adscode
adscode

2023'e Doğru Obezite Tehlikesi

Demokrat Eğitimciler Sendikası İstanbul İl Başkanı Selçuk TÜTAK, 13-16 Kasım 2014 tarihinde Antalya’da gerçekleştirilen sempozyumda tespitlerini, obezite tehdidine yönelik yapılması gereken çalışmaları…

2023'e Doğru Obezite Tehlikesi
Türkiye'den Haberler
Selçuk TÜTAK, 13-16 Kasım 2014 tarihinde 2. Ulusal Çocuk ve Ergen Obezite Sempozyumu birbirinden değerli akademisyenler, bilim adamları ile kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcilerinin katılımı ile gerçekleştiğini söyledi. DES, Başkent Üniversitesi, TMO, HİS, Ankara Üniversitesi, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi ve Düzce Üniversitesinin katılım gösterdiği ve desteklediği sempozyumda çok önemli bilgiler paylaşıldı, tartışıldı.
 
OBEZİTE TEHLİKESİ TÜRKİYE’nin KAPISINA DAYANDI
 
Daha önceleri Avrupa ve Amerika ülkeleri ile anılan obezite tehlikesi son yıllarda ülkemizde de tehdit oluşturmaya başladı. Dünya genelinde yaygınlaşmaya başlayan ve tehdit oluşturan obezite sorununun ne yazık ki bir ilacı bulunmuyor. Obez olduktan sonraki tedavi aşamalarının çok zorlayıcı ve sıkıntılı bir süreç olduğu, getirdiği maddi yük, psikolojik boyutu ile toplumsal baskı ve dışlanma riskinin etkileri düşünüldüğünde bu hastalığın oluşmadan önce tedbirlerini alıp engellemeye çalışmak daha isabetli olacaktır. Teknoloji ile birlikte kas gücü kullanımı minimum seviyeye indi. Bu pasifize durum giderek de artmaktadır. Her yaş aralığında obeziteyle karşılaşılabileceğini söyleyen Tütak, obezitenin önlenebilir bir halk sağlığı sorunu olduğunu, bu nedenle sağlığın korunması için obezitenin önlenmesi temel amaç olmalıdır dedi. Eğer temel amaçlar arasına girmeyip, yeterince önemsenmezse 2023 yılında ülkedeki obez sayısı artarak devam edecek ve bu sorun için ülke bütçesi yetersiz kalacaktır.
 
OKULLAR MERCEK ALTINA ALINMALI, KANTİNLER KAPATILMALIDIR
 
Çocuklara ulaşmanın en kolay yolu okullar aracılığı ile olmaktadır. Çocuk ve ergen obezite sorununun önlenmesinde bu kurumların 1. derecede hedef kitle olarak seçilmesi en uygun örneklem olacaktır. Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazanılması bu kurumlarımızda verilmesi gerekli eğitimlerle mümkün olacaktır. Bir taraftan eğitimler verilirken diğer taraftan kantinlerin sağlıksız besinleri tezgâhlarında sergileyip satışa sunmaları engellenmelidir. Engellenemiyorsa kapatılmalı yerine yemekhaneler açılmalıdır. Ülkemizde neredeyse rant haline gelen okul kantinleri denetimden uzak, sağlıksız besin satılan, ileride hastalıklara davetiye çıkaracak olan bir yapıdadır. Okullar ve Milli Eğitim Müdürlükleri bu kantinlerden gelen kira yardımından dolayı sessiz kalmakta, çocuklarımızın sağlığının bozulmasına seyirci kalabilmektedirler.
 
 
OBEZİTE İLE MÜCADELE ETMEK VE ENGELLEMEK İÇİN:
 
  • Beden eğitimi yüksek okullarında obezite ile mücadele etmek ve bu konuda donanımlı eğitmenler yetiştirmek için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Obezite ile mücadele programı müfredata dahil edilmelidir.
  • Sabah sporu bilinci, öğrenci ve velilere kazandırılmalıdır.
  • Kamu kurum ve kuruluşları arasında disipliner yapı oluşturulmalı, iletişimleri koordineli olmalıdır.
  • Hükümet tarafından politikalar üretilmeli, eylem planı oluşturulmalıdır.
  • Okul kantinlerinin denetimi arttırılmalı. Sağlıksız besinler yasaklanmalıdır. Yasaklanamıyorsa tamamen kapatılıp yemekhaneler açılmalıdır.
 
 
 
  • Fast food reklamlarına engel oluşturacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Sağlıksız beslenmeyi özendirici ve teşvik edici reklamların yayınına izin verilmemelidir.
  • Sinema girişlerinde cips, kola ve mısır satışları yasaklanmalıdır.
  • Bisiklet yolları belediyelerce imar planına dahil edilmelidir.
  • Bisiklet kullanımı yaygınlaştırılmalı ve özendirilmelidir. Trafikte olası kazaları önlemek amacıyla gerekli tedbirler alınmalıdır.
  • Okullarda yüzme havuzu yapımı projeleri hayata geçirilerek her okula bir yüzme havuzu kazandırılmalıdır.
  • Her okulun yemekhanesi olmalıdır. MEB bu konuyu ciddiye alıp gerekli çalışmaları hemen başlatmalıdır.
  • Okullarda öğrencilerin dakikalarca törende bekletilmesi yerine sabah sporu ve hareketleri yaptırılmalıdır.
  • Çocuklarımıza su tüketimi bilinci kazandırmalıyız. Sınıfta ders esnasında su içilebileceği konusunda öğretmen ve idarecilere gerekli açıklamalar yapılmalıdır.(Öğrencilerden, öğretmen ve idarecilerin sınıfta su içmeyi yasakladığı ile ilgili şikayetler üzerine bu madde konulmuştur.)
  • Çocuklarda uyku süresi 8 saatten az olmamalıdır. Yatmadan önce besin değeri yüksek gıdalar tüketilmemelidir.
  • Günlük enerji alımı kontrol altına alınmalıdır.
  • Şeker üretimi için alternatif yollar kullanılmamalı, üretim şeker pancarından doğal yollarla yapılmalıdır.
  • Bebek mamaları mecburi kalmadıkça kullanılmamalıdır. Anne sütü tercih edilmelidir.
  • Çocuklar ekran başından uzaklaştırılmalı, tv izlerken besin alınmamalıdır.
  • Çocuklar enerji harcayabileceği oyun alanlarına yönlendirilmeli, ebeveynler bu konuda üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmelidir.
  • Anne ve babalar kahvaltı kültürü ile çocuklarını büyütmelidir. Ailece yapılan bir kahvaltı çocuk için en büyük teşviktir.
  • Halka açık spor alanlarının sayısı arttırılmalı, bu alanlarda olası sakatlıkları önlemek amacıyla spor aletlerini kullanım klavuzu görülebilir bir yere asılmalıdır.
  • Yemek porsiyonları küçültülmeli, hızlı yemek yerine yavaş yavaş yemek yemeliyiz.
  • Spor kulüplerine katılıma teşvik edilmeli, bu konuda kamu spotları oluşturulmalıdır.
  • Her mahalleye bir spor salonu sloganı ile belediyeler harekete geçirilmelidir.
  • Halk eğitim merkezleri, toplum ve aile sağlığı kuruluşları, belediyeler vs. obezite ile ilgili bilgilendirici-eğitici konferanslar , kurslar, seminerler düzenleyerek bu mücadelede etkin rol almalıdırlar.
  • Aile hekimlikleri sanal işlevini bırakmalı realde ailelere bire bir danışmanlık görevini yerine getirmelidir.
  • Çocuklara uygulanacak diyetler kısıtlayıcı, uygulanabilirliği düşük, zorlayıcı olmamalı uygulanabilir ve eğlenceli olmalıdır.
  • Okullara sağlıklı beslenme dersleri konmalıdır.
  • Günlük yağ ve karbonhidrat tüketimi ebeveynlerce takip edilmeli, kontrol edilmelidir.
  • Kilo vermek için cerrahi yöntemler en son çare olarak tercih edilmelidir. Bütün yollar denenmedikçe cerrahi yöntemlere başvurulmamalıdır. Cerrahlar da bu konuda işin ticari boyutunu değil insani ve vicdani boyutunu düşünerek adım atmalıdır.
  • Un ve un mamülleri gerektiğinden fazla tüketilmemelidir.
  • Yemeklerden önce en az  1 bardak su tüketilmelidir.
  • Her zaman oturarak yemek yemeli, ayakta yemek kültüründen vazgeçilmelidir.
  • Yağ oranı yüksek besinler, fast food tarzı yiyecekler evde bulundurulmamalıdır.
  • Besinler çocuklarda ödül ve ceza olarak bir araç konumunda kullanılmamalıdır.
  • Doktor tavsiyesi olmadan kesinlikle herhangi bir bitkisel ilaç kullanılmamalıdır.
  • Piyasada satılan bitkisel ürünlerin satışı ve kontrolü sıklaştırılmalı denetimleri sağlanmalıdır.
  • Obeziteyi ve obezlerdeki süreci değerlendirmek ve izlemek için gerekli istatistiki tabana sahip, kurumlar arası veri alanı oluşturulmalıdır.
  • Meyve ve sebze tüketimi alışkanlığı kazandırılmalıdır.
  • Okul servisleri yerine yürüme ve bisiklet kullanımı tercih edilmelidir.
  • Spor merkezlerinde diyetisyen çalıştırma zorunluluğu getirilmelidir.
  • Rehber öğretmen yetiştiren öğretmen programlarının müfredatlarına obezite ile ilgili dersler konularak bu programlardan mezun olacak olan rehber öğretmenlerinin etkinliği arttırılmalıdır.
  • Fiziksel aktivite için günlük programlar ve dağ yürüyüşleri düzenlenmelidir.
  • Günlük öğünler arttırılmalı fakat porsiyonlar küçültülmelidir. Yani sık sık yemek fakat az yemek…
Son olarak Meşhur ibn-i Sina’nın dediği gibi ‘ilm-i tıbbı iki satırla topluyorum. Sözün güzelliği kısalığındadır. Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört beş saat kadar daha yeme. Şifa hazımdadır. Yani, kolayca hazmedeceğin miktarı ye, nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, taam taam üstüne yemektir.’
 
 
                        
 
                        
                        
                        
 

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)