Her yerin bir okul, her anın da bir ders olduğuna dün gece bir kez daha şahit olduk. Yeter ki doğru okuyalım, doğru anlayalım. Kadınlar Avrupa Voleybol Şampiyonası finali bir maç olmanın çok ötesinde muhteşem bir mücadele örneğiydi. Alınacak o kadar çok ders vardı ki...
“Voleybolun Sultanları”nı ve şampiyonluk yarışında emeği, katkısı olan herkesi canı gönülden kutluyoruz.
30 Ağustos Zafer Haftasında, Cumhuriyetimizin 100. Yılında ve Türkiye Yüzyılıyı’nın milad olarak alındığı şu günlerde ülkemize ve milletimize daha anlamlı bir armağan olamazdı...
Zoru seviyoruz, istiyorsak başarıyoruz ama en önemlisi “o artık zor kazanılır” denilen milli birlik ve beraberlik ruhumuzu yeniden şaha kaldırabildiğimizi görmek mutlulukların en büyüğüydü.
Dün akşam ki zafere sevinmeyenimiz, gurur duymayanımız,
yüreği pır pır etmeyenimiz yok gibiydi.
Avrupa’nın dört bir yanından akın akın Brüksel'e gelip, spor salonunu en son koltuğa kadar dolduran yurttaşlarımız arasında toplumun her kesiminden içimizden birisi olmayan yok gibiydi...
Bize yeniden biz olduğumuzu yeniden hatırlattığınız için de sonsuz teşekkürler...
Gelelim alınması gereken derslere:
Bir gecede bir ömür alınamayacak kadar ders vardı.
Dersler, sadece sınıfta hocalardan, laboratuarlarda deneylerden, kongrelerde sunumlardan alınmaz.
Zaferle taçlanan mücadeleler de yüzyıllar boyunca en akılda kalıcı ve en derin iz bırakan ders örnekleri olmuştur.
Dün geceye döndüğümüzde, işte almamız gereken derslerden sadece bir kaçının satır başı:
- Profosyenillik
- Takım ruhu
- Mücadele hırsı
- Fizik kondisyon
- Akıl, bilim, strateji
- Son düdük çalmadan maçın betmediği
- Zerafet
- Rakibe saygı
- Disiplin
- Ne kadar değerli oldukları
- Şaşı bakışın yerle bir olması
- Dövülesi, aşağılanısı, dışlanısı, öldürülesi değil elleri öpülesi oldukları
- Sabrı
- Önemli olanın doğduğun yer ya da bakış açın değil sahadaki kimliğin hakkını vermek olduğunu . Liyakatı
- Dersine iyi hazırlanmayı
- Zaferlerin ancak inanıldığında kazanıldığını
- Futbolcular başta olmak üzere diğer sporcularımızın da voleybolcularımız kadar donanımlı olmaları gerektiğini
- Mütevaziliği
- Takımlarda yıldızlar kadar karıncalara da ihtiyaç olduğunu
- Sportmenliği
- Hakemlere itiraz etmeyen, kin kusmayan, rakiplerine de kendi takım arkadaşlarına olduğu kadar saygı duyan sporcuların da olduğunu
- Şımarmamayı
Ve daha neler neler...
Böylesi bir keyfi, böylesi bir dersi ve böylesi bir zaferi, bir kez daha bizlere yaşattığınız için sadece sahalarda değil, gönüllerde de taht kurdunuz.
Başarılarınız daim olsun…
