adscode
adscode

Yarınlarda var olmak

Öğrencilere ne kadar kendileri olmaları için alan tanırsanız o derece mutlu, özgür ve umutlu olurlar. Daha özgür, daha umutlu, daha mutlu olan çocuklar da hayatın içine karıştıklarında kendi çevrelerine aynı ışığı yayarlar.

damlaaktan@gmail.com




İnsanın yolculuğu çok kıymetli…

İnsanın eğitim yolculuğu daha da kıymetli…

Hayat öyle yerlerde insanları birbirleriyle kesiştiriyor ki, yaptığınız her işin, attığınız her adımın, aldığınız her nefesin ve hayat yolunu yürürken denk geldiğiniz her karşılaşmanın aslında tesadüfün ötesinde bir kurgu olduğunu görüyorsunuz.

Uzun yıllar eğitim sektöründe olan biri olarak akademiden ve idari iş tanımlarından sonra özel sektörde fabrika deneyimine geçmek, hayata başka bir açıdan bakmama neden olmuş ve akademi ile özel sektör arasındaki uçurumu yerinde deneyimlerken diğer bir yandan da eğitimi parlatmaya çalışırken aslında çocukları neye hazırlamamız gerektiğini de fark etmiştim.

Şimdi, marka şehir İzmir’in en köklü kurumlarından biri olan ve Atatürk’ün 91 gün kaldığı ve karargah olarak kullanılan, eşit şartlarda ilk medeni nikahın kıyıldığı Uşakizade Köşkü’nün kampüs bahçesinde yer aldığı ve vakti zamanında duayen eğitimci Bahattin Tatış’ın “Yarınlarda Var Olmak” diyerek ve eğitimin gücüne inanarak yola çıkıp büyüttüğü İzmir Özel Türk Koleji’nde çalışmaya başladığımda içim eğitime dair bambaşka duygularla dolu.

“Yüce Atatürk’ün izindeyiz biz” diyen yüzlerce gencecik kalbi ve pırıl pırıl, hayatını eğitime ve insan yetiştirmeye adamış öğretmenleri görmek kalbimi gülümsetti. Bu süreçte bir kez daha gördüm ki, geleceği yaratacak olan bir nesli dünyaya hazırlamak bir öğretmenin ve eğitim kurumunun en kutsal görevi. Bunu yaparken önemli olan kendi içindeki şevki ve coşkuyu kaybetmemek. Kaybetmeyen bir nesil yetiştirmek. İçlerindeki hazineye inanan, büyük küçük ayırt etmeyen ve yapılan her işin kıymetini bilen bir nesil ile bu ülke ancak toparlanır çünkü.

Çünkü eğitim hayatı insana içindeki şevki ve kendini fark etmeyi deneyimletirken, dış dünyadaki kurumsal hayat daha çok kendinden verdiğin ödünler üzerine kurulu. Pek çok kimlik savaşının temelinde insanın anlam arayışı var. O anlam arayışlarında kendimizi inşaa ederken, bir diğer yandan da insan olmanın erdemlerini kaybetmeden yol almaya çalışıyoruz.

Bugün her binasında başka bir öğretmenin ismi olan İTK kampüsünde gezerken, insanın ne derece kıymetli olduğunu da bir daha gördüm. Yıllara meydan okuyan bir bando takımı, tarihi Uşakizade Köşkü’nün sihri ile bütünleşince, köşk önünde yapılan her etkinlik daha bir anlam kazanıyor sanki.

Ama bence bir eğitim kurumunu kalıcı kılan en önemli şey bağları ve eğitime ve insana yaptığı yatırımlar. Öğrencilere ne kadar kendileri olmaları için alan tanırsanız o derece mutlu, özgür ve umutlu olurlar. Daha özgür, daha umutlu, daha mutlu olan çocuklar da hayatın içine karıştıklarında kendi çevrelerine aynı ışığı yayarlar. Bugün Rusya-Ukrayna savaşının temelindeki güç kavgaları aslında varoluş savaşının da temelinden kaynaklanıyor. İşte o nedenle ister özel okul olsun, ister devlet okulu, bu ülkenin yetiştirdiği öğretmenlerin her şeyden önce öğrenciye kendisi olabilmesi, kendini bulabilmesi için el vermesi gerekiyor. Ki çocuklar mezun olduklarında en önce kendi ayakları üzerinde durabilsinler ve sonra çevrelerinin ayağa kalkmasına yardımcı olabilsinler. Bu dünyada çok kalabalığız. O kalabalığın içinde kendi rolünü keşfedebilen çocuklar bu dünyayı daha iyi ve temiz bir yer haline getirecek. İşte o yüzden her eğitim kurumu ve eğitimci temelde bu zihniyetle hareket etmeli.

Hoşgelmiş yeniden eğitim sektörü hayatıma derken, tüm eğitimcilere tek bir şey söylemek istiyorum. Yaptığınız işin gücü sandığınızdan çok daha fazla. Üzerinde emeğiniz olan öğrenciler hayatın yıllar sonra her bir köşesinden fırlayıp sizi aydınlatan yüzler olacaklar. Hiç unutmayın… Yarınlar onlarla var olacak.

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
Güle güle Mario Levi…
Milyonluk haber: 9.05