki diğer bölümlerin başarı sırasını da baz almayı unutmayın. Mesela, Boğaziçi’nde yeni açılacak bölümün başarı sırası ile, Akdeniz Üniversitesi’nde açılacak olan bölümün başarı sırası aynı olmayacaktır. Yani, daha başarılı öğrenciler Boğaziçi Üniversitesini tercih edeceği için, başarı sırası da yüksek olacaktır. O yüzden, eğer sıranız ortalarda ise, Boğaziçi yerine Akdenizi yazmak, daha makul ve mantıklı olacaktır.
-Kontenjanı dolmayan ve açık bırakan bölümleri de, listenize istediğiniz yere yazabilirsiniz. Ancak, bu bölümlerin neden açık bıraktığını, kalitesini, mezun istihdam durumunu da bilmeniz gerekir. Bir ürün rağbet görmüyorsa, bilin ki bir sebebi vardır. Yine de tercih hakkı sizin. Ama, tabir yerindeyse “bir kapağı atayım, gerisi gelir “ mantığı eskilerde kaldı. O yüzden, isteyeceğiniz ve seveceğiniz bölümü seçin ve mesleği yapın. Üniversite yılları çabuk geçer, ama pişmanlığınız bir ömür geçmez.
Sorularınızı eğitim_psikoloğu Özkan Göğercin hesabıma gönderebilirsiniz.
Başarılar dileklerimle...