New York Times gazetesinde yankı bulan habere göre, 2007 yılından beri süren arkeolojik çalışmaları takip eden keşifler sonucundaysa, Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorlu’ğunun sahipliğini yaptığı Bathonea’da dördüncü ve altıncı yüzyıldan kalma önemli kalıntılar da günyüzüne çıkmış oldu.
Keşfi ilginç kılan bir diğer etmen ise bugüne dek Bathonea’da hiçbir batık geminin keşfedilmemesi. Konuyla ilgili New York Times’a bilgi veren DAÜ-SAGAM Sualtı Arkeoloğu ve DAÜ-SAGAM Başkan Yardımcısı Hakan Öniz, keşiflerin yapıldığı gölde endüstriyel akışın yol açtığı kirlilikten dolayı göle dalışların tehlike arzettiğine değindi.
New York Times yazarı Jennifer Pinkowski’nin kaleme aldığı iki sayfalık ayrıntılı makalede, su altı arkeolojisinin önemli isimlerinden Öniz, göl çevresindeki köylerde ağızdan ağıza anlatılan, “gizemli minare” efsanesine dair iz bulmak için 2008 senesinde gölde araştırmalar yaptı.
Efsaneye göre söz konusu gizemli yapının insanların günahlarına göre alçalıp yükselirken, özellikle kıyıdan 800 metre uzakta bulunan kalıntılara ise, yeni ipuçlarına ışık tutabilecek izler gözüyle bakılıyor. İstanbul bölgesi, son birkaç yılda, özellikle Yenikapı transit projesinde gemi batıklarının çıkarıldığı çok çarpıcı keşiflere de sahne olmuştu.
Bütün bu yaşananlarla birlikte, Bathonea’daki arkeologlar, uygarlığın ilk günlerinden kalma eserleri kazıp ortaya çıkarmak için umutlarını sürdürüyorlar.
Tarihi milattan önce ikinci yüzyıla dayanan antik liman kenti Bathonea, bölgede yaşanan kuraklıkla birlikte göldeki su tabakasının alçalmasıyla birlikte 2007 yılında meydana çıkmıştı. Projenin başkanlığını Kocaeli Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Şengül Aydıngün’ün yaptığı araştırma kapsamında deniz, göl ve kıyıdaki liman yapılarının kazıları DAÜ-SAGAM ekibi yürütüyor.
