adscode
adscode

Atatürk'e en yakın olduğum an!

Atatürk'ü anmak için illa ki özel bir gün olması gerekmiyor. Aklıma geldiği her an anıyorum, kitaplarını okuyorum, düşüncelerini anımsıyorum. Bu yazının arifesinde keşke Atatürk'ü bir kez olsun görebilseydim diye düşündüm. Sonra, Atatürk'e yakın olabileceğim anları getirdim gözümün önüne. Biri var ki, çok yakın hissettirmişti bana.

cemozel2021@gmail.com




 

Onu ilk gördüğümde -1997 ya da 1998 olmalı- Taksim'deki Tüyap Kitap Fuarında kitaplarını imzalıyordu okurlarına. Epey bir kuyruk vardı önünde. Kitabını alacak kadar param olsaydı, ben de girmez miydim o kuyruğa? Serde öğrencilik var tabii. Metelik ne gezer öğrenci cebinde.

Sabancı Üniversitesi Bilgi Merkezinden iş teklifi aldığımda, takvimler 2006'nın Ekim ayını gösteriyordu. İşe ilk başladığım yıllarda bir sima vardı kampüste. Uzun boylu ve zayıf biri. Bilgi Merkezinde gezerken görürdüm. Yemeğe de genelde tek başına çıkardı. Çok isterdim cesaretimi toplayıp onunla bir yemek yemeyi. Hatta o zamanlar yeni çıkmış dokunmatik telefonlardan biri cebimde olsaydı, bi' punduna getirip fotoğraf karesinde yan yana olabilirdim.

Bir Kasım ayında Atatürkçü Düşünce Kulübünün bir etkinliği vardı. Atatürk'ü anmak için konuşmacı olarak onu çağırmışlardı. Akşamın bir vakti tam da Bilgi Merkezinin karşısındaki Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesinin giriş katındaki bir sınıfta oldu etkinlik. Daha önceden gösteremediğim cesareti, en azından bu toplantıda soru sorarak göstermeyi arzuluyordum.

Çok da kibardı.  Torunu yaşındaki Atatürkçü Düşünce Kulübü Başkanına "Sayın Başkan'a daveti icin çok teşekkür ederim." hitabıyla genç öğrencilere değer verdiğini açık açık gösteriyordu.

Çok heyecanlı bir şekilde anlatıyordu. Bazı komik olayları anlatırken, cümlenin başında o meşhur gülüşünü yapar, sanki, "Birazdan siz de gülün." der gibi bir havaya bürünürdü.

Konuşmasını bitirdikten sonra soru faslı başladı. Çok heyecanlandım. Ben de parmak kaldırdım. “Buyrun” dedi. Sorum şu şekildeydi: "Atatürk'le ilgili anılarınızdan bahseder misiniz? Durdu, gözleri havaya baktı. Belli ki anımsamaya çalışıyordu. Kendisi o anı çok hatırlamıyormuş; ama annesinden çokça dinlemiş. Ağabeyi Ömer'le birlikte yapılan sünnet düğününe gelmiş Atatürk. Bunu anlattı gözümün içine bakarak. Karşımda, ülkemin tarihine ışık tutmuş kişilere çok yakın birisi duruyordu. Heyecanımı bastırıp geceye sakladım bu konu üzerinde heyecanla düşünmeyi. Çıkışta da konuşması için teşekkür edip elini sıktım.

"Erkek dal" anlamına gelen ismin ilk sahibi, İsmet İnönü'nün fizikçi oğlu Erdal İnönü'dür ve yine odur ki beni Atatürk'e bu kadar yakın hissettirmiştir.

 

Vakti zamanında Atatürk’ün kucağında, leblebilerini büyük bir çocuksu iştahla götüren Hanri Benazus’la da çok yaklaşmıştım Atatürk’üme. Onu da başka bir gün anlatırım.


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)