adscode
adscode

“Mustafa Kemal hep mali sıkıntı içindeydi”

Tarih sempozyumları çok ilginç oluyor. Hele bir de kendi doğduğunuz, büyüdüğünüz topraklarda gerçekleşiyor ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş mücadelesi anlatılıyorsa...

“Mustafa Kemal hep mali sıkıntı içindeydi”
Milliyet Diyalog

Ankara Üniversitesi İnkılâp Tarihi Enstitüsü’nün ev sahipliğinde gerçekleşen 3. Ulusal Sakarya Zaferi ve Haymana Sempozyumu’nda o kadar çok ayrıntıya girildi ki eğer canlı yayınlanıyor olsaydı, eminim ki ekrana çakılır kalırdınız..

İlgi çeken tartışmalardan biri de Mustafa Kemal’in ordu müfettişi olarak Samsun’a gönderilişiydi. Aynı dönemde, aynı, hatta daha fazla yetkilerle başka bölgelere de müfettişler gönderilmiş. Gerekçesi de Paris Konferansı öncesinde işgal güçlerinin tansiyonunu düşürmekmiş. Ama asıl ayrıntı, mali konulardaydı. Hepsi de belgelere dayalıydı...
Hani, Mustafa Kemal Samsun’a giderken, padişah kendisine bir sandık dolusu altın verdi derler ya, işte bu konu da soruldu. İşte ilginç ayrıntılar:
Eğer yola çıkmak için gerekli para daha önceden alınabilmiş olsaydı, Samsun’a çıkış 3-4 gün önce gerçekleşecekmiş.
Mustafa Kemal’in o dönemdeki tüm yazışmalarında, kendisine ve kadrosuna yeterli ödenek ayrılmadığı, hatta geçim sıkıntısı çektikleri sık sık vurgulanıyormuş.
Cephede savaş halindeyken aldığı maaşın askeri ataşeyken aldığından daha az olduğuna isyan edip, serzenişte bulunduğu da yine dönemin kayıtlarında mevcutmuş.
Anlayacağınız, Mustafa Kemal, Samsun’a çıkarken, bırakın yanında sandık dolusu altınları, bir ay sonrayı çıkartacak harçlıkları bile yokmuş!..
 
TC Haymana’da kuruldu
Çok iddialı bir başlık ama biraz ayrıntılara girildiğinde, ikna oluyorsunuz. Haymana, Mustafa Kemal’in “Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır” dediği yer. Yani Osmanlı’nın, geri çekile çekile geldiği son noktadır. 12 Eylül’de eğer Haymana da düşmüş olsaydı, Yunan orduları soluğu Ankara’da alacak ve Türkiye Cumhuriyeti maceramız belki de daha başlamadan bitecekti.
Sakarya Zaferi anlatılırken, bu büyük zaferin hep Sakarya’da kazanıldığı algısı yaratılır. Oysa o zaferin asıl dönüm noktası, Haymana ve çevresidir. Mustafa Kemal’in ve diğer komutanların karargâhları da yine aynı bölgededir. Gazilik unvanını almasına vesile olan yaralanması da yine orada gerçekleşmiş...
 
İsyanlar ve Batılılar
Sunumlardan biri de Milli Mücadele’nin gerçekleştiği dönemdeki iç isyanlardı. Bir yandan yedi düvele karşı savaş verirken öte yandan neredeyse hemen hemen her hafta ülkenin farklı bir bölgesinde ayaklanmalar, isyanlar gerçekleşmiş.
Kimi saray kaynaklıymış kimi dış güçlerin tezgâhı, kimi de artık savaşlardan bıkan halkın yeter artık tepkisiymiş...
Yine çok ilginç bir ayrıntı da müttefik ülkelerin, Lozan’da pazarlıklar sürerken, savaşta yenilen biz değiliz, Yunanlılar çıkışına karşın, sonraki yıllarda önemli bir devlet adamı olan Venizelos’un bizi oralara kim sürükledi, arkamızı kim sıvazladı şeklindeki tepkisiymiş...
 
Savaştan kareler
Milli Mücadele’nin nasıl kazanıldığına ilişkin öylesine ayrıntılara girildi ki bütün bunları, bugünkü nesillerin de bilmesi gerekir ama nasıl?
İşte birkaç satır başı:
- En büyük fedakârlığı 57. Tümen verdi. En büyük kaybı da yine onlar verdi. Eğer onların ölümüne mücadelesi olmasaydı, savaşın kaderi çok farklı olurdu. Çöl sıcağında, hemen her gece cepheden cepheye koşarak ortalama 40 kilometre yol kat edip, o yorgunlukla düşmanla göğüs göğüse savaştılar. Mermileri bittiğinde süngülerini takıp siperlere saldırdılar...
- On binlerce şehit verildi ve bir gün bile ateşkes ilan edilmediği için o zor şartlarda hiçbiri ortada bırakılmadı, anında defnedildi. Bu yüzden yüzlerce kilometrelik alanın her karesi şehit mezarlarıyla dopdolu. Ama kimsenin haberi yok!..
 
Milli park oluyor
Yıllarca  Cağaloğlu’nda çalıştık. Yani Roma’nın, Bizans’ın, Osmanlı’nın yönetildiği mekânlara gittik, geldik. Ve bir gün olsun, o günleri anımsatacak anekdotlarla, etkinliklerle ya da bilgilendirmeyle karşılaşmadık. Bölük pörçük duyduklarımızı, okuduklarımızı bir araya getirmeye çalıştık ama o binlerce yıllık görkemli tarihin bir parçası olduğumuzu hiç hissedemedik...
Aynı duyguları, Haymana’yla ilgili sempozyumdaki konuşmaları dinlerken de hissettim. Ne ilkokulda ne de sonraki yıllarda bu topraklarda olup bitenler bize yeterince hatta hiç anlatılmadı, tarih dersleri, götürülüp oralarda işlenmedi, daha da önemlisi, Haymana’nın rolü, Milli Mücadele içinde yok sayıldı. 90 yıllık bir gecikmeyle bölgenin milli park haline getirilmesi, o döneme ait gerçeklerin gün yüzüne çıkması, her şeye rağmen yine de takdire şayan. Bu noktaya hiç gelinmeyebilirdi de...

Yazının devamı için tıklayınız !

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)