adscode
adscode

Siz hangi pozisyondan hoşlanıyorsunuz?

İnsanın girebileceği 3 pozisyon var: Çocuk, ebeveyn ve yetişkin. Bu pozisyonlardan hangisini takınırsanız karşınızdaki kişiye o şekilde davranırsınız.

cemozel2021@gmail.com




 

İşyerlerinde İnsan Kaynakları birimlerinin aldırdığı eğitimler çok faydalıdır. Bu nedenle eğitim (bilim konusunda olduğu gibi) Çin'de de olsa gidip alınmalı. Eğer ayağınıza kadar geldiyse, daha ne istemeli!

Bu eğitimlerin hepsi çok faydalı olmakla birlikte bazıları artık yeni benliğinizi oluşturacak güçte bir etki yapıyor. Onlardan biri de Azmi Varan'ın vermiş olduğu İşin Psikolojisi adlı iki günlük eğitimdi. Bu eğitimin özünü transaksiyonel analiz oluşturuyor. Kabaca şunu söylüyor eğitim. İnsanın girebileceği 3 pozisyon var: Çocuk, ebeveyn ve yetişkin. Bu pozisyonlardan hangisini takınırsanız karşınızdaki kişiye o şekilde davranırsınız. Bu süreçlerin insanda oluşmasında şüphesiz ki çocukluk evresindeki yaşadıklarımız büyük bir etken oluşturuyor. Çocukluğunda anne, baba ya da öğretmeninden sürekli azar işiten ya da onların dayatmacı ruh hallerine maruz kalan bireyler, ileride de aynı pozisyonda takılıp duruyor sürekli olarak.

Bu eğitimi aldıktan sonra başta kendim olmak üzere çevremdeki tüm insanları hep bu açıdan inceliyorum. Bazen bana söylenen kırıcı ya da sert olduğunu düşündüğüm laflar ağrıma gidiyor ve çocuk moduna girip küsüyor, çocukluğumda olduğu gibi kabuğuma çekiliyorum. Azmi Varan, derste çok güzel bir örnek vermişti (Burada sadece kadın erkek rollerini değiştirmek istedim). Sahne şöyle: Mutfakta yemek yapmakla uğraşan bir erkek var. Belli ki ayakta durmaktan yorulmuş, bitmiş. O sırada salonda gazetesini bitirip mutfağa gelen kadın, eşine arkadan sarılıp eşinin yanağına bir buse kondurmak derdine düşüyor. Zaten yorgunluktan canı burnunda olan adam da, "Dur be yahu! Sırası mı şimdi?" diyerek yüksek perdeden bir çıkışta bulunuyor. Eğer ki o kadın, bu tepkinin etkisiyle küsüp, sessiz bir şekilde odasına çekilir ve anne karnındaki cenin pozisyonunda yatağa uzanırsa iş bitmiştir. Bu durum o kadın için tam bir çocukluk moduna giriş evresidir. Bu küslük hali belki bir ay bile sürebilir. Beklenen davranış şekli ise, yetişkin pozisyonda kalabilmektir. Yetişkin pozisyonda kalmak ise şu şekilde oluyor: Mutfakta iş yapan kocanın verdiği tepkiye şöyle bir yanıt da verilebilirdi pekala: "Hayırdır! Bir şeye canın sıkılmış senin. Dur, bi' kahve yapayım da, karşılıklı içeriz, ne dersin? Bu davranış, kocayı yumuşatabilir ve “Kusura bakma çok yorulduğum için biraz gergindim.” itirafıyla düzlüğe çıkabilir.

İnsan ilişkilerinde zaman zaman yaşanan psikolojik gerginliklerin önüne geçebilmek için yetişkin pozisyonunda kalırsanız daha az zarar görürsünüz. Karşı tarafı da yetişkin düzeyine çekmiş olursunuz.

Bununla birlikte bu süreci sağlıklı bir şekilde yürütebilme becerisi gösterebilirsek, bu işten en çok çocuklarımız karlı çıkacaktır. Onların yapmış olduğu yaramazlık, tembellik vb. olumsuz tutum ve davranışlarda da ebeveyn-çocuk yerine yetişkin-çocuk moduna girersek iletişimimiz daha güçlü olur ve çocuk, kendisini anlayabilen bir anne ya da baba ile muhatap olduğunu düşünür. Çocuklar bizim canımız. Onların ruh halini göz önüne alarak, gerektiğinde onlarla oyunlar oynayarak çocuk modunda, bir davranış düzeltirken ebeveyn modunda, onların türlü olumsuz hallerinde ise yetişkin modunda davranırsak daha sağlıklı ilişkiler kurabiliriz.

Bu yazıyı yazarken aklıma bu konuyu da içeren çok güzel bir reklam filmi geldi. Onu da paylaşmadan edemeyeceğim. https://www.youtube.com/watch?v=pgP_iozHDnQ

Bence transaksiyonel analiz, çocukların yetişmesinde son derece faydalı, çok farkındalık yaratıcı bir konu. İlgilenenler olur ise konuyla ilgili bir kitap bile tavsiye etmek isterim: Ben Ok'im - Sen Ok'sin / Thomas A. Harris. Kitapla ilgili tanıtım metnini de buraya almayı bir görev sayıyorum:

Geçmişi değiştiremeyiz. Ama bugün bizimdir.
 
Kim olmak istediğinize karar verin ve olun.
 
Patronunuzla konuşurken sesinizin bir çocuk gibi titrediği oluyor mu? Basit bir tartışmanın büyüyüp tamiri zor bir kırgınlığa yol açtığına şahit oldunuz mu? ”Neden böyle davranıyorum, bilmiyorum”, “Ben aslında böyle biri değilim”, ”Böyle olmasını istememiştim” cümleleri size de tanıdık mı? Mutluluğunuzun önünde duran tek engel geçmişte verdiğiniz basit kararlar olabilir mi: Yeterince iyi değilim! O benden daha iyi!
 
Bu kitap sizi yeterince iyi olduğunuza ikna etmeye çalışmayacak. Okuyacak ve kendiniz göreceksiniz. İnsan yaralıdır, hatalıdır, mükemmel değildir. Ve tam da bu haliyle, “iyi”dir, “tam”dır.
 
Dr. Thomas Harris, kendisine terapi için başvurmuş insanlara bir dönüşüm anahtarı hediye etti: Transaksiyonel Analiz. Bu ulaşılabilir teknik, insanın kişilik yapısına, bilinçsizce aldığı tutsak edici kararlarına ışık tutarak kendini yönlendirmeyi ve seçme özgürlüğünü keşfetmeyi mümkün kılıyor.
 
Thomas Harris’in, “Transaksiyonel Analiz”i hem çok açık hem de kapsamlı biçimde ortaya koyduğu bu kitap için o ünlü klişeyi bu kez samimiyetle söylemek zorundayım: Bu kitap hayatınızı değiştirebilir. Daha doğru söylemek gerekirse bu kitabın elinize verdiği araçla hayatınızı kendinizin kılabilir ve hayatınızın hikâyesini kendiniz yazabilirsiniz. BEN OK’İM – SEN OK’SİN size “kendi” kitabınızı yazdıracak bir kitap.”

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)