adscode
adscode

Diploma saltanatı sona erer mi? (1)

MEB, YÖK ve ÖSYM’nin bu çelişkili tavrı dünden bugüne hiç değişmedi.

Diploma saltanatı sona erer mi? (1)
Milliyet Diyalog

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünyada donanımın sadece diplomayla ölçüldüğü dönemler çok geride kaldı. Artık bireysel birikimler, kabiliyetler, beceriler çok daha önemli hale geldi" dedi.

Çok önemli bir tespit.

Biz bunu yıllardır dile getiriyoruz ama ne MEB’e anlatabildik ne de YÖK, ÖSYM ve üniversitelere.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu net tavrından sonra umarız eğitime bakış açılarını yeniden gözden geçirirler.

MEB, YÖK ve ÖSYM’nin bu çelişkili tavrı dünden bugüne hiç değişmedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ne söylediyse tam tersini yapmayı sanki kendilerine görev edindiler. Ve bunu bir marifet sandılar.

“Sınavları azaltın, çocuklarımızı rahatlatın” dedikçe sınav sayısı daha da artırıldı, “Dershaneler kapatılsın, dershanelere bağımlılık azaltılsın” dedikçe sayıları daha da arttı, bağımlılık vazgeçilmez hale getirildi.

En vahimi ise istihdama yönelik bir süreç izlenmesi gerektiğini hatırlattıkça ihtiyaç fazlası on binlerce, yüzbinlerce mezunu olan bölümlerin kontenjanları her yıl artırıldı!

“Bireysel birikimler, kabiliyetler, beceriler çok daha önemli hale geldi" yönündeki görüşünü sık sık dile getirmesine karşın bu çok önemli uyarısını ne MEB ciddiye aldı ne de ÖSYM.

Her iki kurum da öğrencilerin bireysel ilgi ve yeteneklerini geliştireceklerine, ezbere dayalı, 4-5 seçenekli testlerle daha da körelttiler!

Sınavlarda spora dayalı hiç soru çıkmadığı için Beden Eğitimi dersleri angarya olarak görüldü, bu derslerde sınav soruları çözdürüldü ve spor aşkı yerle bir edildi.

Bu yüzden hemen her branşta genç takımlarımız sporcu bulamaz hale geldi, obezite aldı başını gitti, sporu bir yaşam biçimi haline getirmeyi aklımızın ucundan bile geçirmez bir noktaya geldik.

Resim ve müzikte de durum farklı değil.

Bu yönde ilgisi ve yeteneği olanların çabaları zerre kadar kaale alınmadı, geliştirilmesi için ön ayak olunmadı.

Oysa hangi mesleği seçerse seçsin sporla, sanatla donanmış gençler girdikleri her ortamda farkındalık yaratırlar, bunu bile idrak edemedik.

Yaşam için eğitim yerine sınav için eğitimi esas aldık ve buna sıkı sıkıya sarıldık.

Sorun çözen gençler değil sorun üreten bireyler yetiştirdik.

Eğitimin en temel ilkelerinden birisi olan “Her çocuğun başarılı olabileceği bir alan mutlaka vardır” söylemini göz ardı edip, bireysel yetenekleri ve birikimleri ciddiye almak yerine herkese tek tip elbise giydirmeye çabaladık.

Kuşlardan yüzmelerini, balıklardan uçmalarını, kaplumbağalardan tavşanla yarışmalarını istedik. 

İstemeye de devam ediyoruz.

Doğru olanın bu değil, herkesi kendi alanında daha iyi olmaya teşvik etmek olduğunu anlamamakta direndik.

Lise ve dengi okullarda 300’ü aşkın ders varken sınavlarda sadece 10 dersten soru soruluyor.

Ve öylesine bir algı yaratıldı ki, “Sınavda soru çıkan dersler önemli, diğerleri önemsiz” hale geldi.

Peki yüzlerce dersteki kazanımları yok sayıp, matematik ve fene yöneldik de ne oldu? 

Ortada müthiş bir başarı mı var yoksa hezimet mi?

Üniversite sınav analizlerine baktığınızda onca çabanın, onca harcamanın, onca fedakarlığın boşuna olduğunu görüyoruz. 

Türkiye ortalamaları, onca dershane desteğine rağmen hedeflerin çok altında

Neden mi?

Çünkü sistem yanlış!

Yanlış olduğu için de katsayılar kalkmasına rağmen, meslek liseleri göreceli başarı sıralamasının hâlâ en dibindeler.  Çünkü sorular fen liselerine, kolejlere ve Anadolu liselerine göre hazırlanıyor.

Bir başkası gelip meslek liselerine yönelik bir sınav hazırlayıp bunu herkese dayatsa, ilk sıraya meslek liseleri çıkar, son sıraları da fen liseleri ve kolejler paylaşır!

 

Neden düzeltilmiyor?

 

Şimdi pek çoğunuz haklı olarak “Bütün bu bakanları ve bürokratları atayan da Cumhurbaşkanı Erdoğan değil mi? Söyledikleri ile icraatları birbiriyle çelişmiyor mu?” diye aklınızdan geçiriyorsunuzdur.

Eminiz ki o da bunun fazlasıyla farkında.

En sık değişen Bakanın Milli Eğitim Bakanı olması bu yüzden.

Nasıl ki bu Anayasa, bugünün Türkiye’sine dar geliyorsa, bu eğitim sistemi de yama üstüne yama yapılmaktan artık lime lime dökülüyor hale geldi.

Çaresi olsa yapılırdı, denenirdi, uygulanırdı gibi bahanelerle topu taca atma ya da sorunları halının altına süpürme yerine cesaretle üzerine gitmeyiz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konudaki samimi özeleştirileri, isabetli tespitleri ve en önemlisi de cesur tavrı, söz konusu sorunları çözsün diye o makamlara getirdiği bakan ve bürokratlara örnek ve görev olmalıdır.

 

Özetin özeti: Yapacak çok işimiz var. Özellikle de eğitimde. Seçimler bitse de Türkiye artık gerçek gündemine dönse…

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)