Demokrasi, hoşgörü kültürü ve Demirel!

Siyasetin en renkli isimlerinde biriydi. Hiç pes etmedi. Düştükçe kalktı. Yürümeye devam etti...
Ben onu, ununu eleyip, eleğini astıktan sonra tanıdım. Çok program yaptım. Bilge kişiliği ve hafızasıyla hep hayranlık yarattı.
Ve eminim ki herkes ondan bir şey öğrenmiştir, ben de sabırlı olmayı öğrendim.
Çok da işime yarıyor. Yoksa öfkeyle kalkan, zararla oturuyor...

Müzelerin müzesi
Demirel’in hayatı, bir anlamda Türkiye Cumhuriyeti’nin de hayatı. Aynı yaştalar. Siyasi yaşamı ise çok partili dönemin bir aynası. Geride binlerce eser, kafalara kazınan sözler, geri dönüşü olmayan hatalar ve en önemlisi de dolu dolu bir yaşam bıraktı. İşte şimdi tüm bunlar gözler önüne seriliyor...
Kardeşi Şevket Demirel tarafından yaptırılan Süleyman Demirel Demokrasi ve Kalkınma Müzesi’nde, sadece Demirel’in yaşamına değil, Türkiye’nin de 55 yıllık yakın tarihine de yolculuk yapmak mümkün olacak.
Peki, bu müzeyle verilmek istenen mesaj ne?
İşte bu konuda, bugünkü açılışta, Demirel uzunca bir konuşma yapacak ve sanıyorum özü de demokrasinin erdemleri olacak...

Dün dündür...
25 yaşın altındakiler Demirel’li yılları yaşamadıkları için duydukları kadarıyla bilirler. Çoğu da bir kanaate sahip değildir. Hele hele Fikret Kızılok’un “Süleyman Hep Başbakan” şarkısını hiç hatırlamazlar.
Siyasi literatürümüzün bir parçası haline gelen sözlerinden pek çoğunu ise ya hiç duymamışlardı ya da duysalar da bir anlam veremezler.
İşte o tarihe geçen ve duyulduğunda onu hatırlatan sözlerinden bazıları:
* Bineanaleyh.
* GAP’ı gaptırmam.
* Yollar yürümekle aşınmaz.
* Varsa vardır, yoksa yoktur.
* Şapkamı alır giderim.
* Verdimse ben verdim
* Demokraside çareler tükenmez.
* Petrol vardı da biz mi içtik?
* Fırat’ın kenarındaki bir kuzudan ben sorumluyum.
* Ege bir Yunan gölü değildir. Ege bir Türk gölü de değildir. Binaenaleyh, Ege bir göl de değildir.
* Çankaya’nın şişmanı (Özal).

Mizah, hoşgörü, inat
Demirel’le ilgili yazılacak yüzlerce, hatta binlerce     anekdot hatırlamak mümkün. Bazen kızar, çoğu zaman da gülersiniz ama ince zekâsı, hoşgörüsü ve nüktedanlığı rakiplerinin bile takdirini almıştır.
Belki yakıştırma ama böyle bir benzetme başka kimden gelebilirdi ki?
“Yetmiş iki milletin önünde, Kel Osman’ın apalak ikizleri gibi depişmenin manası yoktur.”

Peki, niye söylemiş?
İşte hikâyesi...
Davos zirvesine katılacağı zaman, dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal açıklama yapıp, Davos’a kendisinin katılacağını bildirmiş. Demirel de hükümetin başının Başbakan olduğunu, bu nedenle Davos’a da hükümeti temsilen kendisinin katılacağını belirtmiş. Özal’ın karşı açıklaması gecikmemiş, kendisi için fark etmeyeceğini, Davos’a beraber gidebileceklerini, hatta imza gerekirse birlikte atabileceklerini söylemiş. İşte tam bu açıklamadan sonra Demirel’den yukarıdaki açıklama gelmiş.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN!