Sıradan bir sınıfta harikalar yaratan öğretmen: Ahmet NAÇ

Atatürk'ün "Ulusları kurtaracak olan yalnız ve ancak öğretmenlerdir" sözünün hakkını veren bir öğretmen...

Eğitim için, Cumhuriyet için Atatürk için yeni yaklaşımlar ortaya koyan Ahmet NAÇ’a bu süreçte ona kimlerin destek olduğunu sorduk. Kendisi 10 yıllık öğretmen olduğunu; bu ilhamı Cumhuriyeti Cumhuriyet yapan Türkiye Cumhuriyeti'ni muasır mMedeniyetler seviyesine çıkaran Köy Enstitülü öğretmenlerden aldığını söyledi.

Hatta Kurtuluş Savaşı'nda düşman Polatlı sırtlarında yoğun top atışı yaparken, düşman toplardan çıkan alev sonra çıkardığı sesten topun menzilini öğrencilerine matematiksel olarak hesaplattıran isimsiz kahramanlardan aldığını belirtti. Yine Kurtuluş Savaşı'nda Milli Mücadele sürerken, Ankara’da Maarif Kongresi düzenleyen ve asıl savaşın eğitimle kazanılacağını söyleyen başöğretmen Atatürk’ten ilham aldığını belirtti.

Ahmet öğretmen, velileri ile imece usulü çalıştığını, ihtiyaç olan malzemeleri değişik velilerin getirdiğini, hatta dedeleri bile işin içine soktuğunu, böyle olunca çok masraf olmadığını belirtti.

Karşımda Kurtuluş Savaşı'nda kendisini ispatlayan Kara Fatmaların torunları olan Türk anneleri var. Onların neler yapabileceğini biliyorum. Her şeyden önce onlara güvendim. Onlar da beni sonsuz desteklediler. Başarı da kendiliğinden geldi.

‘’O KURU BİR AĞAÇ. ÖĞRENCİLERİM YEŞERTECEK"

‘’AİLESİNE VE ÖĞRETMENİNE BAĞIMLI ÇOCUK BİREY OLAMAZ"

Diyen yaratıcı öğretmen, Eğitim-İş Antalya şubesinin davetiyle Muratpaşa Belediyesi Kültür Salonunda öğretmenlere, velilere ve bir gurup öğrenciye hitap etti. 

"O KURU BİR AĞAÇ. ÖĞRENCİLERİM YEŞERTECEK"

Öğretmen dolaplarına kilitli sınıf kitaplıklarından öğrencileri kurtarmanın gerektiğini vurgulayan Ahmet öğretmen, öğrencilerine okuma yazmayı sevdirmek için ağaç şeklinde bir pano hazırladı ve yazısında bu vurguyu yaptı: "Panoya bugün ses ve kelimelerini asarlar yarın şiirlerini güzel sözlerini. Ya da temayı kendileri belirleyebilirler. O şimdilik kuru bir ağaç. Öğrencilerim yeşertecek. Artık onların ağacı" 

Okumayı öğretmeyelim okumayı sevdirelim. Matematiği öğretmeyelim matematiği sevdirelim. Şarkı öğretmeyelim, sevdiği şarkıları söylemeleri için ortam sağlayalım. Resim yaptırmak onların eğlencesi için olmasın, resmin değerini gösterelim. 3 boyutlu hamurdan, tahtadan yaptıklarını çantalarına atmasınlar. Değerini anlasınlar yaratıcılıklarını zorlasınlar. Vazgeçmesinler. Ağlayınca teselli edip o anı kurtarmayın. Ona mutsuzluktan çıkacak yolu gösterin, konuşturun. Onlar adına karar vermeyelim artık. Hayatlarıyla ilgili kararları onlar versin. Yanlış da olsa sınıf onların, kıyafet onların, yaptıkları sıra onların. Çantasını onun yerine taşımayın. Kitabını kendi alsın. Yanlışlarını fark etsin. Siz düzeltmeyin onlara düzeltmesi için fırsat verin.

Eğer öğretmeni ve aileleri onlar adına bir şeyler yapmaya karar vermeye devam ederse ileride onların bir şey yapmamalarına üzülmeyin. Bunu ona siz öğretiyorsunuz çünkü.

Öğrenciye susun derseniz susmak için sizin sus demenizi bekler. Sınıfı temizle derseniz sizin temizle demenizi bekler. Dersine çalış derseniz sizin çalış demenize bağlı olur. Dersi tekrar ederseniz anlamak için tekrara ihtiyaç duyar. Problemlerini çözerseniz her zaman siz çözmek zorunda kalırsınız.

AİLESİNE VE ÖĞRETMENİNE BAĞIMLI ÇOCUK BİREY OLAMAZ"

Başarılı ve mutlu olmaları için birey olmaları gerekiyor. Sorumluluk sahibi gelişim görevlerini yerine getirmiş yeterli donanıma sahip, yeteneklerini geliştirmiş olması gerekiyor. Ailesine ve öğretmenine bağımlı çocuk birey olamaz, mutlu da olamaz. İlkokul bitene kadar her şey iyi gidiyor sanırsınız. Kontrol siz de çünkü. Asıl film ergenliğe girince başlayacak.

Öğretmenler ve aileler çocuklara iyilik yapayım derken aslında en büyük kötülüğü yapıyor olabilir."