30 yıldır gazeteci olarak tüm sınavları çok yakından izliyorum, başarılı olanların, nasıl başarılı olduklarını araştırıyorum.
Geldiğim son nokta, bu işin ne okulla, ne de özel okul ve dersanelerle çok sıkı bir bağlantısı var.
Her şey inanmakla başlıyor.
Eğer öğrenci bir şeyi yapacağına inanıyorsa gerisi geliyor.
Hedefi olan öğrenciler çok daha başarılı oluyor.
Örneğin ben şu liseye ya da fakülteye gireceğim diyen öğrencilerin çoğu mutlu sona ulaşıyor.
Çünkü hedefi olan, onun için nasıl ve ne kadar çalışması gerektiğini de biliyor ve gereğini yerine getiriyor.
Hangi okulu kazanırsa kazansın, bir sonraki hedefine emin adımlarla ilerliyor.
En iyi okullarda öğrenim gören öğrencilerin sürekli içindeyiz. Hepsi de en iyi okullardan mezun olup, en iyi hocalardan ders almamışlar.
Dersaneye giden sayısı da o kadar da yüksek değil.
Yani kazanmanın formülü inanmaktan geçiyor.
Tabi ki körü körüne inanmak değil…
Şu ana kadar hazırlıklarınız öyle ya da böyle geçti bundan sonrası SBS’cilerin doğru bir tercihten, LYS’ciler için ise önce olabildiğince başarılı bir sınav ardından da iyi bir tercih sıralamasından geçiyor. Gerisi kendiliğinden gelecektir…