Kütüphaneler niye hep kapalı?

Kütüphane sayımız, dünden bugüne hep azdı. Olanlar da maalesef göstermelik olmanın ötesine geçemiyor...
Üniversite ziyaretlerinde, ilk uğraklarımızdan birisi de kütüphaneler oluyor. Pek çoğu veri tutmuyor. Sadece toplam kitap sayısı ve gelen ziyaretçi sayısı biliniyor o kadar!
Oysa, en çok hangi kitaplar okunuyor, hangilerinin hiç kapağı açılmadı, en çok yönlendirmeyi hangi bölüm ve hangi hocalar yapıyor, genel ilgi hangi yönde, bunlar hiç soruşturulmuyor.
Çok daha önemlisi öğrenciyi, kütüphaneye yönlendirici çaba neredeyse yok gibi.
Bu konuda başarılı bir performans sergileyen eğitim kurumlarımız, kütüphane ve kütüphanecilerimiz yok mu?
Elbette var. Ama sayıları o kadar az ki!..
İhtisas kütüphaneleri
Okurlarımızdan Gıda Mühendisi Nebi Gökırmaklı, gönderdiği mailde, sözlerine “Size bir maruzatım var...” diye başlamış.
İsterseniz gelin önce onu dinleyelim, sonra da bu konuda neler yapılabilir ona bakalım:
“Antalya’da bir kütüphane...
Antalya Müzesi’nin içinde...
Müze, denize nazır, Antalya’nın muhteşem deniz mavisi ve kıyıdaki Toroslar karşınızda kitap okumak şansınız var...
Kütüphanenin ismi ‘Jale İnan İhtisas Kütüphanesi‘...
İçinde yüzlerce arkeoloji kitabı var...
Fakat!
Müze ziyaret saatleri, pazartesi hariç her gün 08.00-17.00 saatleri arasında...
Kütüphane, müzenin açık olduğu cumartesi ve pazar günleri kapalı...
Modern hayatın “çalışmak ve para kazanmak” diye bir zorunluluğu var...
Haftanın beş günü, sabah 09:00, akşam 18:00 arasında çalışmak zorundayım.
Cumartesi ve pazar günleri ‘Jale İnan İhtisas Kütüphanesi’ne giderek aydınlanmak istiyorum...
Ama bunun mümkün olmadığını görüyorum...
Ve!
Üniversitenin kütüphanesi için de durum pek farklı değil...
Cumartesi sabah 10:00’da açılıyor, saat 16:00’da kapanıyor...
Pazar günleri tam gün kapalı...
Hafta içi, yoğunluk durumuna göre 18:00 veya en geç 20:00’de kapanıyor...
Ve soruyorum:
Hangi ileri ve modern ülkede ihtisas ve üniversite kütüphaneleri haftanın iki tam günü kapalı olur?
Ve sormaya devam ediyorum:
Benim gibi hafta içi bir işte çalışmak zorunda olup da, hafta sonu kütüphaneyi kullanmak isteyen insanlar nasıl aydınlanacaklar?..”

Açmak yetmiyor!..
Hemen her konuda durum farklı değil, büyük bir heyecanla çok önemli projelere imza atıyoruz. Ama arkası gelmiyor.
Kütüphaneler gibi, çok az ziyaretçisi olan milyonluk yatırımlardan bir diğeri de spor salonları.
Olmadığında kıyametler koparılıyor ama gidin görün pek çoğu ya günün önemli saatlerinde kapalı ya da yararlanan sayısı çok az...
Niye böyle diye sorguladığınızda size onlarca mazeret sayıyorlar. İlki de kalifiye personel yetersizliği.
Oysa işsiz gezen on binlerce Beden Eğitimi ve Kütüphanecilik mezunu var!
Ve maalesef, onları işe alıp, hedef koymak kimsenin aklına gelmiyor...
Açılan bu kütüphane ve spor salonlarının, verimli kullanım takibi ise neredeyse hiç yapılmıyor...
Yazık hem de çok yazık...
Araştırma ruhu öldü mü?
Yeni nesiller neredeyse hiç kitap okumuyor. Kütüphane ve spora giden de çok az.
Kabahat onlarda mı?
Evet demek çok zor.
Çünkü, kütüphane ya da spor salonlarında olması gereken dönemde, LGS, YGS, LYS ve daha pek çok sınav için dershane ya da özel hoca peşinde koşuyorlar.
Keşke okudukları her kitap, kütüphaneye gidip yaptıkları her araştırma ve süreklilik kazanan her spor dalı için de ekstra puanlar verilse, bakın o zaman bu sayılar nasıl artar. Ama bütün bu sıradan (!) uğraşlar için kim kafa yorar ki!..
Çocuk ve gençlerimize, kitap okumayı ve sporu sevdirmeden, araştırma ve üretim ruhu kazandırmadan yarınlara emin adımlarla ilerlememiz mümkün değil.
Ve bunu da ne olur Ankara’dan beklemeyin. Taşın altına kendiniz el koyun ve gereğini kendiniz yerine getirin...
Özetin özeti: En son ne zaman bir müzeye ya da spor salonuna gittiniz?..Milliyet