adscode
adscode

Ne kadar zenginsiniz? (2)

Umarım ki zenginlik eşittir para diyenlerin sayısı çok fazla değildir. Çünkü para da bir yere kadar.

aguclu@milliyet.com.tr




Sizce zenginliğin ölçütü nedir? Para mı, dost mu, hobileriniz mi, yetkinlikleriniz mi, kitaplarınız, diplomalarınız mı, takdirnameleriniz mi, sağlık mı, huzur mu, mesleğiniz mi yoksa çok daha farklı ayrıntılar mı?.. 

Umarım ki zenginlik eşittir para diyenlerin sayısı çok fazla değildir. Çünkü para da bir yere kadar. 

Evet, para çok şey ama her şey değil. 

O yüzden ekonomik anlamda olduğu kadar farklı zenginliklerle de kendimizi donatmalıyız. 

Yoksulluğun bin türlüsü var. 

Sosyal yoksulluk da onlardan birisi ama sanki en kötüsü sosyal olanı. 

Nasıl ki, en büyük zenginlik insan biriktirmek ise en büyük yoksulluk da yapayalnız kalmaktır. Peki yoksulluk nedir? 

Yoksulluk, ekonomik, sosyal ve politik boyutları olan karmaşık yapısı sebebiyle tanımlanması güç bir kavram, üzerinde uzlaşılmış tek bir yoksulluk tanımı yok. 

Bu yüzden, gelin önce bu konudaki kavramlara bir göz atalım: 

- Genel anlamda yoksulluk, toplumun yaşam standartlarının belirlenen bir düzeyinin altında kalma durumu olarak tanımlanıyor. Ancak yoksulluğun kapsamı, mekandan mekana ve dönemden döneme refah düzeyindeki farklılıklara bağlı olarak değişiklik gösteriyor. 

- Örneğin, farklı ülkelerde yoksul kabul edilen kişiler arasında önemli farklar var. Kırsal ve kentsel alanlarda yaşayan insanlar içinde yoksulluk kavramı çok farklı. Bir karnı doyduğunda mutlu oluyor, öteki yurtdışına tatile gidemediğinde kendini yoksul hissediyor. 

- 19. yüzyılın sonlarında İngiltere’sinde yapılan ve gelir ile tüketim harcamalarını esas alan çalışmalara göre yoksulluk, ‘bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde kaynağa sahip olamaması durumu’ olarak tanımlanmış. 

-  Dışarıdan bakıldığında yoksulluğun temel kriterini gelir veya giderler oluştursa da yoksulluk tek başına ekonomik bir süreç değildir. Dünya Bankası ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) yoksulluk endeksinde kriter olarak gerekli gıda harcamasını dikkate alırken, sonraki çalışmalarda temel eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim, giyim veya barınma gibi gıda dışı ihtiyaçların karşılanamaması durumu da yoksulluk tanımının kapsamına alanına girmiş. 

Anlayacağınız, konu derin hem de çok derin. 

Zenginleştikçe yoksullaşıyoruz ama daha vahim olanı, bunun farkında bile değiliz.

Bütün bir ömrü zengin olmak için harcıyoruz, olunduğunda ise gerçek zenginliğin o olup olmadığı konusunda büyük çelişkiler yaşıyoruz. 

Bilimsel araştırmalara göre, bir noktadan sonra zenginlik duygusu da zaten yok oluyormuş! 

Bu yüzden zenginlik yelpazeniz ne kadar geniş olursa, eminiz ki sağlandığınız, mutluluğunuz, huzurunuz ve en önemlisi da yaşama sevinciniz o kadar yüksek olacaktır… 

Bu yazıyı çok önce yazmıştım. 

Peki dünden bugüne ne değişti?.. 

Çok şey değişti desek abartılı olur ama öncelikler kişiden kişiye değişti diyebiliriz. Örneğin üniversiteye ve diplomaya olan talep eskisi kadar değil. 

Örneğin para, olmayanlar için hala değerli ama olanlar için artık çok şey ifade etmiyor. 

Örneğin okullarda alınan takdirin, teşekkürün, yüksek not ortalamasının hiç bir anlamı kalmadı. Neden mi? Almayan yok gibi de ondan. 

Örneğin tanıdık yani insan biriktirme, sosyal medyada o kadar çok tanıdık var ki birine bile dostum diyenimiz kaç kişi var? 

Liste uzayıp gidebilir. 

Görünen o ki pek çok konuya olduğu gibi zenginlik konusuna da yeni açılımlar getirmek gerekiyor... 

Örneğin en büyük zenginlik, Pazar keyfi diyenlerimizin sayısı eminim ki hiç de az değildir...


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)