Yapay zekayı her derde deva olarak görenler var. Yakında pazarda “marullarımız yapay zeka ile üretiliyor” diye bağıranlara da rastlarsanız hiç şaşırmayın. Olmaz mı olur ama asıl mesele sorulacak soruda!
Yapay zekaya doğru soru sormadan doğru cevap almanız mümkün değil.
Akıllı makinalardan doğru yararlanmanın olmazsa olmaz birinci koşulu bu.
Soru bazen yanlış olsa da bizler birbirimizi anlayabiliyoruz ama onlardan böyle bir şey beklemek mümkün değil.
Dijital okuryazarlık ama en önemlisi de doğru soruyu sorabilmek sadece yapay zeka için değil hayatın her alanında çok önemli.
Cumhuriyet tarihi boyunca “araştıran, soran, sorgulayan nesiller” istedik.
Peki bunu gerçekleştirebildik mi?
Sınav odaklı eğitim sistemi pek çok şey gibi araştırma, sorma, sorgulama ve bunları ifade itme yeteneklerimizi de köreltti.
Sonsuz seçeneğin konuşulduğu bir çağda 4, 5 seçenekli düşünmeye zorlandık, “sormayı, sorgulamayı bırakın size ne öğretildiyse onu işaretleyin” noktasına getirildik.
“Eski köye yeni adet getirme”,
“Yeni îcâd çıkarma”,
“Böyle gelmiş böyle gider”,
“Söz gümüşse sükut altındır”
diyerek sormaya değil, susmaya, itaat etmeye, verilenle yetinmeye zorlandık.
Şimdi de kalkıp tam tersini yapı diyoruz.
Nasıl ki bu noktaya bir anda gelmediysek, değişmemiz de kolay olmayacak. Ama imkansız da değil!..
Yapay Zeka ile çok şey değişecek işte bu yüzden her şeyden önce onu üretmenin ve özellikle de ondan yararlanmanın birinci koşulu olan araştırmayı, sormayı, sorgulamayı öğrenmeliyiz.
Bunu başarırsak gerisi gelecektir!..
