adscode
adscode

‘Kanserden korkma, doğru beslen ve mutlu ol yeter’

​Yaşadığımız çağ çeşitli sağlık sorunlarının sıklıkla görüldüğü bir dönem. Kanser ise en çok karşılaştığımız hastalıklardan en önemlisi.

‘Kanserden korkma, doğru beslen ve mutlu ol yeter’
Sağlık
Etrafımızdaki birçok insanın kanser olduğunu daha sık duymaya başladık. Günümüzde kanser üzerine yapılan çalışmalar sonuç vermeye başlamış olmasına rağmen yanlış bilgilendirilme, yaşanan korku ve panik hali hastalığın çözümünü zorlaştırıyor. Bu yaklaşımların değiştirilmesi adına Fatih Üniversitesi’nde “Kanser Sempozyumu” yapıldı. Sempozyumda kanserin bilimsel boyutunun yanı sıra hastalığın değinilmeyen yönleri de ele alındı. Uzmanlar, doğru tedavi ve mutlu olmanın kanser tedavisinde en etkili yollartdan olduğunu söylüyor.

Kanser konusunda toplumu bilinçli hale getirmeyi hedefleyen Sempozyum, Fatih Üniversitesi Büyükçekmece Kampüsünde  gerçekleştirildi. Kanser Sempozyumu’na 20 farklı üniversiteden akademisyen ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri de katıldı. Sempozyumun açılış konuşmasını Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Levent Kart yaptı. Prof. Kart konuşmasında, “Böyle bir organizasyona hem akademik dünyanın hem de insanların ihtiyacı vardı. Bu Sempozyum ile toplumu bilinçlendirmeyi hedefledik. Kanserin her hastalıkta olduğu gibi tedavisi artık mümkün. Bununla beraber hastalık ile moral arasında da sıkı bir ilişki var. Bu sebeple bilinçlenmek ve morali yüksek tutmak oldukça önemli” dedi. Kart, Sempozyuma katılan akademisyenlere de teşekkür ederek plaket verdi.

Genlerimizi yediklerimizle değiştiriyoruz

İstanbul Üniversitesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Semra Demokan İshakoğlu, Sempozyum’da kanserin moleküler biyolojisi üzerine konuştu. İshakoğlu, “Kanser dinozorlarda da görüldüğünden çağımızın hastalığı değildir aslında. Yalnız teşhis konusunda farklı teknikler uygulandığında günümüzde de gözlemlemekteyiz. Bu gözlemler bize akciğer kanserinin kadın ve erklerde birinci derecede ölüme sebep olduğunu gösteriyor. Erkeklerde prostat kadınlarda ise meme kanseri daha sıklıkla görülmekte” diye konuştu.

İshakoğlu, kanserin yaşam standartlarımızı etkilediğine temas ederek şunları söyledi: “ Kanser genetik değil epigenetiktir, yani yaşam koşullarından etkilenir. Yediklerimiz ve içtiklerimiz, hatta yaşadığımız şehir bile bizleri kanser konusunda olumsuz etkileyebilir. Yapılan bir araştırmada farelerin bir yiyeceği sık tükettiğinde tüy renginde değişiklikler olduğu gösterdi. Afrika’da hamile bir kadın uzun süre yağmurlu havada beklemesi sonucu bebeğinin etkilendiği görülmüş. Dolayısı ile yaşam koşulları ve kanser oluşumu arasında bir paralellikten söz edebiliriz. David Backhem ve eşi kız çocukları olsun diye bir meyve tüketiyor ve çocukları kız oluyor. Demek oluyor ki yediklerimiz cinsiyetimizi bile belirlemektedir.” Doç. İshakoğlu, damar tıkanıklıklarının ise kanseri tetikleyen mekanizmaları harekete geçirdiğine, kanserin direkt ve dolaylı olarak bizleri etkilediğine vurgu yaparak sağlığımıza değişik biçimlerde dikkat etmeme durumunda kanserle karşılaşmamızın an meselesi olduğuna vurgu yaptı.

Kanser tedavisinde mutlu olmak çok önemli

İstanbul Üniversitesi Psikiyatri ABD Üyesi Prof. Dr. Sedat Özkan, dünya sağlık örgütünün araştırmalarına göre 2025 yılının en önemli hastalığının depresyon olacağına dikkat çekti. Özkan, “Kanser tedavisi mümkün olabilen bir hastalıktır. Ancak depresyon denilen hastalıkta ruh sağlığı kaybedilirse bunun kolay kolay geri dönüşü olmuyor. Kanser ile mücadele beden ve beyinin ortak hareketidir. ‘Kanser bedenimin bana ihanetidir’ diyen hastalarımız var. Bu şekilde kanser ile mücadele edilemez. Bu tür hastalara ruhsal ve tıbbi ortak bakım uygulanmalıdır. Hastalığın kanser olduğunu kişiye nasıl ve kim tarafından ifade edildiği de önemlidir. Kanser psikiyatrisi denen bir alan vardır ve bu alanda inanç, psikiyatri ve felsefe gibi uzmanlık sahaları vardır. Hasta aileleri bu süreçte çok önemlidir. Bizler kanserin süreçlerini şok, öfke, pazarlık, depreseyon ve kabullenme aşamaları olarak ayırmaktayız. Hastanın şok aşamasını atlatmasında aile desteği ve moralin çok faydalı olduğunu gözlemliyoruz. Hastalığın realitesinden bahsederken psikolojiyi de düşünerek söylemek gerekir. Kişi hayatla nasıl baş ederse hastalıklarla da öyle baş edebilir. Hayata bakışımızı değiştirelim” dedi.

Özkan, kanserli hastalar içerisinde kadınların daha kolay depresyona girdiklerinden bahsetti. Kanserin seyrinin psikoloji yüzünden bozulmaması gerektiğine dikkat çeken Prof. Özkan, “Kanser tedavisinde hastanın ailesinin desteği ve mutluluğu inanılmaz önemlidir. Kanser iyileşebilen bir hastalıktır. Ayrıca kanser iyileşme sürecine girecek türden de olabilir. Ancak sizin psikolojinin kötü ise hastalıkta kötüye dönüşebilmektedir. Kanserle mücadelede bundan on yıl önce psikiyatrik yardım alma oranı binde 3 iken şimdilerde ise binde 73 oranına çıktı. Buda demek oluyor ki kanserle mücadelede psikolojik destek ve moral çok önemli” diye konuştu.

Kanser tedavisinde psikolog, cerrah ve onkolog beraber hareket etmeli

9 Eylül Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Özcan, kanser tedavisinde farklı alanlar arasında iletişimsizlik görüldüğünden bahsetti. Özcan, “Belki aynı amaç için mücadele ediyoruz ama organizasyonsuzluk yüzünden sağlıklı sonuç elde edemiyoruz. Cerrah, onkolog ve psikolog bu süreçte beraber hareket etmelidirler. Hasta yakınlarında da kolektif şuur çok önemlidir. Ve hasta olan kişi çevresi üzülmesin diye hastalığı küçümsememelidir. Kanser ve ölüm aynı şey gibi görülmemelidir ki tedavisi olan bir hastalıktır artık kanser. Kanser çok kişide görüldüğünden istismar da edilen bir alan da olmaya başladı. Umudun olduğu yerde umut tacirleri de oluyor. Bunlara da dikkat etmeliyiz” dedi.

Üniversitenin Büyükçekmece Kampüsünde gerçekleşen Sempozyum, toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)