adscode
adscode

Angarya dersler!

İnsanı değerlerin, beceri ve kazanımların da en az akademik başarı kadar önemli oldu asla unutulmamalıdır.

aguclu@milliyet.com.tr




Bazı dersler vardır kişiye değer ve derinlik katar. Onlarsız bir eğitim düşünülemez. Örneğin Resim, Müzik, Beden Eğitimi, Felsefe, Sosyoloji, Mantık, Sanat Tarihi, Fransızca, Almanca, Çince ve uygulamalı atölye ya da laboratuvar dersleri.
Sınavlarda soru sorulmadığı ya da yok denecek kadar az sorulduğu için bu dersleri yok sayıyoruz.
Tıpkı tarım, turizm, bilişim başta olmak üzere mesleki eğitimi yok saydığımız gibi...
Müfredat programları düzenlenirken sadece sınav için düzenleme yapılmaz.
İlle de sınav yapılacaksa tüm dersler o sınavlarda yer almalıdır.
İnsanı değerlerin, beceri ve kazanımların da en az akademik başarı kadar önemli oldu asla unutulmamalıdır.
Hangi dersten çok soru çıkıyorsa onu öne çıkartıp, diğerleri yok sayılmaz. Hele hele. “Angarya” dersler olarak algılanmasına asla izin verilemez!..
Gelecek nesillerin, daha iyi bir insan, daha iyi bir yurttaş, daha iyi bir meslek insanı olması için denge kurulur. Her detay düşünülür. Ona göre yol alınır.
Peki ya uygulama?
İşte o noktada herşey sarpa sarıyor
Kişiye entelektüel derinlik kazandıran dersler, çok az okul dışında zerre kadar dikkat alınmıyor.
Neden mi?
Bir o derslerden ya sınavlarda hiç soru sorulmuyor ya da ders çalışmaya değecek kadar soru çıkmıyor. İki bu derslerin önemine artık inanmıyoruz!
Peki bu derslerden soru sorulamaz mı, beceri ve yetenekler de ölçülemez mi? Kolay değil ama elbette mümkün.
Öğretmenlerimizin bu yöndeki değerlendirmeleri esas alınır ve emin olun sınavlardan objektif ve güvenilir hale gelebilir.
Sorun işte bu noktada başlıyor. Hiç bir kurum ya da kişi bu zahmeti göze almıyor, alamıyor!..

AB’ye girmek için neredeyse yarım asırdır mücadele veriyoruz ama hala ruhunu anlamış değiliz. Anlamış olsaydık İngilizce dışındaki dilleri yok sayar mıydık?..
Herhangi bir konuda derinliğimiz yok.
300, 500 kelime ile konuşuyor, başlıklar dışında haber, gazete, dergi, kitap okumuyoruz.
İnternetteki dolaşımlarımızın onda biri bile araştırmaya, bilgilenmeye yönelik değil.
Sormuyoruz, sorgulamıyoruz, araştırmıyoruz.
Neden mi?
Çünkü eğitim sistemi bunu bizden istemiyor...
Peki köklü bir değişim için daha hale neyi bekliyoruz?
Sınav odaklı eğitimden yetkinlik ve üretim odaklı eğitime geçmek doğru zaman şimdi değilse, ne zaman?..
İkinci yüzyıl, “Türkiye Yüzyılı” olacaksa bunu başarmak zorundayız.
Birinci yüzyılın en zor yıllarında bunu nasıl başardıysak, şimdi de başarabiliriz. Yeter ki isteyelim, takipçisi olalım, sürekliliği sağlayalım.
Su akar yolunu bulur...


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)