Dünyanın en iyi gastronomi ve turizm okulları dünyanın en küçük ülkelerinden İsviçre’de.
Okulları gezdirirken “Dünyanın en iyi otellerinin, turizm tesislerinin müdürleri de, şefleri de bizim mezunumuz” diye adeta hava atıyorlar
Haksız da değiller.
Okullarını gezdiğinizde her adımda bunu fazlasıyla hissediyorsunuz.
Turizm ve gastronomi bölümleri ön lisans ve lisans düzeyinde pek üniversitelerimizde var ama sadece var.
Bırakın dünya ile yarışmayı kendi içlerinde bile yarışmıyorlar.
MEB’in de turizm ve aşçılık liseleri var ama sayıları o kadar az ve kaliteleri öyle sorgulanır hale geldi ki sektör yeni bir heyecan ve destek şart.
Gastronomi lisesi de var ama sektöre damga vurduğunu söylemek zor.
Bir ara büyük oteller zincirine sahip olan şirketler kendi “Turizm Akademilerini”ni kurup kendi personelini, kendileri yetiştirmeyi denedi, halen sürdürenler de var ama onun da çok ilgi gördüğünü söylemek abartılı olur…
Mutfak sanatlarına yönelik kurslar da , televizyonlardaki yarışmalardan sonra epeyce ilgi gördü, mesafe kaydetti ama dünya ölçeğinde marka oldular demek için henüz erken.
Turizm rehberlerine yönelik son yasal düzenleme her ne kadar geri çekilse de gösterdi ki, kalite yükseltmek için değil aşağıya çekmek için bir çaba söz konusu ve buna asla izin verilmemeli…
Ülkemizin 100 milyon turist hayali hiç de abartılı değil.
Gerçekleşmemesi için de hiç bir neden yok.
Yeter ki kararlı ve hazır olalım…
Paralı turistlerin gelmesini ve daha çok harcama yapmalarını istiyorsak, deniz, kum, güneş, yemek ve tarihin ötesine geçmeliyiz.
Bunlar olmazsa zaten olmaz ama fazlası gerek.
Hizmet kalitesi, hoş zaman geçirme ve en önemlisi çeşitlilik, farkındalık ve devamlılık…
Örneğin hizmet elemanlarının dışında animasyon, dünya mutfakları, deniz sporları, işletmecilik, tedarik zincirleri de çok önemli ve İsviçre üniversiteleri bu alanlarda da çok sıkı elemanlar yetiştiriyor. Tercih edilmelerinin önemli nedenlerinden birisi de bu… Gençler bu okullara gelirken de, seçilirlerken de öncelik diploma değil, “en iyisi” olmak!
Geç olsun güç olmasın diyerek yeni gastronomi liselerini aynı heyecanla bekliyoruz.
Umarız onları da sınav bataklığına çekmeden mesleklerinde en iyiler olmaya özendirir ve bu yönde yol almalarını sağlarız.
Turist sayımız 100 milyona çıktığında mevsimlik personelle değil kalifiye personelle dünya ile yarışırız…
Martin Luther King, gençlere yönelik yaptığı bir konuşmada, yapılan işe değer katmanın önemini vurgulamak için “Sizden sokakları süpürmeniz isteniyorsa, Beethoven‘ın beste, Michelangelo‘nun resim, Shakespeare‘in şiir yazdığı gibi yerleri süpürün. Öyle bir süpürün ki, yürüyen ve konuşan herkes ve her şey dursun. Burada dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş desin…” uyarısında bulunmuş.
Bu her meslek için geçerli ama özellikle de turizm için!..
Sevdiğiniz mesleği seçin ve onu en iyi yapanlardan birisi olmak çaba gösterin.
Diploma ile değil meslek aşkıyla dünyanın en iyi şefi olunabileceğini asla aklınızdan çıkarmayın…
