Ve hemen hepsi sorularına cevap arıyor.
Bazen MEB’den bazen de YÖK ve ÖSYM’den ama maalesef aradıkları sorulara yeterince cevap bulamıyorlar.
Bu kurumlar keşke birer sözcü atayarak haftalık basın toplantısı düzenleseler de, gelen sorulara cevap verseler.
Ama nerdeeeeee…
İşte ilginç bir soru:
Sayın Güçlü,
Fırsat buldukça yazılarınızı okuyan bir öğretmenim. Aynı zamanda da iki çocuk annesi bir okuyucunuzum.
Her yıl eğ. öğr. yılına umutlarla başlayıp hayal kırıklıklarıyla 20 meslek yılını tamamladım. Bu düzensizlik içinde bir an once emekli olmayı bekler oldum.
Geçen yıl iki çocuğumun da sinav yılıydı. Kızımı lise, oğlumu universite sinavina hazırladık. Tahmin edersiniz ki hayatımız sekteye uğradı.
Sonuçta kizim orta halli bir anadolu lisesine, oglum da bir devlet üniversitesi elektrik-elektronik muh. kaydoldu.
Size asıl anlatmak istediğim sey ise bu yıl yaşadığımız çelişki.
Kızımız lise 1 de. Günde 8 saat haftada 40 saat ders görüyor.17 farklı dersi var.
Oğlumuz ise un. 1. Sınıfta, günde ortalama 4saat ders goruyor, 7 farklı ders alıyor. Üstelik bu derslerin 2si uzaktan eğ. seklinde işleniyor.
Sizce de bu işte bir terslik yok mu?
Gençlerin yaşları büyüdükçe programlarının ağırlaşması gerekmez mi?
Universite programlari bu kadar hafifse gençleri 4-5 yıl oyalamak yerine programı yoğunlaştırıp 2 yılda mezun etmek büyük bir kazanç olmaz mi?
Umarım bir yazınızda da bu konuya dikkat çekersiniz.
Saygılarla..