“Türkiye Yüzyılı” ve yeni öğretim yılına 100 bin atama ile başlamanın hayali bile güzel. Peki mümkün mü? Neden olmasın. Köy okulları yeniden açılıyor, okul öncesi eğitime büyük önem veriliyor, meslek liseleri şaha kaldırılmak isteniyor ve yeni açılımlar var.
Yeni öğretim yılında, daha da önemlisi Cumhuriyetimizin 100. yılında ve tarihe yeni bir damga vurmaya hazırlandığımız 'Türkiye Yüzyılı'nda 100 bin öğretmen alımı, yıllardır atama bekleyen öğretmenlerimize, asıl öğretmen bekleyen öğrenci ve velilerimize en güzel armağan olacaktır.
Sayı abartılı gibi gözükse de hedeflenen amaçlara bakıldığında böylesi bir atama olmazsa olmazların başında geliyor.
100 bin civarında ücretli öğretmen görev yapıyor. Demek ki MEB’in öğretmen ihtiyacı zaten var. Buna bir de okul öncesi eğitim, köy okulları, mesleki eğitim seferberliği ve yeni emekli olan ve olacakları ilave ettiğimizde 100 bin rakamı eksik bile kalır.
Olur ya böylesi bir rakam telaffuz edildi ve atama kararı alındı.
İşte bu noktada branşlara yönelik adil bir dağılım ve işi uzmanına bırakmak olmazsa olmazların başında gelmeli.
Bu arada mülakata da umarız söz verildiği son verilir...
Örneğin mesleki eğitim gibi okul öncesi eğitimde farklı alanlardan gelenlere değil bu işin eğitimini almış öğretmenlere bırakılmalı, köy okullarında ise ilk atanan öğretmenler değil deneyimli ve gönüllü öğretmenler görevlendirilmelidir.
Temel bilimler, İngilizce dışındaki yabancı diller, spor, sanat, mesleki eğitim asla göz ardı edilmemeli.
Yeni öğretim yılı yeni sorunların değil çözümlerin yılı olsun.
Bu yönde atılan adımların devamı gelsin.
