Erkek çocuğu deyince yaramaz, yerinde durmaz, zorlayıcı, hırçın vs. gibi yargılar belirir kafamızda. Bu çocuk neden böyle diye sormadan şikayet eder, eleştirir ve onları suçlarız. Oysa bu şekilde davranmak bizlere daha kolay gelir. Erkek ve kız çocuklarını daha çok küçükken ayrıştırmaya başlarız. Bu durum çeşitli bağlamlarda da doğrulanmıştır. Genelde anneler sevinç ve üzüntüyü kızlarla paylaşırken, öfkeye dair konuşmaları daha ziyade oğullarıyla yaparlar. Bir yandan ataerkil toplum erkek çocuklarını gereksiz yükler altına sokar. Toplumun dayattığı erkeklik normları duygularını reddeler, erkeklerin sert olmasına dair kavramlar psikolojilerini etkiler ve yaptığımız hatalar çocukların geleceğine mal olur. Erkekler ağlamaz, daha dayanıklıdır, cesur ve güçlü olmalı gibi bir bakış açısı hep vardır. Oğlanın iç dünyasından uzaklaştırıldığı bu süreç, çocuğun duygularını gizlemesine ve korkularını susturmasına sebep olur. Peki buna dayanarak oğlan çocuklarının duygularını ifade etmesine müsade ediliyor mu? Yoksa engelleniyor mu? Bu bakış açısı yüzünden duygusal anlamda bastırılırlar. Ortalama ölçüde bile olsa korku, kaygı veya üzüntü ifade ettiklerinde yetişkinler onlara, bu duyguların bir oğlan için normal olmadığını hissettirirler.
Burada bir gerçek var ki kız ve erkek çocukları birbirinden farklıdır. Fakat oğlanlardaki farklılık özünde kötü değildir. Oğlanlar genel olarak hareketli ve dürtülerini kontrol etmekte yavaş gelişirler. Enerjileri yüksektir ve bu enerji gözü pekliğe dönüşebilir. Risk alırlar, düştüklerinde ya da azar işittiklerinde canlarının yanacağından habersiz görünürler. Cesurca ve pervasızca olabilir, sonuçlarını düşünmezler. Oğlanlar doğaları gereği doğrudandır, basit konuşur, dil gelişimleri kızlara göre daha yavaştır. Uzlaşma yerine eyleme geçmeyi tercih ederler. Duygusal toylukları kendilerini küstahça göklere çıkarmalarına, böbürlenmelerine ve fark edilmeleri için yaygara koparmalarına zemin hazırlar. Oğlanlar yetkin ve güçlü hissetmeye ihtiyaç duyarlar. Bu da adalet, hakkaniyet ve iyi kötü algısının güce dayalı ve eyleme dönük şekilde ifade bulması sonucunu verir.
Aile içi sürtüşmelerden ötürü korku ve üzüntü yaşayan çocuklar, bu duyguları artan öfke ve gittikçe güçlenen rahat bırakılma isteği ile deneyimler. Okuldaki sorunlardan ötürü utanç duyacak hale getirildikleri veya acımasızca eleştirildikleri için sert çıkışlar yapar ya da içlerine kapanırlar. Duyguları zamanında anlaşılmayan ve duygularını ifade etmeyi bilmeyen oğlan çocuğu, ergenliğin baskılarına ve acımasız akran kültürüne yalnızca öfke, saldırganlık ve duygusal olarak içe kapanma gibi erkeklik normlarına karşılık verir. Kendisini öfke veya saldırganlık dışındaki yollarla ifade edebilmek için duygusal sözcük dağarcığına ihtiyacı vardır.
Sert disiplin ve istismarla karşılaşan oğlanlar utançla, kendinden nefret etme duygusuyla ve öfkeyle mücadele ederler. Disiplin ters teper, oğlan misilleme yapmak için saldırgan tepki gösterir. Birçok çocuk genç yaşta kendini duygusal olarak kapatır, iş yaşamında, evlilikte ve aile içi ilişkilerde duygularını anlamak ve tanımlamaktan aciz bir hayat yaşar. Derin bir utanç, üzüntü veya öfke duyan çocuklar zaman geçtikçe duygularından sıyrılmaz. Öfkeli, kaygılı ve bunalımlı erkeklere dönüşürler.
Oğlanların yaşamında fark yaratmanın tek yolu, içsel yaşamlarına ve duygularına hitap edecek deneyimler kazandırmaktır. Peki bunun yolu nedir? Bunun yolu incinebilir olmanın ve zayıf düşmenin insani ve makul olduğunu göstermekle mümkündür. Güçlü ve sağlıklı oğlanları güçlü ve sağlıklı kılan öğe, insan olduklarının kabul edilip onaylanmasıdır. Bir oğlan saygı gördüğünü, sevildiğini ve kendisiyle ilgilenildiğini hissederse onunla kolayca ilişki kurulabilir. Çünkü onların temel ihtiyaçları zaten sevilmek, sayılmak ve ilgi görmektir. Cinsiyet ayrımcılığının, şiddetin azalması için erkek çocuklarının ihtiyaçlarını anlayabilmek, dünyaya onların gözünden bakabilmek ve duygusal farkındalığını geliştirmek gerekir.
Ebeveynlerin, eğitimcilerin ve gizemli oğlan ruhunu anlamak ve öğrenmek isteyen herkesin mutlaka okunması gereken bir kitap. Duyarlı, ince düşünceli, başkalarını anlayan ve umursayan, duygusal okuryazarlığa sahip oğlan çocukları yetiştirmek dileğiyle… İyi okumalar..