adscode
adscode

EĞİTİMDE SAHAYA KULAK VERMELİ!

Ülkemizde pandemi koşullarında, birçok iş alanı ya da sektör kendi sorunlarını ön plana çıkarma yarışındayken, nedense pandemi uzadıkça artan eğitim açıklarının gelecekte tüm iş alanlarını etkileyecek temel bir sorun haline geleceği bir türlü düşünülmüyor.

ikegitmeni@hotmail.com




Önceki yazılarımda da ifade ettiğim “Maslow’un İhtayaçlar Hiyerarşisi” çerçevesinde değerlendirme yapıldığında,  pandemi koşullarında hayatta kalmanın en temel ihtiyaç olduğu günümüzde aşılama çalışmalarıyla birlikte, iş alanlarında bir aşı yarışıdır aldı başını gidiyor. 

Sağlık Bakanlığı Bilim kurulunun oluşturduğu bilimsel kurallar ve protokoller aşılarak, her sektör aşıda öncelik için yarışır oldu. Aşı yarışlarıyla ilgili öncelikler neye göre belirlenir? Öncelikler hangi alanda olmalı? Gibi sorular toplumsal algı çerçevesinde değerlendirildiğinde, en temel ilkenin ekonomi olduğu görülmektedir. Aşı yarışlarında futbolcular, turizmciler gibi bazı sektör çalışanları bir adım önde giderken, öğretmenler başta olmak üzere, kamu çalışanları da seslerini bir türlü duyuramayan sektörlerin başında gelmektedir.  Bir bakanlığın turistlere yönelik aşı açıklaması ise öğretmenler başta olmak üzere, kamu çalışanları ve toplum tarafından infialle karşılandı denilse abartı olmayacaktır. Bu yazıda aşı konusundaki önceliklerle ilgili uzun açıklamalar yapmayacağım. Ancak pandemi nedeniyle, eğitim açıklarının her geçen gün biraz daha arttığını, eğitimde sahanın sesine bir türlü kulak verilemediğinin kanısında olduğumu vurgulamak istiyorum.

Eğitimde oluşan açıkların aslında, eğitim çağındaki çocuklarımızın ve ülkemizin bir kuşağın kaybolan geleceği olduğunun farkında değil miyiz? Eğitimde işler yapılıyor. Peki, eğitimde sahada işler ne durumdadır? Eğitim öğretim faaliyetlerinin yapıldığı her yeri saha olarak tanımlayabiliriz. Öğretmenlerin verdiği canlı dersler, EBA ve TRT EBA TV yayınları vb. eğitim öğretim faaliyetlerinin yapıldığı ortamlar dışarından gözlemlendirğinde, her şey yolunda görülüyor değil mi? Evet, gerçekten dışarıdan gözlemlendiğinde her şey yolunda görülüyor. EBA içerikleri oldukça geliştirildi. TRT EBA TV yayınları devam ediyor. Okullarda öğretmenlere uzaktan eğitim için canlı ders programları verildi. Sınıf rehber öğretmenleri tarafından öğrencilere ulaşmak için akıllı telefonlardan watsap grupları oluşturuldu. Birinci dönem sınavları yapıldı. Yazılı değerlendirmeler, ilk iki üniteden yapılmasına ve öğretmenlerin pandemi koşullarını dikkate alarak, soruları sormalarına rağmen ne yazık ki, sonuçların hiçte beklentileri karşılayacak düzeyde olmadığı görüldü.

Peki, dışarıdan görüldüğü gibi uzaktan eğitimde işler sanıldığı gibi yolunda mı gidiyor? Bu konuda da ilk özeleştiriyi kendi adıma yapmak isterim. Uzaktan eğitim öğretim faaliyetleriyle ilgili ilk yazılarımda belirttiğim gibi olmadığını ifade etmek isterim. Canlı derslerin önemli bir faaliyet olacağını düşünüyordum. Ancak, öğrenci velilerinden ve öğrencilerden alınan geribildirimler, canlı derslerin okul programları gibi yürütülmesinin çok da yararlı olmadığını göstermektedir. Bazı okulların özel yazılım şirketlerinin piyasa sundukları özel yazılım programlarıyla dersleri öğretmenlere atadıkları, öğrenci ve öğretmen devamsızlıklarını program üzerinde denetlemek amacıyla özel program satın aldıkları görülmektedir. Bu programların yasallığı nedir? Bakanlığın onayı var mı? Bu konuya çok önceleri değinmiştim. Ancak pratikte görülen o ki, bu programında pek yararı olmadığı, sadece idarecilerin öğretmen ve öğrenci devamsızlığı konusunda bir kolaylık sağladığı görülmektedir. 

Okullar, ders programlarını yüz yüze eğitim gibi sabah saat 08.00 ya da 08.30 gibi başlatıp, saat 13.00-14.00 gibi bitiriyorlar. Öğrenci velileri ile yapılan görüşmelerde, eğitim öğretim önemseyen anne babaların birçoğu çocuklarının derslerinin takibi için yanında nöbet tuttukları görülmektedir. İlkokul ve ortaokul öğrencilerinin derslerinin takibinin anne babalar tarafından daha kolay yapıldığı; lise çağındaki öğrencilerin derslerinin anne babalar tarafından denetlenmesinin daha zor olduğu görülmektedir. Eğitim uzmanları, uzaktan canlı eğitim derslerinin yüz yüze eğitim gibi,  8(sekiz) saat aralıksız sürdürülmesinin verimsiz olduğunu ifade etmektedirler. Canlı ders yapan öğretmenlerle yapılan görüşmelerde, derslere katılımın çok sınırlı olduğu, öğrencilerin kameraları kapalı olduğu için derse katılımının yeterince takip edilemediğini, derslerin sınırlı sayıda öğrencinin aktif katılımıyla işlendiğini ifade etmektedirler. Öğretmenler, havaların ısınmasıyla birlikte derslere aktif katılımın daha da azaldığını ileri sürmektedirler. Okul rehber öğretmenleri ve okul idareleri öğrenci velileriyle, zoom üzerinde toplantılarla öğrencilerin derslere katılımı konusunda görüşmeler yapmalarına rağmen, çok olumlu sonuçların alınamadığını ifade etmektedirler. Okul idareleri, öğretmenler, öğrenciler ve veliler, kısacası eğitimde sahadan adeta sesimizi duyun; çığlıkları gelmektedir. Eğitimde karar vericiler sahadaki sese ve çığlığa kulak vermelidirler? Peki, eğitimde sahadaki çığlık ne diyor?

Eğitimde sahadaki çığlık, eğitimde açıkların hızla arttığı, uzaktan eğitim ya da canlı derslerle istenilen sonuçların alınamadığını, öğrencilere istenildiği gibi ulaşılamadığını ifade ediyor. Eğitimde sahadaki çığlık, eğitimdeki açıkların kapanamayacak düzeyde açılmaması için bir an önce kalıcı çözümün ve önlemlerin alınması gerektiğini, eğer ciddi önlemler alınamazsa gelecek eğitim öğretim yılının da kayıp yıl olacağını ifade ediyor. Peki, çözüm nedir?

Gelecek eğitim öğretim yılında, yüz yüze eğitime geçebilmek için koşullar bir an önce iyileştirilmelidir. Öncelikle, eğitimde fiziki koşullar tekrar ele alınmalıdır. Öğretmenlerin ve eğitim çalışanların aşılanmaları için her tür tedbir alınmalıdır. Bazı ülkelerde COVID-19 hızlı tanı kitleri geliştirdikleri haberleri alınmaktadır. Eğitim için hızlı tanı kitleri geliştirilmelidir. Tüm öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının aşılanmasına en kısa sürede başlanmalıdır. Eğitim çalışanları hâlâ aşı randevusu alamadıklarını ifade etmektedirler.  Eğitimde hibrit modelin daha etkili uygulanabilmesi için canlı derslerin ders saati sayısı ve ders aralıkları revize edilmelidir.

Sonuç olarak, pandemi nedeniyle oluşabilecek eğitim açıklarının, çocuklarımızın ve ülkemizin bir kuşağının kaybolan geleceği olduğunun bilinciyle hareket ederek,  eğitimde sahadan gelen veriler dikkatle değerlendirilmeli ve gelecek eğitim öğretim yılının da kayıp yıl olmaması için her tür tedbir alınmalıdır. Geleceği aydınlık, yarınları umut dolu bir nesil için, “ÖNCELİĞİMİZ EĞİTİM”…

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)