adscode
adscode

Yeni Öğretim Yılı!

MEB yeni öğretim yılı takvimini açıkladı. Tarihler yine değişti! Okullar 31 Ağustos'ta açılacak. Tabi eğer Bilim Kurulu onay verirse! 3 hafta telafi eğitimi yapılacak. 4 yarı yıllı sisteme devam edilecek. Peki okullar, veliler, öğretmenler, öğrenciler ve en önemlisi de MEB yeni öğretim yılına hazır mı?

aguclu@milliyet.com.tr




Velilerden gelen ilk tepkiler "çocuğumu göndermem" yönünde.
Görünen o ki, ikna etme konusunda, MEB'in çok daha aktif bir çalışma içine girmesi gerekiyor. Bunun yolu da samimiyetten geçiyor!

Örneğin sınıflar, sosyal mesafe kuralları dikkate alınacak şekilde yeniden düzenlendi mi?
Örneğin, okullarda tuvalet sayıları artırıldı mı?
Servis, yemekhane, kantin ve teneffüsler için yeni uygulamalar söz konusu mu?
Tekli eğitim yapılan okulllarda ikili öğretime geçileceği söyleniliyor. Peki ikili eğitim yapan okullar nasıl bir yol izleyecek?

Uzaktan eğitim, takviye eğitim mi olacak yoksa örgün eğitimin bir parçası haline mi gelecek?

Hangi dersler uzaktan eğitim ile yapılacak, hangileri okulda yüz yüze gerçekleşecek?

Uzaktan eğitimde, alt yapının yetersizliği nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşandı. Bu konuda hangi önlemler alındı?

MEB, yeni öğretim takvimini açıklamadan önce, keşke okulların eğitime nasıl hazır getirildiğini kamuoyu ile paylaşsaydı.

Turizm sektöründe güven ortamının gerçekleşmesi için otel ve tatil köyleri için 200'e yakın kural tespit edildi ve sertifika almaları zorunlu hale getirildi. Okullar için de aynı durum söz konusu olamaz mı?..

Her açıdan yeni öğretim yılına hazır okullarımız olduğu gibi olanaksızlıklar nedeniyle, fazladan tek çivi çakmayan okullarımız da var. Bu okullardaki çocuklarımız için risk söz konusu değil mi?

Zor bir konu ve herkes elinden geleni yapmak zorunda. MEB'in yetişemediği noktada, veliler olarak, taşın altına elimizi biz koymalıyız.
Önemli olan kimin, nasıl yaptığı değil, gerekenin hiç zaman geçirilmeden hayata geçirilmesidir!..

Okullar açılmasın diyenler var!
Peki ama ne zamana kadar?
İkinci, üçüncü dalga söz konusu olursa elbette açılmamalı  ama eğer gerekli önlemler alınırsa, kontrollü bir döneme geçilebibilir. Geçilmeli de. Yoksa, çocuklarımız okuldan hepten kopar!

MEB, kesin bir tarih verme yerine "31 Ağustos'tan sonra, koşullar el verirse her an açılabilir" gibi esnek bir dil kullansaydı, olası bir erteleme durumunda, yeni takvim arayışına girmezdi.

1 Haziran ikilemi hiç yaşanmamış gibi yine benzer bir yol izlenmesi, MEB'de hala suların durulmadığını gösteriyor...

Ziya Hoca'ya önerimiz, senaryolarını ve alınan önlemleri, bir an önce öğretmen, öğrenci ve velilerle paylaşması. Onları ikna ederse gerisi çok daha kolay gelecektir.
Bu noktada sözün ötesine geçmek çok önemli. Her türlü ayrıntı paylaşılmalı ki, paydaşlar gönül rahatlığı ile okulun yolunu tutsunlar...

Peki dünyada neler oluyor?
Onlarda da benzer kararlar alınıyor.
Bazı ülkeler ise şubata kadar uzaktan eğitim yolunu seçti. Şartlar iyileşirse öne çekebebileceklerini ilan ettiler.
Moral açısından bakıldığında geriye öteleme yerine öne çekme sanki daha pozitif bir algı oluşturuyor.

Bizim en önemli sorunumuz, öğrenci sayımızın fazlalığı. Ama elimizde boş kontenjan stoğu da var. Eğer onlar iyi değerlendirilir ve iyi anlatılırsa, derslik sorunu önemli ölçüde çözülebilir.

Şeffaflığın olmadığı ortamda, güven oluşmuyor, güven olmadığında ise katılım yüksek olmuyor.
Bu nedenle, MEB, YÖK ve ÖSYM, geleceğe yönelik çok daha samimi olmak zorunda. Yoksa, yeni öğretim takviminin açıklanması, okulların açılması çok fazla bir anlam ifade etmeyebilir!..


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)