Eğitim Uzmanından Nabi Avcı'ya Şok Mektup

Günümüz eğitimine baktığımız zaman plan ve projelerin kağıt üzerinde kaldığını görüyoruz ne yazık ki! Veya gerçek olan tabloyu istediğimiz gibi kağıtlara aktararak pembe bir tablo çizildiğini görmek çok zor olmasa gerek.

Yapılan görev sürelerini değerlendirdiğimizde mevcut MEB yönetiminin başarılı bir grafik çizdiğini en azından istatistiksel anlamda söyleyebiliriz. Ancak mektubumun konusunu şu 3 soru başlığı altında toplayabiliriz.

1) Öğretmen yetiştirmede eğitim fakültelerini kapatarak önlemler aldığınızı söylüyorsunuz. Bırakın ihtiyacı, yüzbinlerce fazla öğretmen olmasına rağmen formasyon uygulamanızın sadece ekonomik temelli olmadığını izah edebilir misiniz?

2) MEB Özel Öğretim Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci gibi “Çocuklar bilgisayarda bilişim öğretmenlerinden çok daha hızlı ve ileri derecede ilerleyebiliyorlar zaten ” gibi bir yaklaşıma sahip olması genel olarak öğretmenler için bir hakaret değil midir? O halde açmış olduğunuz üniversiteler ne işe yarar ne yaparlar izahını yapar mısınız?

3) Estonya, G.Kore, İngiltere gibi ülkelerin bilişimi hızla eğitimlerine entegre etmeleri ilginizi çekmiyor mu? Yoksa Amerika’yı tekrar keşfetme gibi bir yaklaşımınız mı bulunmaktadır?

Medyada eğitim yöneticileri olarak teorik açıklamaları çok güzel bir şekilde yapıyorsunuz. Bir taraftan ise söylemleriniz ve icraatlarınız çatışmaktadır. 2-3 seneye kadar MEB’in öğretmene ihtiyacı kalmayacak deyip bir taraftan formasyon vererek insanları sömürmek hangi vicdan ile bağdaşabilir? Öğretmenler daha birincil hakları olan öğretmenlik mesleklerini icra edemezlerken hali hazırda mühendislik olanakları bulunan şahıslara ek olarak öğretmenlik hakkı tanıma çabalarının iyi niyetli olduğunu düşünmek fazlasıyla iyimserlik olmaktadır. Evet formasyon maddi anlamda kurumlara yarar getirebilir ancak hiçbir maddiyet bu ülkenin insanlarının geleceklerinden önemli değildir.

Bilişim çağındayız diyen MEB idarecilerinden bazıları “öğrenciler öğretmenlerden daha hızlı ilerleme kaydediyorlar, bilişim derslerine gerek yok” diyorlar aynı zamanda. Bu söylem bir kere üniversitelerin meşruiyetine zarar verdiği gibi öğretmenlere de ciddi bir saygısızlıktır. O halde üniversiteler öğretmen yetiştirme işini yüzüne gözüne bulaştıracak kadar yetersiz ise siz Ömer Faruk Yelkenci olarak hangi üniversiteden mezun oldunuz bunu öğrenmek istiyoruz. Ayrıca üniversitelere güvenmeyeceksek onların yetiştirdikleri sizler gibi yöneticilere nasıl güvenelim? Olayın trajikomik diğer yanı ise MEB’in bu yaklaşıma resmi olarak herhangi bir tepki vermemiş olmasıdır. Empati kurulsun istiyorum Sayın MEB idarecileri, sizler geçmişinizde öğretmenlerinize nasıl yaklaşıyordunuz, şimdiki öğrenciler öğretmenlerine nasıl yaklaşıyorlar? Ortada disiplinsizliğin kol gezdiği ve buna bağlı olarak bilimsel ve laik eğitim yaklaşımının da keyfiyetle zafiyete uğradığı bir tablonun sorumlularını bizler kamuoyu olarak merak etmekteyiz.

Dünyadan bir bir Bilişim Teknolojilerinin eğitime entegrasyonu ile ilgili haberler gelmekte iken MEB hala acaba seçmeli mi olsun zorunlu mu hatta gerek var mı gibi konuları tartışıyor. Yani geç kalınıyor ve kalacaksınız bu gidişle, bu maharet midir size göre? Veya MEB Özel Öğretim Genel Müdürü’nün yaklaşımı dışında mantıklı bir açıklamanız varsa lütfen izah ediniz. Birkaç sene önce BTY derslerinin kademeli olarak zorunlu olacağı belirtilmişti ancak bugüne kadar hiçbir somut adım atılmadığı gibi herhangi bir açıklama bile yapılmadı. Bugün maalesef MEB’e olan güven toplumda giderek azalmakta yapılan icraatların meşruiyeti sorgulanır hale gelmektedir. MEB’den tek beklentimiz günümüz şartlarına uygun akılcı ve pratik çözümler üretmesidir.

Araştırmacı Yazar
Eğ. Uzmanı Fatih AKKUŞ