adscode
adscode

İstişare kültürü (2)

Uzun ömürlü olması istenilen ve zaman baskısı olmayan kararlarda ise daha ince eleyip sık dokumak olmazsa olmazların başında gelir.

aguclu@milliyet.com.tr




“İnsanlar konuşa konuşa anlaşır” derler. Çok doğru. Doğru yerde, doğru zamanda, doğru kişilerle konuşmak gibisi yoktur. Alacağınız kararlar, her ne kadar kendinizden emin olsanız da daha sağlıklı ve daha sürdürülebilir olacaktır. 

Anlık karar vermek gerektiren durumlarda hızlı karar almak elbette çok önemli. 

Uzun ömürlü olması istenilen ve zaman baskısı olmayan kararlarda ise daha ince eleyip sık dokumak olmazsa olmazların başında gelir. 

Gelin bu konuda lafı hiç uzatmadan sözü sizlere bırakalım: 

“Sayın Abbas Güçlü, 

‘İstişare kültürü, mülakat ve ara tatiller’ başlıklı yazınızda yine çok doğru hususları dile getirmişsiniz. Sayın Milli Eğitim Bakanı’nın “Bu yıldan sonra ara tatil uygulaması kaldırılacak mı?” sorusuna “Öyle bir şey yok. Velilerden, öğretmenlerden, öğrencilerden böyle bir talep gelirse bakarız” sözlerini okuyunca bu konudaki görüşümü paylaşmak istedim. 

Söylediğiniz gibi birbirimizle konuşmadan, tartışmadan, uzmanlara danışmadan, çağın gereği diye çok hızlı kararlar alırsak; daha sonra birileri de yine hızlı bir şekilde başka kararlar alır ve bunları değiştirir. Sonuçta aynı yerde döner dururuz, bir arpa boyu yol alamadığımız gibi bazen de geriye gidebiliriz. 

İstişare derken burada en önemlisi; konuyu doğru insanlarla, işin uzmanlarıyla görüşüp tartışmaktır. Yoksa yanlış insanlarla yapılan istişare, doğal olarak işi yanlış yola sokar ki, düzeltmesi çok zaman ve emek harcanmasına neden olur. 

Her şeyden önce zamanında ara tatil kararı alınırken işin uzmanlarına danışılıp, üzerinde detaylı bir çalışma yapılıp, getireceği götüreceği dikkate alınmadan mı karar verildi acaba? Mutlaka bu çalışmalar yapılıp, yararlı olacağı sonucuna varıldıktan sonra karar verilmiş olması gerekir. 

Şu da olabilir: Kağıt üstünde beklenen yararlar, uygulamada görülememiştir. Kısacası fayda yerine zarar getirdiği anlaşılmış olabilir. Bu durumda atalarımızın da söylediği gibi zararın neresinden dönülürse kardır. 

Bunu yaparken tabi ki velilerin, öğretmenlerin, öğrencilerin görüşleri de alınır ama sadece bunlara göre karar vermek acaba ne derece doğru olabilir? 

Bu konuda bir karar verilecekse bunu, başta eğitim fakülteleri olmak üzere işin uzmanlarıyla, eğitim bilimcilerle, belki çocuk psikolojisi alanında uzman kişilerle de istişare etmek daha uygun olmaz mı?

Böyle bir kararın sadece velilerden, öğretmenlerden ve öğrencilerden gelecek talebe göre verildiğini düşünelim. 

Veliler, öğretmenler, özellikle de öğrenciler ara tatili seviyor; dolayısıyla da devamını istiyor olabilirler. 

Bu durumda, aslında pedagojik açıdan sık tatil doğru değilse; sırf veliler, öğretmenler ve öğrencilerden devam talebi gelirse devam mı edilecek? 

Peki ya veliler, öğretmenler ve öğrencilerden tatil sayısının ve sürelerinin arttırılması şeklinde bir talep gelirse ne olacak? 

O durumda daha çok mu ara tatil konulacak? 

Kaldı ki kendi öğrencilik yıllarımızdan hatırlarız; her tatil dönüşünde öğrencilerin okula ve derslere tekrar uyum sağlaması belirli bir zaman alırdı. 

Keza tatil yaklaşırken birkaç gün öncesinden itibaren öğrenciler tatil havasına girerler, konsantrasyonları azalırdı. 

Sanırım bunu pek çok insan teyit edecektir. 

Ayrıca Yurttaşlık Bilgisi dersinden bahsedince aklıma o yıllarda bu derste; toplulukta uyulması gereken ve insanlar arasındaki davranışları düzenleyen nezâket, saygı ve görgü kurallarının (adabı muaşeret kuralları) öğretildiği geldi. Bunlara dünümüzde görgü kuralları deniyor ki, o kurallardaki en önemli hususlar: 

- Geleceğin büyükleri olan çocukların, gençlerin toplum içerisinde nasıl hareket etmeleri gerektiği, 

- Kendi haklarını kullanırken başkalarının haklarını da dikkat edilmesi, - İnsanların birbirlerinin haklarına saygı göstermesi gerektiği ve bunun kuralları, - Birbirlerine nasıl hitap etmenin uygun olacağı; 

- Birileri ile konuşurken insanların karşısındakinin sözünü kesmemesi, bağırmadan konuşulması; konuşmayı olduğu kadar dinlemeyi öğrenmemizin de gerektiği öğretilirdi. 

Dediğiniz gibi eğitimin en temel hedeflerinden hatta en önemlilerinden biri de iyi insan, iyi yurttaş ve mutlu bireyler yetiştirmektir...” 

Yapacak çok iş var ama alacağımız her karar hem olabildiğince tüm tarafları mutlu etmeli hem de kalıcı olmalı...


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)