adscode
adscode

YKS’de sancılı bekleyiş

Eğitim sistemini, herkes üniversite gidecekmiş gibi kurgulamak ne kadar doğru?

aguclu@milliyet.com.tr




Üniversite yerleştirme sonuçları heyecanla bekleniyor. Adaylar gibi yakınlarının da gözü kulağı ÖSYM’de. Bir an önce açıklansın ki, önlerini görebilsinler. Umarız herkese gönlüne göre bir üniversite çıkar. Peki herkesin üniversite okuması şart mı?

Eğitim sistemini, herkes üniversite gidecekmiş gibi kurgulamak ne kadar doğru?

Zorunlu temel eğitimi 12 yıla çıkartarak, okula başlayan her öğrenciyi üniversite önüne yığıyoruz.

Dünyanın en zengin ülkelerinden İsviçre’de üniversite gidenlerin oranı yüzde 38’miş!
Almanya, İngiltere ve daha pek çok ülkede çok daha yüksek değil.

Gelişmiş tüm ülkelerde ara insan gücü çok önemli.
Onlara göre her meslek kutsal ve herkesin seveceği bir meslek mutlaka vardır!

Yani herkes doktor, mühendis, avukat ya da öğretmen olmak istemiyor.
Oto tamircisi, inşaat ustası, itfaiyeci, teknisyen olmak isteyenlerin sayısı da bir o kadar fazla ve onlar da hayatlarında ve statülerinden çok mutlu.
Üniversite okumak istemeyenler, hemen her alanda çok iyi eğitim alıyor, işlerini çok iyi yapıyor ve çok iyi para kazanıyorlar.

Alan memnun, veren memnun.
Yaşam kalitesinin yüksekliği de buradan geliyor.

Peki ya bizim ustalarımız?

Yaptıkları işten, verdikleri hizmetten ne kadar memnunuz?

Daha da önemlisi, onlar yaptıkları işi ne kadar seviyor ve aldıkları ücretten ne kadar memnun? Ne siz sorun ne de biz anlatalım...
Eğitim sistemimizin yeniden yapılandırılması zamanı geldi de geçiyor.
Tüm öğrencileri, üniversite önüne yığıp, dershanelere mecbur hale getirmek, yanlışların en büyüğü ve biz bundan asla vazgeçmiyoruz.
Bu kandırmaca, bu umut tacirliği, daha nereye kadar sürecek?

Mümkün değil ama herkes doktor, mühendis,öğretmen, hukukçu olursa, diğer işleri kim yapacak, daha da önemlisi herkes üniversite mezunu olduğunda, daha mutlu mu olacağız?..

Peki üniversite sınavları kalkmalı mı?

Kesinlikle bu haliyle devam etmemeli.
Ama bu öyle sabahtan akşama gerçekleşecek bir proje değil.

10 yıl içerisinde başvuran aday sayısını üçte bire indirmeyi planlıyoruz denilirse, belki biraz daha inandırıcı olur.

Ancak bu da mahalle baskısı nedeniyle şu an için mümkün görünmüyor.

Çünkü mevcut durum umut tacirlerinin işine geliyor!..

Ölçme değerlendirme sistemimiz yani not verme sistemimiz tam anlamıyla ucube.

Bir okulda 100 alan diğerinde 30’u zor alır.
Şimdi kalkıp bu sisteme göre, yeni bir sistem üretmek, abesle iştigal olmaz da ne olur?

Üniversiteye girişte, dünyanın pek çok yerinde uygulanan onlarca farklı sistem var.
Hepsi incelenir, bize özgün bir model bulunur ama asıl önemli olan bunu kim yapacak?

MEB mi, YÖK mü, ÖSYM mi, üniversiteler mi?

Ya da hepsi birlikte mi?

Kim olur bilmiyoruz ama bir an önce gerçekleşmeli yoksa evlerde huzuru yakalamamız zor olur.

Veli ve öğrenci mutsuzsa, ülke mutsuzdur!..

Yerleştirme sonuçlarını beklerken biraz da bu konulara kafa yoralım.

Mesleki eğitime, üniversiteye giremediğimiz ya da iş bulamadığımız için değil severek yapmak istediğimiz için yönelelim.

Dünya da, gençlerimiz de çok değişti.

İlk ve ortaöğretimde olduğu gibi keşke üniversiteye giriş ve erken yönlendirme konusunda da yeni arayışlar içerisine girebilsek...


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)