Bir önceki yazıda paylaştığım sınavla ilgili ayrıntıları okuyunca içim daraldı. O süreçleri yaşayanları ve yaşayacak olanları düşündükçe hele bir de empati yapınca afakanlar bastı. Eğitim = Sınav haline geldi. Hiç bir aile yok ki bu eziyeti yaşamasın!
Adeta bir sınav imparatorluğu haline gelen ÖSYM 50. Yılını kutlamaya hazırlanıyormuş…
Kurucusu Altan Günalp Hoca ile sıkı dost olmuştuk.
ÖSYM onun zamanında altın yıllarını yaşadı.
Dünyanın en güvenilir kurumlarından biri olarak gösterilirdi.
Sonraki yıllarda yaşamadığı macera kalmadı...
Prof. Günalp, her adayı kendi çocuğu gibi görür, her anne babanın yaşadığından daha fazlasını kendisi yaşar ve bu sürecin güvenilir, seçici, ayırt edici olduğu kadar doğru yönlendirici olmasına özen gösterirdi.
Kazanıp da kaydını yaptırmayan ya da bölüm değiştiren öğrenci gördüğünde yüreği cız ederdi.
ÖSYM’nin 2023 değerlendirmesine baktım sadece rakamlar, rakamlar ve rakamlar var. Oysa o her rakam bir kişi, bir aile, bir gelecek demek.
Onlardan birisi de muhtemelen siz ya da sizin en yakınlarınızdan birisidir ve Emin'im ki sizin için değerli varlık odur.
Ne yazık ki bizim en değerli varlıklarımız, Altan Hoca’dan sonra gelenlerin gözünde bir rakam olmanın ötesine hiç geçemedi!..
İsterdim ki ÖSYM’nin yıl sonu değerlendirmelerinden bazıları da insan odaklı olsun.
Örneğin üniversitelere yerleştirdiği öğrencilerden ne kadar bu yerleştirmeden mutlu? Kaçı girdiği bölümde kalmış, kaçı yarım bırakmış, kaçı hiç kayıt yaptırmamış?
Bu ve benzeri araştırmalar yapmadan sistemi geliştiremezsiniz!
Anlayamadıkları ya anlamak istemedikleri şu:
Sınav sadece bir sınav değildir!
Bir gencin hayali, geleceği, mutluluğu ve bir ailenin, ülkenin huzuru ve güvencesidir.
Bu çerçevede ele alınmadığı sürece umut tacirliğinin, zaman, kaynak, insan gücü ve hayal israfının ötesine geçemezsiniz!..
