adscode
adscode

Ben öğretmen olsaydım ya da çoklu zekâ kuramı

Gözlemlediğim kadarıyla sayısal zekâya sahip bireylerde üniversiteyi bitirdikten sonra “ben oldum” hali vuku buluyor.

cemozel2021@gmail.com




Ben ilkokul öğretmeni olsaydım öğrencilerimi çok sıkı gözlemler, onların neye yetenekleri varsa tespit eder, ona göre yönlendirmeye çalışırdım. Bizim toplumda zekâ türü olarak sayısal anlamda zeki değilseniz akıllıların yanına konulmazsınız. Halbuki nice insan var ki diğer zekâ türleri sayesinde sayısal zekâ sahibi insanları iş yaşamlarında hayrete düşürebiliyorlar. Gözlemlediğim kadarıyla sayısal zekaya sahip bireylerde üniversiteyi bitirdikten sonra “ben oldum” hali vuku buluyor. Diğer zekâ türündeki insanlar da yine bu tür toplumlarda “geriden gelenler” olarak atfedildikleri için sürekli çalışmak zorunda. Ne derece benzer bir örnek olur bilinmez; ama tavşanla kaplumbağa örneğini verebiliriz. Hızlı koşuyorum, nasıl olsa geçerim diyerek ense yapan sevgili tavşan, azimle bitiş yerine varmaya çalışan sevgili kaplumbağamıza yenilir. Bu zafer bütün sayısal zekaya sahip olmayanların zaferidir.

Bu yazdıklarımdan sayısal zekâyı kötülüyorum, kedi uzanamadığı ciğere mındar der, bahsi çıkarılmasın.

Benim derdim şu ki, yeni gelecek nesle, sayısalı iyi değil diye yüksekten bakılmasın. Derdim o. Nitekim Amerikalı psikolog Howard Gardner, 1983 yılında “Çoklu Zekâ Kuramı”nı ortaya attı da, insanlar bu konu üzerinde düşünebildi. Meğer bir sürü zekâ çeşidi varmış:

- Linguistik Zekâ

- Mantıksal-Matematiksel Zekâ

- Müzikal Zekâ

- Görsel-Uzamsal Zekâ

- Beden-Kinestetik Zekâ

- Sosyal (İçsel) Zekâ

- Kişilerarası Zekâ

- Doğa Zekâsı

Örnek olarak ilk sıradaki linguistik zekayı masaya yatırabiliriz. Dil ve kelimelerle alakalı becerilere sahip kişilerin içinde bulunduğu türdür. Yazılı ve sözlü iletişimde iyidirler. Yazarlar ve gazeteciler, bu zekâ türüne girerler. Linguistik zekaya dil öğrenme becerisi yüksek insanlar diyenler de vardır. Örneğin bu zekaya sahip bireyler çok kolay yabancı dil öğrenirler. Çokça duyarız, şu kişi 8 yabancı dil biliyor, diye. Sayısal zekaya sahip kişilerde görülen “ben oldum” sorunu, bu grupta da gözlemlenebilir. Özellikle dil öğrenme yetenekleri gelişmiş, örneğin 8 dil bilen kişilerde de başka bir şeyden anlamama gibi bir durum ortaya çıkar. Yani 8 dil bilmekle de bir şey olmayabilirsin.


Diğerlerine kabaca baktığımızda örneğin müzikal zekaya sahip bireyler, okul hayatlarında “arka sıradakiler” eşrafından olabilirler; ama gelin görün ki büyüdüklerinde televizyonda bir orkestrada birden fazla enstrümanı çaldığını görerek hayretler içinde kalabilirsiniz. Beden-kinestetik zekaya sahip olanlar da yine arka sıradakiler eşrafından olup, ilerleyen yıllarda üstüne para vererek stadyum kuyruklarına girip seyredebileceğiniz kişilere dönüşebilir.

Bence en kıymetlisi, tek bir zekaya sahip değil de dengeli bir şekilde, nerede ne yeteneğimiz varsa hepsini birlikte kullanmaktır. Bunun tersi biraz da bütün paranızı altına yatırmaya ya da bütün hepsiyle borsaya kaymaya benzer. Orada insanlar nasıl sepet havası çalıyorlarsa bu konuda da aynısını yapabilirler. Şayet yapamıyorlarsa odağını kendi zekâ türüne çevirebilir.

Gönül isterdi ki her bir zekâ çeşidiyle ilgili birkaç kelam edelim; ama köşemiz sınırlı. Siz çoklu zekâ kuramı diye taradığınızda diğerleri karşınıza çıkacaktır. İlk başta söylediğim konuya gelecek olursak, ben öğretmen olsaydım mini mini birlerden başlayarak onların zekâ türlerini gözlemler, gelişmeleri için elimden geleni yapardım. Aileleri ile de bu konuyla ilgili farkındalık çalışmaları yapar, çocuklarının hayatlarına dokunmalarını sağlardım.

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)