Üniversiteli işsizler kervanına katılmaya aday 3.5 milyon gencimizin zor sınavı geride kaldı. Hepsine büyük geçmiş olsun. En çok da ailelerine. Eminiz ki üzerlerinden büyük bir yük kalkmıştır ve bundan sonrası çok daha kolay olacaktır...
Üniversiteye girmek ve mezun olmak, önceki yıllara göre çok daha kolay ama işsizlik problemi önlerinde dağ gibi duruyor.
Bu dev sorun, umarız bugün sınava giren gençler mezun oluncaya kadar çözülür... Diplomalı genç sayımız hızla artıyor.
Memnuniyet verici mi?
Kesinlikle memnuniyet verici.
Sınavlar kadar önemli olan bir başka sorunuz ise diplomalı gençlerimizi nasıl iş, güç sahibi haline getirebiliriz konusu!
Onları, hem kendileri hem de ülkemiz için katma değeri yüksek iş gücü haline nasıl dönüştürebiliriz?
Daha da önemlisi herkes ve her iş için diploma şart mı?
Diploma odaklı eğitimden vazgeçip, üretim odaklı bir eğitime geçmeyi bugün değil de ne zaman düşüneceğiz?
“Benim şu kadar diplomam var” diyen gençler yerine “Ben şu işi çok iyi yapıyorum” diyen gençler yetiştirmeliyiz.
“Her çocuğun başarılı ve mutlu olabileceği bir alan mutlaka vardır” gerçeğinden yola çıkarak, doğru eşleşmeler yapmalıyız. Yani çocuklarımızı sevmedikleri mesleklere değil, severek yapacakları mesleklere yönlendirmeli ve sonuna kadar arkalarında durmalıyız.
Bunu yaparken de mesleki eğitime gidenleri, bir kaç saatlik üniversite sınavında istediği başarıyı elde edemeyenleri “tembel” ya da “başarısız” diye rencide etme yerine onlara koşacakları yeni kulvarlar açmalıyız.
Bu o kadar zor mu? Kesinlikle hayır.
Eğitim ve diploma elbette önemli ama daha da önemli olanı sevdiğiniz bir alanda alacağınız nitelikli bir eğitim ve sonrasında o alanda bulacağınız iştir.
Bunu da elbirliği ile onlara sağlamak zorundayız...
