adscode
adscode

Köşe Yazarları 1 Kasım Seçimlerini Nasıl Değerlendirdi?

1 Kasım seçimleri ardından köşe yazarlarının sonuçlar üzerine yaptığı değerlendirmeler;

Köşe Yazarları 1 Kasım Seçimlerini Nasıl Değerlendirdi?
Türkiye'den Haberler

Ölümü gösterip sıtmaya razı ettiler
Can Dündar- Cumhuriyet


Bu satırları, çevresi tümüyle polislerce çevrilmiş bir binadan yazıyorum. Binanın önünde bir TOMA bekliyor. Sokağın girişleri ise barikatlarla kapatılmış durumda… 
Birkaç cadde ötede, geçen hafta iktidar baskısıyla yönetimi ve yayın çizgisi değiştirilmiş iki gazete ve iki televizyon binası var. 
Başkentte 100’ü aşkın cana mal olan, Türkiye’nin en büyük katliamının üzerinden sadece üç hafta geçti. O üç hafta içinde birçok muhalefet partisi mitinglerini iptal etti. HDP lideri, bomba endişesiyle yurtdışına çıkmak zorunda kaldı. 
İki seçim arasında bir yüksek ateş hali yaşadık. 
Ve yüksek ateşli insanlar nasıl davranırsa, toplum da öyle davrandı. 
Korku, seçmeni esir aldı.

***

Korkunun pençesine düşen toplumlar, örgütlü direnç imkânları yoksa kendilerini koruyacak bir güç odağına sığınmak ister.
Birçok diktatörlüğün doğum yeri, bu korku tünelidir. 
Bu, korunaksız toplumların “masum” davranış özelliğidir. 
Davutoğlu’nun bombalar sonrası AK Parti’nin oylarının arttığını söylemesi ilk işaretti.
PKK’nin de gönüllü dahil olduğu bir çatışma süreci ve birbiri peşi sıra patlayan bombalar, AK Parti’nin seçim zaferinin barutunu oluşturdu. 
Sonra Erdoğan, “Ya kaos, ya biz” konuşmalarına başladı.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN!

Erdoğan-Davutoğlu Stratejisi Kazandı

| Murat Yetkin | Radikal


AK Parti’nin Meclis çoğunluğunu kaybettiği 7 Haziran gecesi yaptığı balkon konuşmasında Başbakan Ahmet Davutoğlu “Mesajı aldık” demişti.

Hem Davutoğlu, hem de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, seçmenin 7 Haziran’da kendilerini –o zaman yaygınlaşan deyimle fabrika ayarlarına dönmek için- “uyardığına” inanıyor, seçmenden AK Parti’yi “cezalandırmamasını” istiyorlardı.

Erdoğan buna dayanarak Anayasa’daki imkânı gördü ve kendi başkanlık hedefleri için de AK Parti’ye Meclis çoğunluğunu geri almak için bir şans daha tanıyacak seçim tekrarı formülünü zorladı.

***

Öyle anlaşılıyor ki, AK Parti seçmeni “Mesajı aldı”.

Davutoğlu’na sadece Meclis çoğunluğunu geri alıp tek başına hükümeti rahatlıkla kuracak desteği vermekle kalmadı, aynı zamanda Davutoğlu’nun Erdoğan ile uyum içinde çalışma yöntemini de onaylamış oldu; bir yerde siyasi geleceğini teminat altına aldı.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN!



Oral Çalışlar- Hürriyet

Seçmen krize el koydu


 Eğer bir parti 13 yıllık iktidarın sonucunda, toplumun yarısının oyunu alıyorsa, alabiliyorsa, çok net bir toplumsal tercihten söz ediyoruz demektir...

 1. Seçmen, belirsizliğe son verdi. Davutoğlu ve arkadaşları, "tek başına görev" istedi, toplum da buna "evet" dedi. Sonuç olarak, AK Parti'nin 13 yıllık iktidarı, 2010'lu yılların sonuna kadar halktan vize aldı. 

 2. Seçmen, siyasetin iki radikal ve inatçı kanadına da fren koydu. MHP'nin ve tabii Bahçeli'nin "hayırcı" siyaseti, çözümsüzlükte ısrar eden tutumu, vize almadı. MHP artık Meclisteki en küçük parti. Bahçeli adına son derece belirgin bir başarısızlık... Sanırım parti içinde bu konu yoğun bir şekilde tartışılacaktır. 

 3.HDP, PKK'nın yükselttiği şiddet sarmalından kurtulamadı. Çözüm sürecindeki partneri olan AK Parti'yi dışlayan tutumu, belli ki, Kürt seçmenin belli bir kesiminden destek görmedi. HDP'yi, kitlesi, çözüm sürecinin bir parçası olarak destekliyor...

PKK (özellikle Güneydoğu'daki) yüksek oy oranlarını, kendisinin "özyönetim" siyaseti için bir imkan olarak kullanmaya kalktı. Bunun sonuçlarının bedelini, son aylarda, en çok bölgedeki Kürtler ödedi. Tabii, Kürtler kimlik tercihlerinden vazgeçmeyecekler... Ancak, çözüm ve barış  taleplerini yeterince sahiplenmediğini gördükleri HDP'den oylarını bir ölçüde geri alarak, ciddi bir uyarıda bulunuyorlar.

Yazının devamı için tıklayın >>

Ahmet Hakan- Hürriyet

AK Parti nasıl kazandı?


-7 Haziran'da muhalefete yüzde 60 oy veren ahalimiz, "Yüzde 60 oy verdik, elinize yüzünüze bulaştırdınız, bir hükümet kuramadınız" diyerek...

AK Parti’ye yöneldi.

-“Hükümet kurulamıyor, her şey daha kötüye gidiyor, bir kaos ortamı oluştu” duygusu, halkımızda ağır bastı. Bu nedenle AK Parti’ye yöneldi.

-AK Parti’nin milliyetçi söylemi ve MHP’nin kendisini doğru dürüst izah edememesi... MHP seçmenini etkiledi. Oylar MHP’den AK Parti’ye yöneldi.

-Saadet Partisi ile Büyük Birlik Partisi ittifakının oyları, olduğu gibi AK Parti’ye aktı. AK Parti’nin alttan alta işlediği dini kampanya çok etkili oldu.

-7 Haziran’dan sonra PKK’nın şiddete başvurması, HDP’nin de bu şiddete net ve sert bir şekilde itiraz etmemesi... Kürtlerin bir kısmının AK Parti’ye yönelmesine yol açtı.

Yazının devamı için tıklayın >>

”Yeniden Bismillah”-Abdülkadir Selvi

Kasım'da sadece bir seçim yapılmadı, siyasi deprem yaşandı.

Millet kaderine el koydu, teröre ve istikrarsızlığa hayır dedi. Oluşturulmak istenen siyasi fetrete izin vermedi.

Bir kez daha sandıktan milletimizin sağduyusu çıktı.

7 Haziran seçimlerinin üzerinden 5 ay geçtikten sonra yapılan tekrar seçimde, bu kez milletimiz sandıkta balans ayarı yaptı.
1 Kasım seçimlerinde AK Parti tarihi bir zafer kazandı. Bu seçimler sadece Türkiye'deki sessiz milyonların değil, aynı zamanda Filistin'den Bosna'ya uzanan İslam coğrafyasında mazlumların zaferidir.

Seçimlerden 2 gün önce Konya'da evinde Başbakan Davutoğlu ile seçimleri konuşurken, “Sessiz milyonların sandığa yansımasını istiyorum” demişti.
Beklediği gibi oldu.

14 Mayıs 1950 seçimlerinde sessiz milyonlar DP'yi iktidara taşımıştı.

27 Mayıs'ın dumanının tüttüğü zamanlarda 1965 seçimlerinde sessiz milyonlar bu kez milletin kaderine el koymuş ve AP'yi tek başına iktidara taşımıştı.

Yazının devamı için tıklayın >>


PKK ağzıyla gazetecilik yapılıyor!
Hadi Özışık


Yüzde 50 oy da kâr etmedi, kafalar geçmişin paslı çengeline takılı kalmış çünkü. 

"Korkunun zaferi" öyle mi?

Yazıklar olsun!

Erdoğan'a duydukları öfke, akıllarının önüne geçmiş bunların. Vicdanları o kadar kararmış ki, PKK'nın ağzıyla konuşuyorlar artık. Seçimin hemen ardından atılan manşetlere bir bakın Allah aşkına.

PKK'nın gazetesi "Yeni mücadele dönemi" başlatıyor. Cumhuriyet, "Korkunun zaferi" diyor, Erdoğan öfkesi Yeni Asya'yı da bu gazetelerin peşine takıyor.

Yazık ki ne yazık!

Ey güzel insanlar...

Bir seçim daha halkın zaferiyle son buldu.

Herkesin bir bahanesi tabii ki olacak. Kimi "korku" diyecek, kimi dünden kalan alışkanlığını sürdürecek, kimi öfkeden ne dediğini bilemeyecek hale gelecek.

Terördür... 

İŞİD'dir...

Kadri Gürsel'e göre..

AK Parti'nin yüzde 50'sine Ankara'daki patlama sebep olmuş!

Türkiye ekonomisine ilişkin tek kelime etmemiş AK Parti.. (Asgari ücretin bin 300 liraya çıkarılması, emekliye zam, polis ücretlerindeki düzelme. Bunları geçin kelimeden sayılmıyor.) Şunu yapmış AK Parti. Seçmenine çeki düzen vermiş!

AK Parti seçmenini kendi statükosu etrafında toparlamayı başarmış!

Başarmış ama bu bile bir başarı değilmiş!

Yazının devamı için tıklayın >>


Osmanlı Tokadı | Etyen Mahçupyan | Akşam

Bu başlığı bir zaman önce Agos’ta 2010 referandumunun sonucunu yorumlamak üzere kullanmıştık. Toplumun siyasi kısır çatışmanın ötesine giderek kendi geleceğine el koymasının ifadesiydi. Bugün bir kez daha aynı noktadayız. Toplumun kimliksel siyasete sıkışmış kısmının en fazla yüzde 70’lerde olduğu, geri kalanının ise esas olarak AKP’ye baktığını bu sütunda bir süre önce yazdım. Bu grup AKP’nin doğruları ve yanlışları ile ilgili kararını veriyor ve eğer bu partiyi doğru yolda gördüğünde de onu destekliyor. 

Bu seçimde meselenin özü şuydu: Söz konusu esnek seçmen davranışı sergileyebilen kesim açısından bakıldığında, apaçık şekilde daha doğru davranan bir AKP vardı. Bu eğilimin AKP’yi sosyolojik açıdan ‘normal’ düzeyi olan yüzde 45’e doğru çıkaracağı belliydi. Ama bir ilave olgu daha yaşandı. Parti tercihleri üzerinde ne denli etkili olacağını bilemediğimiz bir olgu: Söz konusu aynı kesim açısından MHP ve HDP apaçık şekilde daha yanlış davranmışlardı.

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN!


Enseyi Karartmayın! | Kadri Gürsel | Diken

1 Kasım 2015 akşamı seçim sonuçlarının üç aşağı beş yukarı belli olduğu anda başına oturduğum yazıya, rahmetli Çetin Altan’ı dilinden düşürmediği tavsiyesiyle anarak başlıyorum: Enseyi karartmayın!

Büyük yazarın uzun ve meşakkatli ömrü ülkesinde demokrasinin yerleştiğini görmeye yetmemiş olabilir… Ama onun için daha kötüsü, demokrasi umudunu yitirmiş olarak ölmekti. Çetin Altan umutsuzluğu reddetti. Biz de onun gibi yapmalıyız. Demokrasiden ve dolayısıyla ülkemizden umudu kesmemeliyiz.

Kof ve dayanıksız bir zafer

Biliyorum, Erdoğan rejiminin partisi AKP’nin yüzde 49 küsur oy alarak yeniden tek başına iktidar olduğu bir seçimin akşamında bu yazdıklarım birçoğuna içi boş bir iyimserlik tavsiyesi gibi gelebilir…

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN!

Şimdi Sınav Ekonomide | Uğur Gürses | Radikal

Dünkü seçim sonucu koalisyon da çıksa bugünkü durum değişmeyecekti; Türkiye yeni bir ekonomi politikası çerçevesi oluşturmak zorunda. AK Parti’nin tek başına iktidara gelmesi bu ihtiyacı değiştirmiyor. Tersine tek başına iktidarın, hızla yeni bir ekonomi politikası oluşturmak, bunun da ana omurgasını uzunca süredir bekleyen reformlara dayandırma konusunda dışsal bir bahanesi kalmıyor.

AK Parti açısından asıl sınav yeni başlıyor olacak; küresel konjonktürün değiştiği bir süreçte AK Parti ilk kez mevcut sorunları çözerek yeniden yüksek büyümeye geçirme sınavı verecek. 2002-2007 arasında Derviş reformlarının bahçe temizliğinin rahatlığında, 2009-2013 arasında da bol küresel likiditenin rahatlığında ekonomiyi yöneten AK Parti, ilk kez zorlu koşullarda sınav veriyor olacak. Sözün özü; ekonomide iyi günlerin başarısıyla seçimleri kazanan AK Parti, şimdi zor koşullarda maharetini tam olarak gösterme sınavından geçecek.

İki temel nokta var; biri reformcu bir ekonomi politikası mı ortaya çıkacak, yoksa akışa bırakılmış politika devam mı edecek. İkincisi de, ekonomi politikasını yönetecek ekibin kimler olacağıdır.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN!


Bak Yaklaşıyor Fırtına!! | Ayşenur Arslan | BirGün

Bir yakınım geçenlerde, “DAEŞ dendiğinde IŞİD’i kastettiklerini uzun süre anlamadım. ‘Bu DAEŞ de nereden çıktı’ diye düşündüm” dedi.
Aklıma, Gezici’nin son anketindeki bir sonuç geldi. AKP’ye oy verenlerin önemli bölümü, Ankara Katliamı’nı PKK’nın gerçekleştirdiğini zannediyordu. Çünkü partilerinin eski ve yeni liderleri, katliamla ilgili her cümlede PKK adını geçirmişlerdi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, katliamda IŞİD imzası olduğunu açıkladıktan sonra bile…
Ders kitaplarında okutulacak iki örnek.
Aslında, siyaset bilimden iletişime kadar, yöntem yüzyıllardır bilinir. Kitaplarda anlatılır: Kendi isimlerini ve tanımlarını dayat. Kafaları karıştır. Hedefleri şaşırt. Dikkatleri, istediğin yere yönelt.
Yöntem yeni değil. Ancak, son dönemde karşımıza çıkanlar, bunun en cüretkâr, en vahşi örnekleri.
100’den fazla insanın hayatını kaybettiği korkunç bir katliamdan sonra bile, YALAN olduğu apaçık belli şeyler söylemekten çekinmediler.
Tutumun nedeni de apaçık belliydi.
Katliamın ardında IŞİD’in olduğunu söylemek, faturanın (en azından bir ölçüde) iktidara çıkması anlamına gelecekti. Oysa sorumluluğu PKK’ya yüklemek ‘onunla mücadele eden iktidar’ fotoğrafını pekiştirecekti. Nitekim Davutoğlu, katliam sonrası AKP oylarında artış olduğunu söylemişti.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN!

Seçimin Tek Eksiği: Meşruiyet | Mümtaz'er Türköne | Zaman

Hiç kimse, demokratik, şeffaf, adil, eşit şartlarda bir seçim yaptığımızı ileri süremez.

Güç göstererek, zorbalık yaparak, muhalif sesleri susturarak ve sonuna kadar kanırtarak seçime dair yakaladığı her boşluğu fil sürüsü gibi doldurmaya çalışan bir İktidar şebekesi ile seçime gittik. Artık yakından tanıdığımız bu fil sürüsünün toza dumana buladığı seçim atmosferine düşen gölgesini Kanaltürk'ün, Bugün Gazetesi'nin koridorlarında, TRT'nin Pravda gibi tek ses veren ekranlarında, sürekli yalan haber üreten Havuz medyasında ve tarafsızlığını bütünüyle kaybetmiş saray çevrelerinde takip ettik. "Koalisyona oy vermeyin" diyerek AK Parti'yi işaret eden "tarafsız" Cumhurbaşkanı'nın emir ve komutası altında yapılan bu seçimlerin meşruiyeti temel tartışma konumuz olacak. Saray iktidarı, giderek büyüyecek bu meşruiyet problemini aşarak ülkeyi nasıl yönetecek?

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN!


AK Parti’nin Zaferi | Serpil Çevikcan | Milliyet

Ak Parti, 1 Kasım seçim- lerinden büyük bir zaferle çıktı. 2011 seçimlerinde olduğu gibi yine iki seçmenden birinin oyunu alarak, 7 Haziran’da kaybettiğini yeniden yerine koydu.

1 Kasım’ın tek kazanan partisinin Ak parti olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Kaybedenlerinin ise MHP ve HDP olduğu çok açık.

CHP’nin yerinde saymasını ise “başarı” olarak değerlendirmek mümkün olmadığına göre ana muhalefet partisinin iktidar alternatifi olmadığını ve yerinde saydığını yazmak zorlama olmayacaktır.

Tek başına

Ak Parti için yapılan analizler çok az farkla tek başına iktidar veya yine çok az farkla koalisyon arasında gidip geliyordu. Sonuç, büyük bir farkla tek başına iktidar oldu.

7 Haziran’a göre ne değişti de Ak Parti kaybettiği 10 puanlık oyunu yeniden geri aldı.

Önemli etkenlerden biri 7 Haziran’dan sonra bir koalisyon hükümeti kurulamamasıydı.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN!




Ertuğrul Özkök- Hürriyet

Bu derin dip dalga nedir

-BİR: Şurası kesin...

 Hiçbirimiz böyle bir sonucu beklemiyorduk...

Konuştuğum AKP’liler de beklemiyordu.
Kamuoyu anketi yapanlar da beklemiyordu...
Demek ki bu sessizlik, toplumdaki derin bir dalganın kamuflajıymış...


* * *
-İKİ: Bu kadar kısa sürede bu kadar büyük bir artış ne anlama geliyor?
Bence anlamak o kadar kolay değil...
Ne benim, ne de bizzat AKP’lilerin bu derin dalganın ne anlama geldiğini bugünden çok sağlıklı tahlilini yapmalarının mümkün olmadığını düşünüyorum.

* * *
-ÜÇ: Ancak bu sonucun matematiksel ve apaçık bir gerçeği var.
AKP, kendisinden sonra gelen bütün partiler kadar oy aldı.
Kendisinde sonra gelen CHP’nin oyunu ise ikiye katladı. 
CHP ise kendisinden sonra gelen iki partinin toplamından fazla oy aldı.
Bu tablonun matematiksel anlamı da şu:
Biri Türk, öteki Kürt milliyetçiliği temelinde siyaset yapan iki parti ciddi oy kaybetti.
Merkezde muhafazakâr siyaset yapan AKP oylarını 9 puan arttırdı, sosyal demokrat temelde siyaset yapan CHP ise az da olsa oyunu arttırdı.

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN!


Güngör Uras-Milliyet

Tek Başına İktidar Hatırlı Olsun...

Bu yazıyı Twitleyin Bu yazıyı Twitleyin Bu yazıyı Twitleyin
Seçim sonuçları hayırlı olsun. Hayır denilen şey birliktir, dirliktir, bütünlüktür. Sulhtur, huzurdur. Can ve mal güvenliği içinde insanların iş güç sahibi olmalarıdır. Yatırımın ve üretimin ve de istihdamın artmasıdır. Ekonominin büyümesi, refahın yükselmesidir.
Bütün bunları gerçekleştirme sorumluluğu, halkın oylarıyla belirlenen milletvekillerinin omuzlarındadır.
Seçmen AKP’ye tek başına iktidar olma şansı tanıdı.
Seçim öncesi konuşmalarında Cumhurbaşkanı olarak Sayın Erdoğan, AKP Başkanı olarak Sayın Davutoğlu, AKP’nin tek başına iktidarı sürdürme imkânını elde etmesi halinde, “yeni bir dönem” vaadinde bulundular.
Yeni dönemde, 12 yıllık iktidar döneminden farklı olarak, sosyal alanda, ekonomide ülkenin önünü açacak yeni yapılanmalardan söz ettiler. Neler olduğu tam olarak açıklanmayan yapısal reformları gerçekleştireceklerini belirttiler.
Seçmen bu anlatımlara ve vaatlere inanarak, güvenerek, AKP’ye 7 Haziran seçimlerinde verilenden daha fazla oy verdi.
Önceki seçimde seçmenler, Kürt sorununda “açılım konusundaki olumlu gelişmelerin yarattığı iyimserlik” ile oy vermiştir. Bu seçimde seçmen oyunda, Kürt sorununda, açılım defterinin kapatılması, artan terör olayları, Suriye ve Irak’ta yuvalanan IŞİD’in, Türkiye sınırları içinde eylemlere başlaması etkili oldu.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın ve de yeni AKP hükümetinin gündeminin başında her halde Kürt sorununun çözümü ve IŞİD ile mücadele ilk sırada yer alacak.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN!
 

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)