En çok yanılan, en çok hata yapanlar, her şeyi en iyi bildiğini sananlardır. Bunun somut örneklerini görmek için çok uzaklara gitmeye ya da uzun uzadıya araştırma yapmaya hiç gerek yok. Yakın çevrenize bir göz atmanız yeter de artar.
“Bilmemek değil öğrenmemek ayıptır” diye bir atasözümüz var.
Buna rağmen bir yol tarifi ya da herhangi bir bilgi sorulduğunda “bilmiyorum” diyenimiz yok gibi. Öyle ya da böyle hemen hepimiz karşı tarafa yardımcı olmaya çalışırız.
Bu en masum olanı ama bir de her konuda, hiçbir dayanağı olmadan her şeyi biliyor gibi akıl verenlerimiz var ki onlar için söyleyecek söz bulamıyorum.
Bir ya da birkaç konuda donanımlı olmak en büyük fazilettir ve saygınlıkların en büyüğünü hak etmektir.
Araştırmak, öğrenmek, bildiklerini paylaşmak da bir o kadar önemli ve takdire şayandır.
Söz konusu olan hiçbir konuda yeterli donanımı olmadan ahkam kesenlerdir ve ne olur siz de onlardan biri olmayın…
“Söz gümüşse sükut altındır” sözleriyle susmanın bazen gümüşten daha da değerli olduğu vurgulanır. Yani önemli olan neyi, ne zaman, nerede, nasıl dile getireceğiniz, nerede susup dinleyeceğinizdir.
Çok konuşmak gibi sürekli dinleyen olmak da yanlış algılara neden olur ki, bu duruma düşmekten de özellikle kaçınmak gerekir...
Konuşurken de, yazarken de herkesin anlayacağı bir anlatım yönetim kullanmak da çok önemlidir.
Neden mi?
Anlattıklarınız, karşı tarafından anladığı kadardır da ondan!
Yani anlatacaklarınız kadar hangi ortamda neyi nasıl anlatacağınız da bir o kadar önemlidir...
