Aşağıda çarpıcı bir mektup var. Konu çok önemli. Ama daha da önemlisi yaşananlar. Gelin de çıkın işin içinden...
''Sevgili Abbas Güçlü,
MEB bu seneki 4. sınıflara, 2. sınıfta İngilizce dersi görmeye baslamış sınıfların 4. sınıf düzeyi için hazırlanan İngilizce kitabını gönderdi.
Oysa şu anki 4'lerimiz daha önce hiç İngilizce görmediler. 2. ve 3. sınıfta İngilizce görmüş gibi ağır bir müfredat var önlerinde ve durum eylül başında farkedilmesine rağmen hatadan dönülmedi.
MEB 1 sene sonraki 4'lere göndermesi gereken kitabı bu yıl gönderdi. Çocuklar dil eğitimine küçük yaşta başlayamadıkları gibi, bir de erken başlayanlar için hazırlanan müfredatın vaktinden evvel kullanılmasının kurbanı oldular. Dil eğitimine küçük yaşta başlanması gibi harika bir adım da öğrenciye zarar verebilirmiş meğer, bunu gördük!
MEB yaptığının farkında olduğu için bir de şu duyuruyu yayınladı; http://ttkb.meb.gov.tr/www/ilkokul-4-sinif-ingilizce-dersi-ek-ogretim-materyali/icerik/231
Bahsedilen ek çalışmalar, devede kulak. Ben de şunu merak ediyorum; nasıl oluyor da bu sistemde İngilizce öğrenebiliyoruz?
Bu, çocuklara yapılmış büyük bir kötülüktür ve bir öğretmen olarak kurumumun bana hakaretidir. Benim yaptığım iş bu kadar mı kıymetsizdi ki, verdiğim dersin kitabı yanlış senede yanlış gruba gönderildi ve ben bir çıkmaza sürüklendim? Çırpınmak zorunda bırakılmış olmayı kabullenemiyorum ve dilerim bu yıl öğretmenlikte son senem olur. İstifa hep aklımdaydı ama şu olay "değersiz hissetmektense, işsiz kalmayı göze al" dedirtti bana.
İstanbul Beşiktaş'ta bir ilkokulda İngilizce Öğretmeniyim ve yaptığım iş İngilizce öğretmeye çabalamak. Okullarda İngilizce öğretildiği filan yok! Çok iyi öğretmenlerimiz, çok çok iyi öğrencilerimiz var evet, ama adına proje dedikleri saçmalıklar ve gün boyu kağıt imzalamakla meşgul bir de kurumumuz var, KOCAMAN. O kocaman kurum kendini oluşturan en küçük halkaya, öğrenciye karşı azıcık sorumluluk hissetse, onu bu kaosun içinde 1 saniye bile tutmaya kıyamayacak.. Ama nerdee amirine değil çoluk çocuğa karşı sorumluluk hissedecek yiğit?
Doldum, taştım! Belki bilginiz vardı, belki yoktu.''
