Üniversitelerin ya da farklı kurumların, o konuda uzman kurullarca akredite edilmeleri sevindirici bir durum ama bu da ticarete dönüşürse ve parayı bastıran akredite olursa eyvah, eyvah!
Bu durum sadece eğitimi kurumları için söz konusu değil, tarımdan turizme, ekonomiden teknolojiye hemen her alanda alarm veriyor.
Doğrusu ne, doğru kurumlar hangileri resmi olarak, şeffaf bir şekilde belirlenmeli ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
Ulusal hatta uluslararası boyutlarda akreditasyon kurul ve kurumları oluşturulup, bu yöndeki kaynaklar buranın güçlenmesi için değerlendirilmelidir.
Bu tür kurumlar, dışarıdan hiçbir şekilde müdahale olmayacak özerk bir yapıda olmalıdır!..
Gelinen nokta!
İşte gelinen son noktanın bir Hocamızın diliyle özeti:
“Taşrada bir iki yıldır "akreditasyon" adlı bir saçmalık türedi. Öğrenci profili ve bölüm yeterlilikleri ortadayken, yani akredite olmayı gerektirecek bir talep yokken bu konudaki ısrarın sebebi akla kamu kaynaklarının kişilere veya özel şirketlere profesyonelce transferi mi gerçekleştiriliyor sorusunu getiriyor.
Şöyle ki başvurular bölüm bazında yapılıyor. İki yıllığına akredite olunuyor. İki yıl sonra şartlar sağlanırsa güncel bedel üzerinden yeniden ödeme gerçekleştiriliyor.
Bölüm başına başvuru ücretinin de 100 bin liranın üzerinde olduğu söyleniyor. Konunun araştırılması ve kamuoyu önünde tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden size yazma gereği duydum...”
Evet enine boyuna tartışılacak önemli bir konu.
Kriterler, alanlar, almayanlar, akredite eden kuruluşların yeterlilikleri de dahil her şey kamuoyu ile paylaşılmalı ki, doğru atılan adımlar da kuşkuyla bakılacak hale gelmemeli!..
