Alfie Kohn’un ebeveynlik yolculuğumda yolumu aydınlatan, okurken düşündüren, altını çize çize okuduğum, paylaşmak için sabırsızlandığım kitabı. Alfie Kohn’u Koşulsuz Ebeveynlik kitabı ile tanımıştım. O da ebeveynlik hakkında okuduğum eşsiz kitaplarından biriydi. Onu da okur okumaz düşüncelerimi paylaştığım bir tavsiye yazısı yazmıştım.
Şimdi de bu kitaptan bahsetmek istiyorum. En kısa zamanda da temin edip okumanızı tavsiye ediyorum.
Çocuk büyütürken bizlere hep söylenen ‘’ Şımartma şu çocuğu ‘’ uyarısıdır. Özellikle geleneksel aile yapısının en bariz söylemidir. Bu uyarıdan sonra çoğu ebeveyn çocuğunu şımartmaktan endişe duyar, çocuk şımarırsa ipleri ele alarak herkesi parmağında oynatacağını, kendisinin kontrolü kaybedeceğini düşünmeye başlar.
Son zamanlarda herkesin dilinde zamane çocukları, saygısız, şımarık, terbiyesiz, görgüsüz ve söz dinlemez vs. gibi söylemler var. Müsamaha gösteren ebeveynler, aşırı korumacı anneler, pışpışlanan çocuklar..Özellikle çocuklar söz konusu olunca herkes iiçin böyle bir genelleme var. Peki doğruluk payı?
Ebeveynlik konusunda bazı gelenekçilerin benimsedikleri tutumlar ve genellemeler bazı fikirlere teslim olmamıza sebep olur.
-
Müsamahakar ebeveynlerin çocuklara ‘ hayır’ demeyi reddettiği ve sınırlar koymaktan kaçındığı bir şımarıklık çağında yaşıyoruz.
-
Hiçbir çocuğun yaptığı hatanın doğal sonuçlarına katlanmasına izin verilmiyor. Ebeveynler onları gereğinden fazla koruyup kolluyor. Aslında çocuklar başarısız olsalar bundan büyük yarar sağlayacaklar ama ebeveynler buna izin vermiyor.
-
Ebeveynler, çocukların özel hissetmesine o denli odaklandı ki, herşeyi kendine hak gören bir narsistler kuşağı yetiştiriyoruz. Ödev veya proje olarak ne teslim ederlerse etsinler notları şişiriliyor. Hiçbir hatayı affetmeyen gerçek dünyaya çıktıklarında ise bu pembe rüyadan sertçe uyanıp şaşkına dönecekler.
-
Çocukların gereksinim duyduğu şey, özsaygı değil özdisiplindir. Doyumu erteleyebilmek, dürtüleri kontrol altında tutabilmek ve yapılan işlerde uzun süre sebat edebilmektir.
Oysa toplumun etkisiyle kulaktan dolma bilgilerle çocukları etiketlemek konusunda oldukça hevesli bir tutum izleniyor. İstekleri doğrultusunda kararlı olan ve gelişimi gereği kendi iradesiyle hareket eden çocuklara şımarık etiketi yapıştırılıyor. Gelenekçi diye nitelendirebileceğimiz bu tutucu kanaatlerin belli çevrelerde tekrarlandığını söylüyor yazar. Hata nerede ve neden kaynaklanıyor bu konular hakkında bilimsel araştırmalar sunuyor. Geleneksel aile yapısına sahip toplum tarafından günümüz çocukları hakkında yapılan kimi inanç, kaygı ve eleştirilerin yanlış algılardan ve ideolojilerinden doğduğunu açıklıyor. Günümüz ebeveynlerinin aşırı müsamahakar, çocukların ise şımarık olduğu kanaatinin hatalarını ortaya koyuyor. Müsamahakar ebeveynlik, aşırı korumacı ebeveynlik, helikopter ebeveynlik, müdahaleci ebeveynlik, davranış şekilleri, yanlışları, doğruları ve daha birçok şeyi somut bilimsel kanıtlarla açıklamaya çalışıyor..
Kitabın diğer yarısında yazar rekabet, motivasyon, ödül, övgü, başarı ve başarısızlık çevresinde dönen yanıltıcı tartışmaları ve yanlış algıları masaya yatırıyor. Kitabı okudukça durup düşündüğüm kısımlar çokça. Mesela çocukların rekabet nedeniyle kazanması başarılı olmakla karıştırmalarına sebep olabilir. Bir işi iyi yapmak, herkesi geçmekle eş anlamlı olmaya başlayabilir. Rekabet motivasyon için gerekliyken, özgüveni, ilişkileri, empatiyi, işbirliğini ve üstün beceriyi baltalama konusunda zararlı. Yazar bu konu ve diğer başlıklar hakkında çarpıcı araştırma sonuçlarına yer veriyor ve okuyucuyu iki yönlü düşünmeye sevk ediyor.
Kitapta özellikle altını çizdiğim ve defalarca okuduğum kısım ise: ‘’Sağlıklı ve güçlü çocuklar yetiştirmek istiyorsak ilk önce onları şımartmaktan duyduğumuz korkuları sorgulamamız gerekir. Oysa ebeveynlik temelde bir sevme, destekleme, dinleme, rehberlik etme, yeniden değerlendirme, öğretme ve müzakere etme işidir. Vakitsizlik, sabırsızlık ve beceriksizlik nedeniyle bu işi iyi yapamadığımız zamanlar olacaktır. Ama çocukları istediğimizi yapmaya sürekli zorluyorsak, onların davranışlarına verdiğimiz karşılıkların idealin çok uzağında kaldığını da kabul etmemiz gerekir. Çocukları, şımartan yöntemlerle karıştırıp alay konusu edilen sıcak ve duyarlı ebeveynlik tarzı aslında, çocukların şefkatli, yardımsever, empatik olmasını sağlamaktadır. Oysa güç kullanmaya dayalı disiplin ve kontrol, başkalarının acılarına duyarlılık gösterme kapasitesini azaltmaktadır. Neden mi? Çocukların ihtiyaçlarını karşıladığınızda bu gereksinimlere saplanıp kalmazlar, böylece diğer kişilerin gereksinimlerine daha duyarlı olurlar. Şunu kabul edelim ki sıcaklık ve kabul, çocuğun diğer kişilerin duygusal hallerini anlamasını ve onlara yardımcı olmasını sağlar.’’
Çocuğunu önemseyen her ebeveynin hatta eğitimcilerin de mutlaka okuması gereken bir kitap. ‘’Çok sevilen çocuğa birşey olmaz’’ diyen Alfie Kohn sevginin çok önemli olduğunu, şımarık çocuk dediğimiz kavramın bir şehir efsanesinden ibaret olduğunu dile getiriyor. Farklı bir bakış açısı uyandıran, ezber bozan nitelikte olan bu kitabı okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Şimdiden keyifli okumalar…
Eğitim Danışmanı, Öğrenci Koçu ve Oyun Terapisti
Öznur PEKATİK