adscode
adscode

ÇOCUKLARDA DUYGUSAL ZEKA

2 yaşında genel olarak sakin, mutlu ve uyumlu bir oğlum var. Anne olarak büyük mutluluklar yaşasamda eğitimci olduğum ve bu işin içinde bulunduğum halde bende herkes gibi sıkıntılar yaşıyorum.

oznurpekatik@gmail.com




Kafamda soru işaretlerinin belirdiği, şüpheye düştüğüm, kendimi güçsüz hissettiğim zamanlarım oluyor. Bazen duygularımı çok yoğun hissettiğim, öfkelendiğim, tepkilerimi kontrol etmekte zorlandığım anlar da yaşanıyor.  İşte bu durumlarda zor da olsa kendimi frenlemeye ve duygularımı kontrol etmeye çalışıyorum. Çünkü biliyorum ki çocuğumuzun yanında öfke ya da herhangi aşırı yoğun bir duyguyla tepki vermemiz onları duygusal ve sosyal anlamda olumsuz etkiliyor. 

Çocukların minyatür yetişkinler olmadığını başta kabul etmemiz ve onlardan sık sık bir yetişkin gibi davranmalarını beklemeyi bırakmamız gerek. Çocukların anlam veremediğimiz tepkileri aslında yanlış anlamalarla bağlantılıdır, çünkü beyinleri gelişim aşamasındadır ve olayları bizim gibi görüp, algılayamazlar. Bu gerçeği göz ardı etmek, ebeveynlerle çocuklar arasında yaşanan pek çok çatışmaya, ebeveyni çileden çıkarmaya ve işe yaramaz cezalara başvurmasına sebep olur.  

Çocuk yetiştirmek hayatta en zor süreçlerden biridir. Çocukların yetişme süreci sürekli bir değişim gösterir. Her yaş gelişim döneminin de farklı özellikleri vardır. Bizler ise, onlar büyüdükçe yaşamımızda sürekli bir değişiklik yapar, gereksinimlerine, korkularına, meraklarına ve yetilerine sürekli cevap vermeye çalışırız. Zaman geçtikçe gergin, sinirli olur, suratları asılır, ruh halleri değişkenlik gösterir, depresyona girer, isyankar davranışlar sergilerler. Bir yandan da günümüz aile şartları değişkenlik göstermekte. Ekonomik gerçekler nedeniyle anne baba çalışmak zorunda. Yoğun ve stresli çalışma hayatı pek çok ebeveynin çocuğuna az zaman ayırmasına sebep oluyor. Komşu ve akraba ilişkilerinin eskisi gibi olmadığı, çocukların sokakta oynamasının kaygı yarattığı bir dönemde yaşıyoruz. Bu durum çocukların yaşamlarında gittikçe daha fazla saat televizyon, bilgisayar ekranına bakarak geçmesine sebep oluyor. Tüm bu gerçeklere baktığımızda, ebeveynlerin çocukların huzursuz edici duygularını anlamak, onlarla baş edebilmek, dürtüleri kontrol altına alabilmek, empati kurmak gibi sosyal ve duygusal davranışlara rehberlik etmeleri zorunlu hale geliyor. 

Bazı ebeveyler ise çocuğun olumsuz duygusunu yok sayıp zamanla kaybolacağını düşünür, onların duygularını dikkate almazlar. Duyguları dikkate almayan ebeveynler, duygusallaşmanın kontrolü elden kaçırmak anlamına geleceğini düşünürler. Bu nedenle çocuklarının duygularını önemsiz görür ya da yok sayarlar. Gece kabustan uyanıp, ağlamaya başlayan çocuğa ‘’ Korkacak birşey yok. ‘’ Yere düşüp canı acıyan çocuğa ‘’ Hiçbir şey yok, geçti geçti. ‘’Oyuncağı kaybolduğu için ağlayan ya da arkadaşıyla kavga eden çocuğa ‘’ bunda ağlayacak ne var, sen bebek misin ‘’ gibi söylemlerde bulunulur. Bu örnekler çoğalır gider. Oysa çocuk, ebeveyninden verdiği bu tepkiler sayesinde kendi yargısından şüphe duymayı öğrenir. Ona nasıl hissetmesi gerektiği söylenirse, o sırada hissetmekte olduğu duygulara güvenini yitirir, bu da kendinden şüphe etmesine ve özsaygısını kaybetmesine yol açar. 

Tüm değişimlere karşı sabit olan çocuğun ebeveynleri ile arasındaki koşulsuz sevgi, şefkat ve en önemlisi duygusal bağ kurma arzusudur. Araştırmacıların saptadığına göre, aile ilişkileri dahil yaşamın tüm alanlarında başarılı ve mutlu olmamız duygusal farkındalığımıza yani duyguları kontrol edebilme becerisine bağlıdır. Günümüzde ‘’Duygusal zeka’’ olarak adlandırılan bu nitelik, aile içinde kendimize ne hisler besleyeceğimize, başkalarının bu hislere nasıl yanıt vereceğini, ne şekilde tepki vereceğimizi öğrenmemizi sağlar. Aile yaşamı duygusal öğrenimdeki ilk okulumuzdur. Bu öğretim aile üyelerinin birbirine takındığı tutuma bağlıdır. Çocuğun duygularının farkına varmak, tanımasını sağlamak, onu anlamak ve yönlendirmek yaşamı boyunca karşılaşacağı sorun ve problemlere çözüm yolu bulmasına yardımcı olur. Duygularını kontrol edebilmesi, nasıl sakinleşeceğini bilmesi, öğrenme anlarında yoğunlaşmasını ve odaklanmasını sağlar. 

 

Örneğin sabah okula gitmek istemeyen bir çocuk ile işe yetişmek zorunda kalan anne arasında geçen bir konuşmaya bakalım:

Anne: Haydi paltomuzu giyelim, okula gitme zamanı. 

Çocuk: Hayır ya , gitmek istemiyorum. 

Anne: Bir sorun mu var, neden gitmek istemiyorsun?

Çocuk: Seninle kalmak istiyorum. 

Anne: Öyle mi?

Çocuk: Evet, seninle evde kalmak istiyorum.

Anne: Sanırım ne hissettiğini anlıyorum. Bazı sabahlar bende şu kapıdan koşturarak çıkmak yerine seninle kalıp evde zaman geçirmek istiyorum. Fakat bugün işte çok önemli bir toplantım var. 

Çocuk: Gitmesen olmaz mı? 

Anne: Üzgünüm canım, ama olmaz. Bu durum seni hayal kırıklığına uğrattı biliyorum. Sanırım birazda üzüldün? 

Çocuk: Evet 

Anne: (Oğluna sarılır) Bak ne yapalım yarını düşünelim. Yarın haftasonu. Tüm günü birlikte geçirebiliriz. Yapmak istediğin özel bir şey var mı? 

Çocuk: Evet hem de çok. 

Anne: O zaman bir liste yap. Akşama konuşup değerlendirelim.

Çocuk: Tamamdır. Hadi gidelim anne :)

Örneğe bakacak olursak, anne önce çocuğunun duygusunu farketti, çocuğun bunu tanımasını sağladı. Duyguyu deneyimlemesine izin verdi, yanında oldu, varlığını hissettirdi. Daha sonrasında çözüm yolu bularak yardımcı oldu, düşüncesini farklı bir yere yönlendirdi. Kısacası oğlunun dikkatini, duygularından uzağa çevirmedi. 

Böylelikle duygularını deneyimlemesine ve onlarla etkin bir şekilde baş etmesine izin verilen çocuklar yaşamın güçlüklerine hazırlanarak yetişkinliğe ulaşırlar. Size önerim, çocuğun yaşamında olup bitenlerden haberdar olun, bir sorun varsa kulak verin, yargılamadan, eleştirmeden dinleyin. Empati kurun. Seçim şansı tanıyın ve isteklerine saygı duyarak destekleyin. Bunlar basit öneriler gibi görünse de aslında büyük önem taşırlar, çünkü ebeveyn ve çocuk arasında bir ömür boyu sürecek duygusal dayanışmanın temelini oluştururlar. 

 

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
Sömestir tatili
Okula alışma süreci
ERGENLİK ÜZERİNE 
BU HAYAT SENİN