adscode
adscode

Amerika Amerika dedikleri (2)

Amerika’yla ilgili izlenimlerimizin ilk bölümünü bir önceki yazımda ele almıştım. Bugün daha çok hayatın içinden karelere göz atmak istiyorum...

Amerika Amerika dedikleri (2)
AG Blog

 

 

 


Örneğin giderek irileşen nüfusa, dökülen binalara, kent içinde terör estiren kamyonlara, Beyaz Saray’ın önüne bile tezgah açan işportacılara ve dünyanın patronu olmalarına karşın mütevazılıklarına toz kondurmayan hallerinden söz etmek istiyorum.
Bu arada, sayıları giderek artan Asya kökenlilerden birisi yakın dönemde tıpkı Obama gibi Başkanlık koltuğuna oturursa hiç şaşırtıcı olur mu, onu irdeleyeceğim...

İşportacılar
Gittiğimim kentlerin hepsi de önemli kentlerdi ve hepsi de işportacıdan geçilmiyordu.
İşportacılar, artık, Amerikan kültürünün bir parçası haline gelmişler. Her yerdeler, her şeyi satıyorlar...
Bir de seyyar yemek kamyonları var ki, onları da en ünlü caddelerde görmek mümkün. Savaş döneminden kalmışlar, nostaljik olarak varlıklarını sürdürüyorlar, en ucuz ve en farklı seçeneklerle, ayaküstü yemek olanağı sunuyorlar. Hani bizim şu seyyar köfteciler gibi olanı da var ama tıra dönüştürülmüş olanları da...
Peki kimler bu yemekleri tadıyor? Hemen herkes, üniversite önleri ve işyerlerinin olduğu yerlerde daha yoğunlar, çünkü kantin ve işyeri yemeklerinden daha farklı ve lezzetli diyorlar.
Benim en fazla hoşuma giden ise Starbuckslarla yarışırcasına hemen her köşede açılan yoğurtçular oldu. Adı yoğurt ama dondurma kıvamında, düşük kalorili buzlu, sütlü bir karışım. Sıcak havalarda iyi geliyor. Meyveli seçenekleri de var. İsterseniz üzerine, tropik meyve parçacıkları da konulabiliyor...
Hemen her konuda da olduğu gibi bu konuda da porsiyonlar bizimkinin üç katı! Yani, niye kolay kilo alıyorlar, hemen belli oluyor...

Yorgun Amerika!

Dünyanın yükü onların sırtında. Siyasilerin gözü, içeriden çok dışarıda. Dünyayı nasıl dizayn edeceğiz diye düşünürken, sanki kendilerini biraz ihmal etmişler. Eski kentler dökülüyor. Sokaktaki evsizlerin ve dilenenlerin sayısı, istisnasız bizden daha fazla.
Hayat standarttı, herkes için aynı değil, en azından orta sınıf için. İşsizlik giderek artıyor, sağlıksız beslenme had safhada...
İnsanların gözündeki ışıltı benim için çok önemli. Hep onu yakalamaya çalıştım. Müthiş bir telaş vardı. İç kesimler belki çok daha farklıdır ama büyük kentlerin kendileri de yorulmuş, sakinleri de. Belediyelerin, bu devasa kentler için çok iyi hizmet götürdükleri de söylenemez.
Dünyanın dört bir yanında belki de herkes oralarda yaşamayı hayal ederken, onlar orada olmaktan ne kadar mutlular? İyi bir araştırma konusu olabilir...

Şantiye alanı gibi
Türkiye’nin dört bir yanı şantiye alanı gibi. New York, Philadelphia ve Washington da bizden farklı değil. Üstelik onlarda devasa inşaat ve posta kamyonları gün boyu sokaklarda ve süratli mi süratliler. Altında kalırsam korkusu, sizi tedirgin etmeye yetiyor da artıyor. Ama tek kazaya şahit olmadık.
Binaların kimileri yenileniyor, kimileri de yıkılıp yeniden yapılıyor. Belki de bu yüzden, görünüm ve inşaatların yarattığı toz-toprak, rahatsız edici boyutlarda.
Kentlerin en işlek yerleri bile bu konumda.

Adanalı kebapçılar gibi

Amerika’da, dünya mutfağının en güzel örneklerini tatmanız mümkün. Utku bu konuda bize iyi liste hazırlamış. Bu kuşağın gençleri gibi onun da en büyük referans kaynağı, sanal ortamda aldığı puanlar. Popülaritesi yüksek yerlerdi ama tatlar da fena değildi. Duvarlar ise bizim Boğaz’daki ve Adana’daki kebapçılarınkinden farksızdı. Yüzlerce fotoğraf vardı. Bizdekilerde bizim ünlüler, onlarınkinde ise dünyanın en ünlüleri vardı. Dünya liderleri, şov dünyasının yıldızları, artistler, sporcular, kimi görseniz aaa o da mı gelmiş diyorsunuz.
Et konusunda üzerlerine yok. Ama deniz ürünleri diye diye gittim, özellikle de kabuklular konusunda, doyamadan geldim. Kanada’da çok daha iyi örneklerini görmüştüm, o tadı ve ortamı bir türlü yakalayamadım...
Peki hayat pahalı mı özellikle de restoranlar?
Kesinlikle, hemen her şeyin bizden çok daha ucuz olduğunu söyleyebilirim. Aynı yemeği burada daha pahalıya yersiniz, aynı kıyafeti daha pahalıya alırsınız, ulaşım olanakları da bizden fazla değil...
Özetin özeti: Amerika her yönüyle farklı bir ülke. Hem öyle üç beş gidişle çözülemeyecek kadar karmaşık hem de bir anda her yönüyle tanıdık gelen bir ülke. Görmeye değer ama yaşamaya gelince, en azından benim için Türkiye çok daha özel...

 

Abbas Güçlü'nün Tüm Milliyet Yazıları İçin Tıklayın!

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)